GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Maarif Vakfı Kanunu Tasarısı münasebetiyle
Yasama Yılı:1
Birleşim:102
Tarih:15.06.2016

MHP GRUBU ADINA ZÜHAL TOPCU (Ankara) - Teşekkür ediyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 24'üncü Dönemde burada Anayasa çalışmaları sırasında Adalet ve Kalkınma Partisi tarafından Anayasa'daki bütün "Türk" ibaresi kaldırılmıştır o zamandan. Bizim özellikle son dönemlerdeki Adalet ve Kalkınma Partisinin gösterdiği mevsimlik milliyetçilik duygularına ve davranışlarına bakarak demin bu maarif kanununun özellikle "Türk maarifi" olarak değiştirilmesi şeklinde verdiğimiz öneriye yine ret cevabı verilmiştir. Bunu da özellikle son dönemde bu millete göstermeye çalıştığınız mevsimlik milliyetçiliğin ne kadar sahte olduğunun da göstergesi olarak biz Türk milletine buradan duyurmak istiyoruz; onu özellikle belirtelim. (MHP sıralarından alkışlar)

Bir insanı özellikle tanımak istediğinizde CV'sine bakarsanız. Birini işe almak istediğinizde CV'sine bakarsınız; "CV'sinde ne var, tecrübeleri nedir, hangi eğitimleri almıştır, nasıldır?" şeklinde. İşte AKP'nin de CV'sine bakıldığında gerçekten eğitim konusunda özellikle CV'sinin hiç iç açıcı olmadığını buradan paylaşalım.

Şimdi, bunlardan özellikle benden önce konuşmacılar da bahsettiler. Ben, yine Adalet ve Kalkınma Partisinde bakanlık yapmış olan bir bakanın birkaç gün önce yaptığı açıklamalardan bahsederek bunu vurgulamak istiyorum. Özellikle Adalet ve Kalkınma Partisinde Millî Eğitim Bakanlığı yapan bir şahsın vurgulamaları: "Görevden alınan Bakanlık merkezindeki üst düzey bürokratların yerine getirilenlerin çoğunun eğitimle uzaktan yakından ilgisi olmayan kişiler olması ise başka bir talihsizliktir." diyor. Biz buradan yıllardır bunları vurguladık "Yapmayın, yazıktır!" diye yani ihtiraslarınıza, siyasi emellere bakanlığı alet etmeyin." diye ama kimse dinlemedi. Şu anda gerçek, samimi duygular olarak bizzat sizin bakanlarınız tarafından bunlar açıklanmaya başladı.

Bir diğeri: "Sabah akşam personelle oynamak ve bunu bütün mekanizmayı allak bullak edecek şekilde yapmak eğitimin kalitesine hiçbir katkı sağlamayacaktır." diyor. Bir de aynı zamanda "Çalışanların da moralini bozacaktır, performanslarını düşürecektir." diyor. Devam ediyoruz, "Paraşütle üst düzey yöneticiliklere getirilen bazı bürokratların insafına terk edilemeyecek kadar millî eğitim önemlidir." diyor. "Ama yine de ümidimi korumak istiyorum." diyor sizin bakanınız. Ve yine özellikle yapboz olarak ifade ettiğimiz ve sürekli olarak oynanan Millî Eğitim Bakanlığı politikalarıyla ilgili gerçekten ironik ifadelerle bahsetmiş. Diyor ki: "Özellikle Ortaöğretime Geçiş Sınavı'nı SBS olarak yaptık ama benden sonra gelen arkadaşım üç sefer yapılan SBS'yi yalnızca 8'inci sınıfa indirgedi, bir sefere indirgedi."

MEHMET METİNER (İstanbul) - O eski bakanımızın adını verseniz de tutanaklara geçse Sayın Konuşmacı, biz de tanısak, bilsek.

ZÜHAL TOPCU (Devamla) - "Ondan sonra gelen arkadaşımız hızını alamadı -kendi ifadesiyle açıklıyorum, bakın- bütün sınavların hepsini tümden kaldıracağını söyledi." diyor. "İnsanlar haklı olarak sormaya başladılar: Kim fen lisesine ve diğer nitelikli liselere, kim taşradaki sıradan liselere gidecek, bir de kriterler ne olacak? diye soruldu." diyor.

