| Konu: | MHP Grubu önerisi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 1 |
| Birleşim: | 101 |
| Tarih: | 14.06.2016 |
MUHARREM VARLI (Adana) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; grubumuzun önerisi üzerinde söz aldım. Bu vesileyle hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Tabii, "çiftçilerin problemleri" denilince o kadar çok problem var ki burada on dakika değil, on saat konuşsak bile bunu anlatmak veya çözüme kavuşturmak zor olacaktır ama biz on dakika içerisinde önemli bulduğumuz ve her defasında söylemekten yorulmadığımız, söylemeye de devam edeceğimiz problemleri sizlerle, televizyonları başında bizi izleyen değerli çiftçilerimizle, değerli milletimizle paylaşacağız.
Şimdi, öncelikle, çiftçilerin para kazanabilmesi, ektiğinden zevk alması ve bununla çoluğunun çocuğunun rızkını kazanabilmesi için düşmesi gereken bu gübre fiyatlarının hâlâ düşmediği serbest piyasada ve tarım kredi kooperatiflerindeki fiyatlardan belli oluyor.
Şimdi, ben daha önce gübredeki KDV'nin düşürülmesiyle ilgili birçok defa soru önergesi, kanun teklifi verdim ve burada konuşma yaptım ama hep bunu kulak arkası yapmıştınız. Ne zaman ki 7 Haziran seçimlerinde Milliyetçi Hareket Partisi bunu seçim beyannamesine aldığında bununla oy kazandığını, sizin de oy kaybettiğinizi görünce 7 Haziran seçimlerinden sonra 1 Kasım seçimlerine gidildiğinde siz de böyle bir uygulama yapacağınızı gündeme aldınız ve bunu da kamuoyuyla paylaştınız.
Evet, olumlu bir gelişme; gübredeki KDV'nin yüzde 18'den sıfıra düşürülmesi ancak bu çiftçiye yeterince yansıdı mı? Çiftçiye yeterince yansımadı. Neden yansımadı? Yansımayışının sebebi de piyasada devletin serbest piyasayla rekabet edecek bir organı yok. Daha öncesinde tarım krediyle bunu çözebiliyorduk ama geldiğiniz günde tarım kredi gibi önemli bir kurumu özerkleştirdiniz ve şu anda tarım kredi, gübre fiyatlarını sübvanse edebilmek adına piyasaya giremiyor. Niye? Çünkü özerk bir kurum olduğunu iddia ettiğiniz bir kurum olduğu için giremiyor. Aslında tarım krediyi aktif olarak kullanabilsek ve piyasaya gübre fiyatlarını regüle edebilecek şekilde kullanabilsek çok faydalı olacak.
Bakın, ben size birkaç örnek vermek istiyorum. Şimdi, tarım kredi devletin kurmuş olduğu bir kurum. Buradaki gübre fiyatları ile serbest piyasadaki gübre fiyatlarını karşılaştırmak istiyorum ve sizlerin de vicdanına sunuyorum: Değerli arkadaşlarım, üre gübresi serbest piyasada 810 lira -yani 81 kuruş- ama tarım kredide 994 lira -yani 99,4 kuruş- arada 100 küsur lira bir fark var. Yine, DAP gübresi dışarıda, serbest piyasada 1.160 lira ama tarım kredide 1.260 lira. Yine, serbest piyasada 20-20 taban gübresi 860 lira, tarım kredide 1.060 lira. Yani böyle bir mantıkla gübre fiyatlarını düşüreceğinizi nasıl düşünüyorsunuz; bunu anlamak mümkün değil.
Yine, mazot: Dünyanın en pahalı mazotunu yine Türk çiftçisi kullanıyor hâlâ. Varil fiyatları düşmüş olmasına rağmen bu, yeterince Türk çiftçisine yansımadı. Mazot fiyatları yeterince düşürülmedi, Türk çiftçisi hâlâ dünyanın en pahalı mazotunu kullanıyor.
