GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: HDP Grubu önerisi münasebetiyle
Yasama Yılı:1
Birleşim:101
Tarih:14.06.2016

DENİZ DEPBOYLU (Aydın) - Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; Milliyetçi Hareket Partisi Grubum adına çocukların ihmali ve istismarıyla ilgili olarak konuşmak üzere söz almış bulunmaktayım. Sizleri saygıyla selamlıyorum.

Gazi Meclisimizde çocuklarımız için yaptıklarımızla övünç duyarak biz bu kadar çok şey yaptık, acaba daha çok ne yapabiliriz diye konuşmamız gereken 2016 yılında, biz, hâlâ çocuklarımızın ihmal ve istismarlarını nasıl engelleriz diye konuşuyor, kafa yoruyoruz. Bu, gerçekten çok üzücü.

Çocukların cinsel istismarı üzerine çok konuştuk ve hatta bununla ilgili bir araştırma komisyonu kuruldu. Ben de aynı komisyonda görev aldım grubum adına, çalışıyoruz ve bu istismarların önlenmesiyle ilgili olarak da grubum adına umudumu kaybetmemek istediğimi de belirtmek istiyorum. Ancak, ne yazık ki biz dün Karaman'daydık, Karaman'da incelemeler yaptık, toplantı yaptık.

ABDURRAHMAN ÖZ (Aydın) - Bir de Söke ye gidin, Söke'ye.

DENİZ DEPBOYLU (Devamla) - Olabilir, siz oradaymışsınız, biz de Karaman'daydık ama maalesef...

ERKAN AKÇAY (Manisa) - Cevap vermeyin, Genel Kurula konuşun.

ABDURRAHMAN ÖZ (Aydın) - Hayır, Söke'de de CHP'li Meclis üyesinin bir benzer olayı oldu da geçen hafta.

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, lütfen konuşmacının insicamını bozmayın, lütfen.

Buyurun Sayın Depboylu.

DENİZ DEPBOYLU (Devamla) - Evet, maalesef, orada toplantıda gördüklerimiz ve duyduklarımız biraz umudumu kaybetmeme neden oldu. "Neden?" diyeceksiniz. Özel kurumları bir kenara bıraktım, resmî kurum ve kuruluşlarda çalışan ve bu olaylarla ilgili olarak ihmal ve kusuru olduğu tespit edilen veya görünen kişiler hakkında hiçbir idari soruşturma maalesef açılmamış.

Bunu şimdilik bir kenara bırakacağım ve bugün biraz daha çocuklarımızın uğradığı diğer istismarların üzerinde durmak istiyorum, iki istismarla ilgili: Bunların birincisi çocuğun ekonomik istismarı. Evet, biz grubumuz adına çocukların ekonomik olarak istismar edilmesine ve çocuk işçiliğine karşı çıktığımızı her fırsatta dile getiriyoruz. Uluslararası Çalışma Örgütü, 15 yaşın altında aile bütçesine katkıda bulunmak veya yaşamını kazanmak amacıyla çalışanları "çalışan çocuk" ya da "çocuk işçi" olarak sınıflandırmış, 15 ve 24 yaş arasındakilere de "genç işçi" demiş ve biz de buna dayanarak 4857 sayılı İş Kanunu'nda 15 yaşına kadar olanlara "çocuk işçi", 15-18 yaş arasındakilere de "genç işçi" demişiz. Ancak, imzaladığımız bir Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi var ve burada imza attığımız maddelerden biri, her çocuğun 18 yaşına kadar çocuk olarak kabul edileceği yani 18 yaş altındakilerin çocuk olduğunu kabul edeceğimize dair bir madde ama bunu nedense her seferinde yok sayıyoruz.

