GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Maarif Vakfı Kanunu Tasarısı münasebetiyle
Yasama Yılı:1
Birleşim:102
Tarih:15.06.2016

CHP GRUBU ADINA BÜLENT YENER BEKTAŞOĞLU (Giresun) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, Sayın Bakanım, sevgili çalışanlar -sizler de bizim için önemlisiniz- Maarif Vakfı Kanunu Tasarısı üzerinde söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Ramazan ayının yüce Meclisimize hoşgörü, samimiyet ve anlayış getirmesini gönülden arzu ediyorum ama millî eğitim gibi çok önemli bir konuda -tabii ramazanın rehaveti, orucun rehaveti, akabinde yemek ve teravih namazı biraz yorgunluk getirdi herhâlde- bizi dinleyen sayısı da çok azdır diye düşünüyorum. Değil mi Sayın Bakanım?

Evet, bugün önemli bir konu, millî eğitimle ilgili, Millî Eğitim Vakfıyla ilgili.

Sayın Bakanım, söyleyeceğim şeyler biraz hakikati yansıtıyor. Onun için, sizi üzecek cümlelerimiz varsa şimdiden özür diyorum, affınıza sığınıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

Her ülkenin millî bir eğitim politikası var ama bizde her bakanın gelirken getirdiği giderken de götürdüğü millî eğitim politikamız var. Ne kadar bakan varsa o kadar da millî eğitim politikamız var. Sayın Bakanımız da çok saygın, güzel bir insan olmasına rağmen, kendisi de kendine özgü bir millî eğitim politikasıyla geldi diye düşünüyorum.

AKP iktidarı, bu politikalarla temellerini Mustafa Kemal Atatürk'ün attığı Türk millî eğitim sisteminden ülkeyi hızla uzaklaştırmak için adımlar atmaktadır. Dindar ve kindar, muhafazakâr nesiller yetiştirme amaçlı bu adımlar ülke geleceğimiz açısından maalesef son derece sakıncalıdır. Maarif Vakfı Kanunu Tasarısı bunun en yakın örneği olabilecek niteliktekilerin birisidir. İktidar, bu tür tasarılarla sadece ülkemizin eğitim sistemiyle değil, ülkemizin geleceğiyle de oynamaktadır. Laik, bilimsel, çağdaş eğitim hiçbir dönemde bu kadar saldırıya uğramamıştır. Bu dönemde sivil toplum örgütleri adı altında dinsel söylem ve eylemleriyle vücut bulmuş bazı vakıf ve dernekler Millî Eğitim Bakanlığının politikasını belirler hâle gelmiştir ki, bu çok önemlidir.

Eğitim planlaması, TÜRGEV adlı vakıfla, İlim Yayma Cemiyeti, Önder, Zehra Vakfı, Ensar ve Birlik vakıflarının güdümüne ve yönlendirmelerine bırakılmıştır, vakıfların denetimine terk edilmiştir. Amacı siyasal iktidarın ideolojisine uygun bir nesil yetiştirmek olan bu vakıflar okul yatırımlarından yönetici atamalarına, okullardaki eğitim, öğretim faaliyetlerinden gezilere varıncaya kadar eğitimin bütün kademelerinde egemen olmuşlardır, Millî Eğitim Bakanlığına alternatif kurumlar hâline gelmişlerdir. Millî Eğitim Bakanlığı tamamen devre dışı kalmış, yönetme erkini kaybetmiş, iradesini ve gücünü yandaş vakıf ve cemaatlere teslim etmiştir.

Sayın milletvekilleri, eğitimde çözüm bekleyen onlarca sorun varken devlet eliyle Maarif Vakfı adında bir eğitim vakfı kurulacak olması mevcut tablo göz önüne alındığında daha düşündürücü ve de ürkütücüdür. Millî eğitim sistemimizde, iktidarın yanlış uygulamalarını detaylı şekilde sizlere açıklamam olanaksızdır -bu kısa süre içinde millî eğitimin bütün olaylarından bahsetmemiz mümkün değil- ancak yüce Meclisin Maarif Vakfı kurulması yerine önceliği şu sorunlara vermesinin daha da düşündürücü olması gerekir diye düşünüyorum: 4+4+4 uygulamasıyla okullaşma oranı maalesef ülkemizde düşmüştür, bu düşüşte kız öğrencilerimiz daha fazladır istatistiklere göre. Ortaöğretimden açık liseye yönelme artmaktadır. Lise öğrencilerimizin yüzde 32'si açık liseye kayıtlıdır Sayın Bakanım. Okul öncesi eğitime yeterli önem verilmemektedir. OECD, raporlarında ülkemizin okul öncesi eğitim konusunda bizi uyarmıştır. "Çağ açıp çağ kapatacağız." diye sunulan FATİH Projesi maalesef çökmüştür. FATİH Projesi, yandaşlara kaynak aktarma amacına dönüştürülmüştür. Eğitim çalışanları, eli öpülesi öğretmenlerimiz ekonomik sıkıntılar içindedir ve maalesef bunun göz ardı edilmemesi gerekir. Her kurumda -yandaş sendikaya üye müdür veya idareci olarak- mevzuatlarla sürekli olarak oynuyorsunuz. Bu konuda yargı kararlarını dahi uygulamıyorsunuz, tıpkı yargı kararlarına rağmen görevine iade etmediğiniz okul müdürleri gibi. Sayın Bakanımız bu konuda bize söz vermişti. İnşallah, mahkeme kararıyla alınan müdürlerimizin göreve atanacağını söylemiştiniz.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - Doğru.

