GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Maarif Vakfı Kanunu Tasarısı münasebetiyle
Yasama Yılı:1
Birleşim:103
Tarih:16.06.2016

HDP GRUBU ADINA AYHAN BİLGEN (Kars) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; üzerinde söz aldığım 6'ncı maddede, hükümdeki boşlukların Vakıflar Kanunu ve Medeni Kanun'la doldurulacağına dair zaten hukukun en genel ilkelerinden birisi yazılı. Dolayısıyla, ben söz hakkımı yarın okullar kapanacağı için eğitimin içerisinde bulunduğu duruma biraz ayırarak kullanmak istiyorum.

Çok basit bir karne var, aslında bu her şeyi gösteriyor, hem Türkiye toplumundaki gelir dağılımındaki çarpıklığı hem de eğitimden kimin payına ne düşüyor bunu gösteriyor. TÜİK'in rakamlarına göre, nüfusun en üst gelir seviyesindeki yüzde 20'si toplam eğitim harcamalarının yüzde 65'ine hitaben bir pozisyonda bulunuyor, en alttaki yüzde 20'si de toplam harcamanın yüzde 2'si. Şimdi, hani "Bu taksimi kurt yapmaz kuzulara şah olsa." diyen şairin dediği pozisyon aslında; resmî rakamlar bunlar.

Ama, bu rakamları uzatmak, ayrıntıya girmek yerine -üniversitelerle ilgili hem de, liselerle ilgili değil- ne kadar özgür üniversitelerimiz olduğunu, ne kadar demokratik eğitim ortamımız olduğunu gösteren 2 somut vaka aktaracağım, çok yeni vakalar. Birisi, Bilgi Üniversitesinde Profesör Doktor Zeynep Sayın Balıkçıoğlu'nun sözleşmesi feshedildi, görevine son verildi ve ilginç bir yazıyla son verildi. Rektörlüğün gönderdiği yazıda deniyor ki: "Ayrıntılı araştırma devam edecek, hukuki soruşturma devam edecek ama göreviniz bitmiştir." Gerekçe, Cumhurbaşkanına hakaret, Türklüğe hakaret; bildiğiniz gerekçeler. Somut olarak hiçbir şey yazmıyor ama basına yansıyan bilgiye baktığınızda Cumhurbaşkanına hakaret içeren herhangi bir cümle yok, Türklüğe hakaret diye ifade edilen şey de sınıfta öğrencilerine "Tevrat ve İncil de okuyun." demiş. Şimdi "Tevrat ve İncil de okuyun." demek Türklüğe nasıl hakaret olabilir? Yani, Türkler...

HÜSEYİN KOCABIYIK (İzmir) - Sesini dinleteyim mi?

AYHAN BİLGEN (Devamla) - Tabii, tabii, dinletebilirsiniz, gelirsiniz kürsüden siz konuşursunuz. Ders kaydı alınmış olabilir, bu ayrı bir şey. Yani, sonuçta soruşturmanın...

HÜSEYİN KOCABIYIK (İzmir) - Resmen hakaret ediyor. Gerçeği söyleyin, bu kürsüde gerçeği söyleyin.

AYHAN BİLGEN (Devamla) - Ben, hiç kimseye hakareti onaylamam, kimsenin kimseye hakaretini onaylamam.

İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) - Ama onaylıyorsunuz, savunuyorsunuz.

AYHAN BİLGEN (Devamla) - Ama ben kendisine giden yazıdan bahsediyorum, ben Rektörlüğün kendisine gönderdiği...

HÜSEYİN KOCABIYIK (İzmir) - İnternet'e yansıdı ses kaydı.

AYHAN BİLGEN (Devamla) - Herhâlde sizin telefonunuza göndermemiştir.

BAŞKAN - Karşılıklı konuşmayın lütfen.

AYHAN BİLGEN (Devamla) - Siz gelirsiniz kürsüden söylersiniz.

HÜSEYİN KOCABIYIK (İzmir) - Gerçeği söyleyin.

AYHAN BİLGEN (Devamla) - Ben rektörlüğün gönderdiği yazıdan ve Sabah gazetesine yansıyan haberlerden bahsediyorum.

HÜSEYİN KOCABIYIK (İzmir) - Terbiyesizce hakaret ediyor.

AYHAN BİLGEN (Devamla) - Sabah gazetesinin haberiydi biraz önce aktardığım. Tevrat ve İncil okumayı hakaret ya da bunu tavsiye etmeyi suç sayan bir zihniyetten, bir üniversite yönetim anlayışından bahsediyorum.

Başka bir örnek vereyim: Selahaddin Eyyubi Üniversitesine kayyum atandı, yaklaşık 50 milyon civarında yatırım yapılmış, 1.250 öğrenci var, 100'ün üzerinde akademisyen var, 4 lisans dalı, 10 civarında ön lisans dalında eğitim yapılıyor ve Diyarbakır 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin kararında kayyum atama gerekçesi: Burs verilen 3 öğrencinin toplam 3.500 lira olan burs evraklarında imzalarının olmaması.

Şimdi, bir üniversitenin yönetimine el koyuyorsunuz... 3.500 liralık zimmet olsun, varsayalım ki zimmet olsun bu. Şimdi böyle bir denetimi, böyle bir teftişi, baskıyı bütün üniversitelere, bütün okullara, bütün özel öğretim kurumlarına yapıyor musunuz? Hayır.