Çocukların ekonomik hayatta olmasının sebeplerine şöyle bir baktığımızda, neden çocuklar işçi oluyorlar diye düşündüğümüzde, en temel sebebin de yoksulluk olduğunu görüyoruz. Aileler, gelir düzeyleri düşük olduğu için çocuğun kazandığı parayla ekonomilerini güçlendirmeye çalışıyorlar. Yine, sanayileşme sürecini tamamlayamamış, nüfus artış hızı yüksek, dolayısıyla, nüfus yapısı genç olan ülkelerde ailelerin eğitime yaklaşımı çocukla ilgili, fakirliğin zorlayıcı baskısı altına girmektedir. TÜRK-İŞ'in yaptırdığı bir araştırmada, mayıs ayı içinde 4 kişilik bir ailenin açlık sınırı 1.385 liradır, yoksulluk sınırı ise 4.478 lira düzeyindedir; maalesef, açlık sınırının altında yaşayan birçok aile, çoluk çocuk hepsi birlikte çalışmaktadırlar. Açlık sınırı altında yaşayan ve toplumun yüzde 40'ını oluşturan asgari ücretlilerden 100 lira kesmeyi planlayan Hükûmet, yoksulluğu artırarak daha çok çocuğu mu çalışma hayatına itiyor? Bunun bir sorgulanması gerekmektedir.

Ülkemizde hâlâ çocuklar ihmal ve istismara uğruyor, eğitim hakkından mahrum bırakılıyor, iş hayatında güvensiz ortamlarda çalıştırılıyorsa bu bizim sorunlarımızı çözdüğümüz anlamına gelmiyor; bunu iyi bir değerlendirmek gerekiyor çünkü nihayetinde bakıyoruz, çocuklarımızın hakkı olan para "yardım" adı altında başka ülkelere gönderiliyor. Zira, bugün grup toplantımızda liderimiz Sayın Devlet Bahçeli'nin de ifade ettiği gibi, Sayın Cumhurbaşkanı ve AKP'li bakanlar, dönem dönem millî gelire göre insani yardım yapan ülkeler arasında Türkiye'nin ilk sıralarda yer aldığını ifade etti.

Bütün bu sebeplerin dışında, peki, çocuklar neden işçi olarak seçiliyor? Çünkü çocuk işçiliği ucuz, çocuklar haklarını arayamıyorlar. Diğer bir nedense mevzuat eksiklikleri; çocukların yaygın olarak istihdam edildikleri küçük işletmeler, tarım ve sokakta yürütülen işler ile ev hizmetlerinin İş Kanunu'nun dışında tutulmasının yanında kapsamda olan iş yerlerinin denetiminin eksik olarak yapılması, etkin olarak yapılmaması, cezai müeyyidelerin yetersizliği, denetim yapan kurum ve kişilerin denetimlerde çocuk işçiliğini göz ardı etmeleri veya yaklaşım tarzlarındaki yetersizlikler bu sorunu daha ciddi hâle getirmektedir.

Türkiye İstatistik Kurumu 2014 yılında çocuk bülteninde çocuk nüfusunu açıklamış, Türkiye nüfusunun yüzde 29,4'ü çocuk yani 22 milyon 838 bin 482 çocuğumuz var. 2012 yılında ise çocuk işçiliği üzerinde bir araştırma yapmış ve 893 bin çocuğun çalıştığını ifade etmiş. 2012'den sonra TÜİK çocuk işçilerimizi hiç merak etmemiş; kaç çocuk çalıştırılıyor, ne şartlarda çalışıyor bakmamış, ya yok saymış ya da görmezden gelmiş.

Anayasa'mızın 50'nci maddesi diyor ki: "Kimse, yaşına, cinsiyetine ve gücüne uymayan işlerde çalıştırılamaz. Küçükler ve kadınlar ile bedenî ve ruhî yetersizliği olanlar çalışma şartları bakımından özel olarak korunurlar."

Sayın vekiller, çalıştırılan çocukların hem ruhsal, psikolojik hem de bedensel açıdan gelişimleri tehlikeye girmektedir, eğitimlerini tamamlayamamaktadırlar.

Yine, çocukların olumsuz koşullar altında çalıştırılması onların öz güvenlerine de zarar vermekte, hayati tehlike yaratmakta, eğitimini tamamlayamadığı için bu döngüden geri gelip tekrar ileri dönemde eksiklerini kapatması mümkün olmamakta.

Yine, aileden uzakta çalışıyor olması onların ihmal ve istismar olaylarına maruz kalmalarını da güçlendirmekte, daha da kötüsü işçi olarak çalışan çocukların bağımlılık yapan maddelerle karşılaşma ve bunlara alışma riski de artmaktadır. Çocuk her anlamda korunmaya muhtaçtır.