BÜLENT YENER BEKTAŞOĞLU (Devamla) - Ben de bugün 4 bin tane müdürü aradım, müjde verdim kendilerine, teker teker aradım. (CHP sıralarından alkışlar)

Danışman öğretmen uygulamalarımızda dahi yandaş sendikayı kayırdığınız bir gerçektir. O sendikaya üye olmayanların herhangi bir göreve gelme şansı maalesef hiç yoktur, bu da adaletli bir uygulama değildir. Amacınız Türkiye'de eğitimin kalitesini yükseltmek değil, eğitim içerikli vakıflar üzerinden havuz yaratmaktır. TÜRGEV örneği bu durumun ispatıdır. Her ihaleye al bağışı sisteminin merkezinde TÜRGEV durmaktadır. Bu TÜRGEV sevdanızın da ne olduğunu, maalesef, pek anlamış değiliz.

TÜRGEV yurtlarında açılacak kurslarda görevlendirilecek öğretmenlerin ücretlerinin Millî Eğitim Bakanlığınca ödenmesine dair üç yıl süreli 6 Kasım Protokolü yandaşları kayırmanın somut bir örneğidir, soru işareti. Biz "TÜRGEV'e yapılan ayrıcalıklar neden başka vakıflara da tanınmamıştır?" diye sorarken Maarif Vakfı düzenlenmesi sorumuza da yanıt bulmakta zorluk çekiyoruz.

Sayın milletvekilleri, devlet okulları ödenek bulamaz iken özel eğitim kurumlarının ödemeleri tıkır tıkır yapılmaktadır. Devlet okulları velilerden bağış toplayarak ihtiyaçlarını karşılamaya çalışırken bu izaha muhtaç, ciddi bir konudur ki bu konuda okullarımızın çoğundan sitem gelmektedir. "Velilerden toplanan parayla okulun temizlik işleri, vesaire giderilmektedir." diye bize birtakım şikâyetler gelmektedir efendim.

Kalabalık sınıflar sorunu bugüne kadar, maalesef, çözülmemiştir. Hâlâ kalabalık sınıflarımız mevcuttur. Eğitimde ikili sistem pek çok okulumuzda devam etmektedir, bu da bir gerçektir. "Ülke genelinde ikili öğretim veren okul sayısı 10 binin üzerindedir" mi acaba?

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - Daha az.

BÜLENT YENER BEKTAŞOĞLU (Devamla) - Sayıları 300 bine ulaşan atanamayan öğretmenlerin psikolojik, sosyal ve ekonomik durumu içler acısıdır ancak seslerini duyan hiç kimse yoktur.

Sesim geliyor mu Necip Bey?

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - Duyuyoruz biz.

BÜLENT YENER BEKTAŞOĞLU (Devamla) - Türkiye'de öğretmen açığı, derslik açığı var. Öğretmenler işsiz, bunu anlamak da mümkün değil. Tüm bu sorunlar ortada iken, hiç gereği ve anlamı yok iken millî eğitime hiçbir katkısı olmayacak bu tasarıyı neden getirmektesiniz, onu da anlayabilmiş değiliz. ABD'nin Yeşil Kuşak Projesi'ndeki Fethullah Gülen eğitim modelini yasallaştırmak mı istiyorsunuz? Bu da bizim için bir soru işareti.

Bu tasarının birinci amacı, az önce söyledim ya, laik eğitim düzenini yıkmak; ikincisi de kadrolaşmak, yandaş eğitimcilere kadro yaratmaktır. Bakın, üzerinde söz aldığım 4 maddede bu açıkça görülmektedir. Tasarıyla vakfın birimlerinde görev alacak ücret, harcırah ve yollukların tutarlarının mütevelli heyeti tarafından belirlenmesi, vakfın organlarında görev alan kişilere diplomatik pasaport verilmesi öngörülüyor.

