GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: İSTANBUL MİLLETVEKİLİ MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU'NUN, (2/209) ESAS NUMARALI TÜRK CEZA KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASI HAKKINDA KANUN TEKLİFİ'NİN DOĞRUDAN GÜNDEME ALINMASINA İLİŞKİN ÖNERGESİ
Yasama Yılı:2
Birleşim:74
Tarih:06.03.2012

EMİNE ÜLKER TARHAN (Ankara) - Değerli milletvekilleri, öncelikle, gündeme alınmayan Türk Ceza Yasası'nda değişiklik teklifimize ilişkin bir hatırlatma yapmakta fayda görüyorum. Biz, işkence ve neticesi sebebiyle ağırlaşmış işkence, vasıflı adam öldürme, kasten adam öldürme, çocukların cinsel istismarı, uyuşturucu ticareti suçlarında zaman aşımı olmasın istiyoruz.

Türk Ceza Yasası'nın 66'ncı maddesinde millete ve devlete karşı suçların yurt dışında işlenmesi hâlinde, 76'ncı maddesinin dördüncü fıkrasında soykırım, 77'nci maddesinde insanlığa karşı işlenen suçlarda ve 78'inci maddesinin üçüncü fıkrasında soykırım ve insanlığa karşı suç işlemek için örgüt kurma suçlarında zaman aşımı işlemez, bunu biliyorsunuz. Askerî Ceza Yasası'nda da buna ilişkin bir hüküm var. Benzer hükümler Alman Ceza Yasası'nda soykırım ve vasıflı adam öldürmeye ilişkin, İtalyan Ceza Yasası'nda, Avusturya'da, hatta İngiliz müşterek hukukunda tüm suçlar için zaman aşımı kabul edilmemekte. Bunun nedeni şu: Çünkü bazı suçlar vardır ki bireyler ve toplum üzerindeki etkisi kuşaklar boyu sürebiliyor bunların. "Bunlarla yüzleşme" dediğiniz şey de, aslında, aradan ne kadar zaman geçerse geçsin sorumluları yargılanabilir kılmak, "yüzleşme" denilen şey bu.

Bakın, 12 Eylül 1980 sonrası yapılan işkencelerle ilgili açılan bir davada Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı 12/2/2012 tarihli bir görevsizlik kararı vermiş, burada "Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin yerleşik içtihatları ve bu kararların iç hukukumuzdaki yeri itibarıyla kamu görevlilerinin fail olduğu yaşama hakkının ihlali, işkence ve kötü muamele suçlarında hiçbir surette zaman aşımı uygulanamaz ve af düzenlemesi yapılamaz." kanısına varmış ve yetkili mahkemelerin bu türden suçlamalarla ilgili sanıkları yargılarken zaman aşımı kuralını işletmeyerek makul sürede yargılamayı sonlandırması gerektiğine işaret etmiş.

Bizim önerimiz de Avrupa hukuku ve uygulamalarıyla uyumlu ama asıl insanlık vicdanıyla uyumlu. Toplumda infial yaratan, toplum hafızasında yer eden ve vicdanında onulmaz yaralar açan bazı suçlar vardır ki -Örneğin küçük çocukların cinsel istismarı, özellikle de ensest- bu suçlarla mağdurlar ancak yıllar sonra yüzleşebiliyorlar ve kurbanlar çocukken korktuğu cellatlarıyla ancak yetişkin hâle geldiğinde mücadele gücü bulabiliyor fakat heyhat, zaman aşımı dolmuş oluyor.

Tutun ki Pozantı Cezaevinde adli suçlularla aynı yere koyduğunuz çocukları koğuşun karanlık köşelerinde nelerin beklediğini bilmiyordunuz, diyelim ki bunu öngöremediniz. Peki, bu çocuklara yapılanların bir gün gelecek bir zaman aşımı örtüsüyle örtülüp örtülmeyeceğinin bir garantisi var mı? Aslında bunu tartışmamız gerekiyor.

Zaten bu çocuklar yedi aydır bu tür muamelelere maruz kalıyorlardı, bunu biliyordu, Adalet Bakanı da biliyordu. Adalet Bakanı olayın basına yansımasından ve Cumhuriyet Halk Partisi milletvekilleri olaya el koyduktan sonra bir müfettiş görevlendirmiştir. Oysa, bakın, bu çocuklardan birisine yönelik eylemler nedeniyle ağır cezada açılmış bir dava var, bu dava görülüyor. Kaldı ki bu davaya rağmen o cezaevinin müdürü ve müdür yardımcısı terfi ettirilmiş.

Ve duydum ki dün Sivas katliamına ilişkin olarak Kültür Bakanı çıkmış, zaman aşımından şikâyet etmiş. Bakanlarınız "Geç kalmış adalet adalet değildir." demeye başlamışlar. Yargının yavaş işlediğinden şikâyet etmeye başlamışlar. Ben sayısını unuttum artık kaçıncı yargı reformunu yapıyorsunuz. Bir yargı reformu olmadı, bir yargı reformu daha yapıyorsunuz. Peki, madem zaman aşımından bu kadar yakınıyorsunuz, neden kaldırmıyorsunuz? Peki, adalet cephesinde, on yıldır adaleti siz yönetmenize rağmen neden değişen bir şey yok? Peki, neden parti devletine dönüşen devletimiz kendini hoş gösterecek davalara şahin olabiliyor da kendisini zorlayacak türden davalara birdenbire güvercin kesiliyor? Sivas'ta polisin, savcının burnunun dibinde bir ömür süren davada doğal nedenlerle ömrünü tüketmiş bir sanığın DNA'sı dünya kriminal tarihinde görülmemiş bir devrim yapılarak karısı ile eşleştiriliyor arkadaşlar, karısının DNA'sıyla. Düşünebiliyor musunuz?

Bakın, bu zaman aşımı yirmi yıl mı beyler, AKP'liler? Peki, bunun yarısı sizin devri iktidarınızda geçmedi mi, bu zaman aşımının yarısı? Hizbullah canileri bir hokus pokusla ortadan kaybedilirken siz neredeydiniz? Sizler Hizbullah canilerini kaçırmayacağınıza dair şeref sözü verenler değil miydiniz? Hani neredeler? Buldunuz mu onları?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

EMİNE ÜLKER TARHAN (Devamla) - Bulduysanız gösterin, görelim arkadaşlar.

Zaman aşımının kaldırılması konusunda destek bekliyoruz. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Tarhan.