Yine, yapılan araştırmalarda, kentlerde çocuklu aile reislerinin de çalışma eğilimlerinin düştüğünü tespit edilmiş çünkü aile reisleri, ne kadar çok çocuğu varsa bir organizatör gibi çocuklarını çalıştırıp kendileri de ekonomik koşullarını bu açıdan güçlendirmeye çalışmışlardır. Bu da ücretlerin aşağı düşmesini sağlayan işçi havuzunu genişletiyor, kitlesel çocuk iş gücüyle aracı işverenler yeni teknolojiye yatırım yapmaktan cayıyor.

Çocuğun ekonomik istismarı göz ardı edilemeyecek kadar önemli bir husus, ancak benim üstünde durmak istediğim bir önemli istismar şekli daha var ki bu, çocukların can güvenliğini riske atıyor. Son üç buçuk yılda 194 çocuğun iş kazalarında öldüğü ifade ediliyor.

Peki, bu ülkede, bizim güzel ülkemizde kaç çocuk teröre kurban gitti, kaç çocuk terör cinayetlerinde yaşamını kaybetti, bunun da araştırılması gerekiyor. Çocuk suçunun bireysel veya adi suç nitelenmesinden çıkarak organize suça dönüşmesine neden olabilecek yeni bir istismar türü belirlendi son dönemde. "Çocukların siyasi ve ideolojik amaçlara ulaşmak için kullanılması" şeklinde ifade edeceğimiz "çocuğun siyasi ve ideolojik amaçlı istismarı" şeklinde nitelendirilmektedir. Yapılan araştırmalarda terör örgütlerinin insan kaynağı olarak 14-25 yaş grubundaki çocuk ve gençleri kullandığı tespit edilmiştir. Söz konusu gösteri, yürüyüş gibi eylemlerde çocukların kullanılmasının belli başlı sebepleri vardır. Bunları bir sıralayacak olursak:

Birincisi, çocukların ceza ehliyetinin olmaması ya da az olması. Bir diğeri, çocuğun bir yetişkine göre şüphe çekmemesi; çocukların istenilen amaç doğrultusunda kullanılmasının yetişkinlere göre daha kolay olması; güvenlik güçlerinin çocuklara karşı güç kullanamayacağının bilinmesi; gösteri ve eylemlerde çocuklar kullanıldığında yasa dışı yapılanmalar tarafından "Bakın, çocuk ve kadınlarımızla hep birlikte göğüs göğse çarpışıyoruz, dışarıdayız, meydanlardayız." ifadesinin yaratılmak istenmesi.

Çocuk Koruma Kanunu'na göre, korunma ihtiyacı olan çocuk, bedensel, zihinsel, ahlaki, sosyal ve duygusal gelişimi ile kişisel güvenliği tehlikede olan, ihmal ya da istismar edilen ya da suç mağduru olan çocuklardır ki terör için kullanılan çocuklar bu konuda en ciddi, en iyi şekilde, en acil ele alınması gereken konulardan biridir ve bütün bunların düzeltilmesi için de birçok faktörün göz ardı edilmeden dikkate alınarak en iyi araştırmaların yapılması ve sonuçlandırılması gerekmektedir.

Bir devletin gücü, himayesindeki çocukların güven, huzur içinde, eşit haklara sahip olarak, eğitim haklarını sonuna kadar kullanarak ruhsal ve bedensel açıdan sağlıklı büyümesiyle ölçülür. Zira, çocuklar milletin ve devletin geleceğidir, teminatıdır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Depboylu.

DENİZ DEPBOYLU (Devamla) - Sayın Başkan, izin verirseniz tamamlayabilir miyim.

BAŞKAN - Teşekkür ederim, konuşmanızı bağlayın lütfen.

DENİZ DEPBOYLU (Devamla) - Bizim, Gazi Meclisteki en büyük sorumluluğumuz çocuklarımızı ve onların geleceğini teminat altına almaktır.

Yüce heyetinizi bir kez daha saygıyla selamlıyor ve bütün bunları bir kez daha hatırlatmak istiyorum.

Teşekkür ederim. (MHP sıralarından alkışlar)