Bu şöyle bir şey: Yani, bu vakfın zaten üye seçiminde çok büyük bir sıkıntı var. 12 üyenin asili 7 üye Cumhurbaşkanı ve bakanlar tarafından seçiliyor. Bunların maaşı da yönetim kurullarınca tespit ediliyor. Yönetim kurulları bu maaşları Fatih Terim'in maaşına göre mi ayarlayacaklar, Cumhurbaşkanının maaşına göre mi ayarlayacaklar, milletvekilinin maaşına göre mi, bu da bilinmiyor, öyle bir açıklık yok.

Yine, bunlara diplomatik pasaport veriliyor. Bu pasaport, herhâlde, ömür boyu verilen pasaport. Yine bunun yanında, burada görev alacak arkadaşlarımıza 72 yaşına kadar... 30 yaşında görev alacak bir üye kırk iki yıl burada yata kalka görev yapacak. Bunu da anlamış değiliz. Oh ne âlâ, ne güzel, diplomatik pasaportlu, dokunulmazlığı alan, astronomik maaşlı, yandaş vakıf eğitimcileri olacak maalesef ülkemizde. Bu da biraz ileride sıkıntı yaratacaktır diye düşünüyorum Sevgili Bakanım.

Madem bu kadar kaynak varsa eğitimin temel ihtiyaçları için neden kullanmıyorsunuz? Ki içeride eğitim noksanlığı vardır. Bizde, Karadeniz'de bir söz vardır "Kendi başını bağlayamayan düğünde gelin başı bağlarmış." diye. İçeride sıkıntımız varsa önce bunları gidermemiz lazım. Eğitim çok önemli bir kurumdur, çok önemli bir meseledir, millî meseledir.

Biz de Allah'ın kuluyuz, biz de insanız, bizim de dediklerimizi, taleplerimizi, söylemlerimizi dikkate alırsanız buna da seviniriz. (CHP sıralarından alkışlar) Biz de bu ülkenin menfaatine birtakım şeyleri sizinle paylaşmak istiyoruz, hiçbir art niyetimiz yok. Güzel şeyleri söylersek, kabul ederseniz teşekkür ederiz.

Değerli arkadaşlar, Maarif Vakfı Kanunu Tasarısı, açılacak eğitim kurumlarında görev alacak eğitimcileri yetiştirme görevini de vakfa vermektedir. Hâlbuki, yurt içinde ve yurt dışında görev yapacak eğitimcilerimizi yetiştirme görevi üniversitelere ve Millî Eğitim Bakanlığına bağlı kurumlara aittir. Türkiye'de öğretmen yetiştirme, üniversitelerimiz ve Millî Eğitim Bakanlığı uhdesindedir. Bunu bir başka kurumla paylaşmak asla ve kata hoş olmayacaktır.

Şimdi, bu tasarıyla Bakanlık ve mevcut atama yönetmeliği baypas ediliyor, Millî Eğitim öğretmenleri yerine vakıf öğretmenleri geliyor. Öyle bir sistem kuruluyor ki tamamen özerk bir eğitim modeli ülkemize getiriliyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Bektaşoğlu, teşekkür ederim. Bir toparlarsanız son cümleyle...

BÜLENT YENER BEKTAŞOĞLU (Devamla) - Toparlayayım elbette. Teşekkür ederim Sayın Başkan. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Ben teşekkür ederim, sağ olun.

BÜLENT YENER BEKTAŞOĞLU (Devamla) - Efendim, bu çok tehlikeli bir aşamaya gelmiştir. Bu atamayı bekleyen öğretmenler bir an önce okullarıyla ve öğrencileriyle buluşturulsun, bu ayıp bir an önce ortadan kaldırılsın istiyoruz.

İktidar, Bakanlığın bütçesiyle kurduğu vakfa üniversitelerin yetiştirdiği, pedagojik formasyon almış, deneyimli, görgülü, kaliteli eğitimcileri de kabul etmeyeceği bir sistem kuruyor. Atama bekleyen öğretmenlerimize maalesef yazık olacaktır diye düşünüyorum.

Sizleri bu konuda iyi niyetle uyarıyoruz. Malum, bütün arkadaşlarımızın konuştuğu, söylediği, size tavsiye ettiği bu dilek ve temennilerimiz bu millî eğitim camiamızda yer alır diye düşünüyorum. Amacımız bağcıyı dövmek değil, üzüm yemek. Bu konuları size iletmek istiyorum.

Çok teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum. Sağ olun. (CHP sıralarından alkışlar)