Şimdi, dünyanın her tarafında ülkeler çiftçisini korumak için tarımsal mazot uygulaması yaparlar ve onun fiyatı Amerika'da da, efendim, Yunanistan'da da, Fransa'da da, İtalya'da da üç aşağı beş yukarı 1 milyon 260 bin lira gibidir, eski rakamla. Yani, değerli arkadaşlarım, bizde ise şu anda, mazot fiyatı hâlâ 3 milyon 830 bin liralarda dolaşıyor, hâlâ Türk çiftçisi bu fiyattan mazot tüketiyor. Yani, dünyadaki çiftçiler ile Türk çiftçisinin mazot rakamı, aradaki fark 2 milyon 570 bin liraya dayanıyor eski rakamla yani yeni rakamla 2,57 kuruş. Ya, bu Allah'tan reva mıdır? Yani Türk çiftçisi dünya çiftçisiyle nasıl rekabet edecek bu şartlarda? Nasıl Türk çiftçisini koruyacaksınız? Yani ucuz mazot projeniz vardı, 2002 yılında ilk iktidara geldiğinizde bunu çok kullanmıştınız, "Çiftçiye mavi mazot vereceğiz, ucuz mazot vereceğiz." demiştiniz, ancak şu ana kadar daha onunla ilgili hiçbir gelişme sağlamadınız.
Biz seçim beyannamemizde ÖTV'yi ve KDV'yi düşüreceğimizi, çiftçiye ucuz mazot vereceğimizi söylemiştik, ne yazık ki iktidar olamadık ama siz iktidarsınız; Allah rızası için çiftçiye bu zulmü reva görmeyin değerli arkadaşlar, Allah rızası için çiftçiye bu zulmü reva görmeyin. Çiftçi ucuz mazot kullanmayı hak ediyor çünkü çiftçi alnının teriyle para kazanmaya çalışıyor, alnının teriyle o topraklarda yetiştirdiği ürünle çoluğunun çocuğunun rızkını temin etmeye çalışıyor.
Şimdi, buğday Türkiye'nin en temel ürünlerinden bir tanesi. Şu anda, bu yıl tahmin ediyorum 18 milyon ton civarında gerçekleşecek buğdayın rekoltesi çünkü Ankara'da da, Konya'da da... Zaten Çukurova'ya, Amik Ovası'na buğday ekmez oldu, efendim, gübre fiyatlarından ve buğdaydan para kazanamadığından dolayı. Bu bölgede de buğday yeterince iyi ve kaliteli değil. Dolayısıyla, Türkiye'nin ihtiyacı 22 milyon ton, 22 milyon tonun ancak 18 milyon tonunu Türkiye üretecek ve 4 milyon ton buğdayı dışarıdan almak mecburiyetinde kalacağız. Yani topraklarımız buna müsaitken, iklimimiz buna müsaitken biz neden tohumculuğu geliştirmeyiz? Biz İç Anadolu Bölgesi'nde, Konya'da, Ankara'da daha iyi ürün alabileceğimiz tohumlar neden geliştirmeyiz? Gübre fiyatlarını ucuzlatıp, çiftçinin buğdayına bol gübre atıp daha fazla mahsul almasını neden sağlamayız? Bunların hepsi soru işareti. Ben bunları yıllardan beridir burada gündeme getiriyorum ama hiçbirine de daha çözüm bulamadık.
Hep çıkıp diyorsunuz ya "Eleştiri, eleştiri... Çözüm?" İşte çözümü de ortaya koyuyoruz, çözümü de söylüyoruz ama yok, buradan giriyor öbür kulaktan çıkıyor, bir dakika sonra unutuyorsunuz her şeyi. Zaten, sizin çiftçiyle alakalı bir politikanız yok; çiftçiyi geliştirmek, çiftçiyi büyütmek, çiftçiyi iyi duruma getirmek gibi bir politikanız yok.