Şimdi, okulların not şişirmelerinin önüne nasıl geçilecek? Bakın yıllardan beri bunu söylüyoruz. Beraber hareket ettiğiniz, özellikle şu anda "paralel" olarak ifade ettiğiniz kişilere ait okullarda not şişirmeleri yıllardır yapıldı. Bizim soru önergelerimiz var ama hiç dikkate almadınız. Onun için diyoruz ki... Ve burada devam ediyoruz: "Çok rağbet edilen liselere kura çekemeyeceklerine göre acaba her okul kendi sınavını yaparsa torpil, kayırma başını alıp gitmez mi?" şeklinde ifadesi var. Ve yine "Sınavlar kaldırılacak vaadi tedavüldeyken göreve Nabi Bey geldi." diyor. "Nabi Bey'in merkezî sınavların kaldırılacağını ilan eden basın toplantısından sonra TEOG olarak konulacak olan nur topu gibi bir bebeğimiz oldu." diyor. Düşünebiliyor musunuz, yani bunların nasıl anlık kararlarla alındığının ve her gelenin "Ben yaptım oldu." zihniyetiyle bu eğitimi nasıl bir oyuncak tahtasına çevirdiğinin de göstergesidir bu. Ve sonuçta da acı olarak bir şey daha var: "SBS'nin 2013 rakamlarına göre kamuya maliyeti 13,5 milyondu, TEOG'un ise yine aynı yıl rakamları esas alındığında maliyeti 100 milyon liradır." diyor. Şimdi, yazık günah değil mi? Bu paralar hepimizin cebinden çıkıyor. Yani akşam evine iftarlık götüremeyen aileler var. Bunları düşündüğümüzde böyle har vurup harman savurmanın nasıl bir vebal altında bıraktığını ve bu veballe sizlerin karşı karşıya kaldığınızı da özellikle vurgulamak istiyorum.

Şimdi, bu sınavlara gelmişken dedik ki: En çok oynanan sınavlardan bir tanesi işte bu OKS, SBS, TEOG olarak ifade edilen sınavlardı. Şimdi bakıyoruz, yine büyük bir karmaşa içerisinde. Şimdi, seviye tespit sınavları deniyor ama gördük ki artık okulların, çocukların başarısına eklenecek şekilde herhangi bir puanları yok. Yani çocuk Anadolu lisesine de gitse, herhangi diğer bir okula da gitse, düz liseye de gitse, meslek lisesine de gitse kazandığı bir şey yok. Okul not ortalamasına baktığımızda artık onların da çok fazla etkili olmadığını görüyoruz çünkü Türkiye'nin en yüksek puanıyla girilen Anadolu liselerinin şu andaki son sınıflarının boş olduğunu biliyor musunuz, hepsi temel liselere geçti. Dershaneleri bir taraftan kapattık derken "etüt merkezi" adıyla açtınız. Merdiven altında devam ediyor. Önce 3 dersten başlattınız, şu anda 5 dersle ve daha fazlasıyla da devam edip gidiyor bu sistem. Bu sistem devam ederken o çocuklar artık en yüksek puanla girilen okullardan dershane sistemini aynı şekilde uygulayan temel liselere geçerek eğitimlerini sürdürüyorlar.

Yine, son günlerde, basına yansıyan haberlere göre okullarda birtakım huzursuzluklar var bakın. Ehliyetsiz müdürler tarafından ve özellikle yalnızca yandaş sendikaya üyeliğin baz alındığı bir atama kriterinin dikkate alındığı bir yöntemle atamalar yapılıyor. Hukuk hiçbir zaman dikkate alınmıyor. Mahkemeyi kazanıp geri dönenlerin karşısına ya "Atamıyorum." diyorsunuz ya da hemen yeni bir yönetmelik değişikliğiyle yeni bir sınavla karşı karşıya kalıyorlar.

Ve buradan baktığımızda yine sınavın değişeceğinin, yeni sistemin, yeni müfredatının geleceğinin haberleri de teker teker karşımıza çıkıyor. Değişeli daha ne oldu? Daha birkaç yıl önce değişmişken şu anda Millî Eğitim Müsteşarının yaptığı açıklamalar var, işte diyor ki: "Hedeflerimizde müfredat değişikliği de var çünkü artık ağır gelmeye başladı." Daha 4+4+4 kanunu gelirken "Artık çocuklarımız yeteneklerine göre dersler alacak." denirken işte ne oldu? Alınmadığı görüldü. Şimdi tekrar aynı hikâye. Artık, bıktık bu hikâyelerden, masallardan. Gerçekten, ayakları yere basmıyor, vizyon oluşturmuyor, Türkiye'nin geleceğini oluşturmuyor bu sunduğunuz hikâyeler. Artık bu millet de kanmıyor çünkü bu milletin parası pulu yok. Bu milletin bir tek geleceği var, bir tek parası, malı, değer verdiği şeyi evlatları. Evlatlarına da sunabileceği en güzel şey eğitim ve bu eğitimi de bu AKP gerçekten yapboz tahtasına çevirdi, oyuncağa döndürdü ama yine şunu söyleyelim, şuna hiçbir zaman güvenmeyin: Keser döner, sap döner, bir gün gelir hesap döner. Siz geldiğinizde 7 yaşında olan bir genç bugün neredeyse 20 yaşında. Yani bu gençlik sizin biletinizi kesecek.

Teşekkür ediyorum, sağ olun. (MHP sıralarından alkışlar)