Değerli arkadaşlarım, bakın, pamuk endüstriyel bir bitki, Türkiye'nin yetiştirebileceği en önemli ürünlerden bir tanesi. Çukurova pamuk ekmiyor, Amik Ovası pamuk ekmiyor. Niye? Çünkü, maliyetler, girdiler çok pahalı, üründen para kazanamıyor. İlk defa bu yıl -olumlu bir gelişme, bakın, ben olumlu olan şeyleri de söylüyorum burada- 75 kuruş yani eski rakamla 750 bin liraya çektiniz pamuktaki prim desteğini. Yeterli mi? Değil. Bu, 1 liralar civarında olursa ve dışarıdan ithal gelecek pamuk engellenir, fon konularak Türkiye'ye ithal pamuğun girmesi engellenirse Türkiye'de yeniden kendi ihtiyacını karşılayabilecek düzeyde pamuk üretebiliriz. Bakın, lif pamukta Türkiye'nin ihtiyacı -TÜİK rakamlarına göre veriyorum, sizin kendi kurumunuz- TÜİK rakamlarına göre 1 milyon 500 bin ton. Türkiye ne kadarını üretebilmiş? Ancak 800 bin tonunu üretebilmiş lif pamukta yani 700 bin ton dışarıdan pamuk satın almak zorunda kalmışız ki bunun Türkiye'ye maliyeti ne kadar biliyor musunuz arkadaşlar? 3 katrilyon. Yani, 3 katrilyon parayı kendi çiftçimizin cebinden alıp Amerikalı çiftçinin, Hindistanlı çiftçinin, Yunanistanlı çiftçinin cebine koymuştur. Yazık, günah değil mi ya? Allah'tan reva mı? Yani geçmiş yıllarda, çok eski yıllarda Türkiye, pamukta kendi ihtiyacını karşıladığı gibi dışarıya satabilecek pozisyondayken şu anda dünyanın en büyük pamuk ithalatçısı hâline gelmişiz.
Değerli arkadaşlarım, bunu da bir an önce düzeltmemiz lazım; pamuk primini, desteklerini artırıp ondan sonra, dışarıdan gelecek ithal pamuğun önünü kesmemiz ve fonla bunu engellememiz lazım. Eğer bunu başaramazsak, Türkiye'de, ne yazık ki pamukçuluk bitme noktasına geldi, bunu bir türlü canlandıramayız yeniden.
Mısır: Şimdi, Türkiye'nin ihtiyacı 6 milyon ton civarında mısırda. Bunun 1 milyon ton kadarını nişasta ve glikoz fabrikalarında -ki zaten ortak onların ikisi- orada tüketiliyor, 5 milyon ton kadarı yemlik mısır olarak tüketiliyor yani yem fabrikalarında tüketiliyor. Ee, şimdi, Türkiye, aşağı yukarı, pamukçuluk bittikten bu yana 6-7 milyon ton mısır üretiyor, 1 milyon ton da Ofisin elinde mısır var. Yarın, mısır hasadı başladığında bu 1 milyon ton mısırı piyasaya sürüp de çiftçiyi perişan edecekseniz, lütfen, bugünden bunun tedbirini alın arkadaşlar. Allah rızası için çiftçinin hasadı başladığında ya dışarıdan mısır gelmesini engelleyin ya da Ofisin elindeki mısırı çiftçinin karşısında bir tehdit olarak kullanmayın, çiftçiyi faizcinin kucağına düşürmeyin. Herkesin şu anda traktörü, evi, tarlası ipotekli; çiftçinin bir tek canı kaldı, o da para kazanamadığı için ya hasta ya reva, ölümcül bir hastalık içerisinde.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MUHARREM VARLI (Devamla) - Onun için, üreten ve bu ülkeye kazanç getiren bir kurum çiftçilik kurumu. Burayı korumamız gerektiğini söylüyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)