Değerli milletvekilleri, rövanşizm kötü bir şeydir, kim yaparsa ve kime karşı yaparsa yapsın kötüdür. Bakın, önümüzdeki günlerde buraya yüksek yargıyla ilgili bir düzenleme gelecek, Yargıtay ve Danıştay hâkimleriyle ilgili bir ciddi karar alınacak, bir ciddi düzenleme yapılacak, yaklaşık 711 hâkim görevini bitirmiş olacak, görev süreleri dolmuş olacak, yeni atamalar yapılacak. Bu düzeyde yargıya yönelik bir operasyon tarihte -benim bildiğim- bir kez daha yapıldı, 27 Mayısta yapıldı. 27 Mayısta da yani 60 darbesini yapanlar da o zaman 614 hâkimin görev sürelerine son vermişti.

Biraz önce burada ilginç tartışmalar yapıldı, o tartışmalara da değineceğim fakat ondan önce bir şeyi hatırlatmak isterim size, Türkiye'nin içerisinde bulunduğu duruma dikkat çekmek açısından değinmek istiyorum: Yarın eğer karnesini alabilseydi, karne alacak çocuklarımızdan, gençlerimizden birisi de Berkin Elvan olacaktı. Berkin Elvan vurulduğunda 14 yaşındaydı, öldüğünde 15 yaşında çünkü 269 gün komada kaldı. Elbette hiçbir çocuğumuzun, hiçbir gencimizin ve hiçbirisinin ailesinin de bu acıyı yaşamasını istemeyiz ve daha vahim olan, üzerinden geçen üç yıla rağmen, Berkin Elvan'ın kafasından gaz fişeğiyle vurulmuş olmasına rağmen devlet hâlâ vuran güvenlik görevlisini bulabilmiş değil. Şimdi, üç yılda İstanbul'un ortasında bir polisinizi bulup yargılayamıyorsanız yani başka bir ülkedeki adalete, şiddete dair bir şey söylerken biraz oturup düşünmeniz gerekir.

Değerli milletvekilleri, burada çok net biçimde biraz önce Suriye'yle ilgili, Türkmenlerle ilgili, PYD'yle ilgili tartışmalar yapıldığı için size çok kısaca bir metin okuyacağım. Bu metin Rojava'daki kantonların anayasası, toplum sözleşmesi: "Demokratik Özerk Yönetim, merkezî olmayan sisteme dayalı kurulacak gelecekteki Suriye'nin de bir parçasıdır. Suriye demokratik, özgür, bağımsız ve irade sahibi bir devlettir; demokratik parlamenter bir sistemle yönetilir. Kamışlı Demokratik Özerk Yönetimi Cizire kantonunun merkezidir. Bu kanton Kürt, Süryani, Ermeni, Çeçen, Müslüman, Hristiyan ve Ezidilerin ortak yönetimidir. Kantonda yaşayan halklar ve inançlar arasındaki ilişkiler halkların kardeşliği, ortak yaşam ve dayanışma temellidir. Hiçbir halk bunlardan ayırt edilemez. Cizire kantonunun resmi dili Kürtçe, Arapça ve Süryanicedir. Bunların yanı sıra diğer diller de güvence altındadır."

Değerli milletvekilleri, başka maddeler de var ama devamını okumayacağım. Şimdi, bir tarafa bu sözleşmeyi koyun, bu anayasayı koyun, bir tarafa da otuz yıldır askerlerin yaptığı ama bu çatı altında bizlerin değiştiremediği, demokratikleştiremediği Anayasa'yı koyun. hangisi daha çoğulcu, hangisi daha tekçi, hangisi daha inkârcı, hangisi daha eşitlikçi; karşılaştırmayı siz yapın. İsterseniz hani "Biz tarafsız değiliz, partilerimiz var, tercihlerimiz var..." Mesela Venedik Komisyonuna yaptıralım "Hangi metin daha demokratik?" diye ya da bu çatı altında daha önce Anayasa Komisyonuna üye vermiş partiler var, bu partilerin hukukçuları, uzmanları yapsın.

HÜSEYİN KOCABIYIK (İzmir) - O dönem komisyonuna hiç girmeyin. Venedik Komisyonu sizin partinizin kapatılmasını söylüyor. Venedik Komisyonu HDP'nin hemen kapatılmasını söylüyor. O Venedik Komisyonuna hiç girme, mahcup olursun.

AYHAN BİLGEN (Devamla) - Aslında hiçbirisine de gerek yok. Bence 2007'den sonra siz Anayasa yazmak üzere bir komisyon kurdunuz. Ergun Özbudun Hoca ya da başka isimler, çok değerli Anayasa hukukçuları çoktan seçmeli bir metin yazdılar size biliyorsunuz. İsterseniz o hukukçuları çağırın.

HÜSEYİN KOCABIYIK (İzmir) - Ben anlatayım sana Venedik Komisyonunu.

AYHAN BİLGEN (Devamla) - Gayet tabii anladım.

O hukukçuları çağırın. Ben varım, siz de varsanız bu iki metni karşılaştırsın. Sizin seçtiğiniz hukukçular, sizin savunduğunuz, sizin komisyonlarınızda, size danışmanlık yapan Anayasa hukukçuları iki metne baksınlar değerli milletvekilleri.

HÜSEYİN KOCABIYIK (İzmir) - Venedik Komisyonunun kriterlerini bilmiyorsun sen.

AYHAN BİLGEN (Devamla) - Bütün kamuoyunun önünde çıksınlar televizyonlarda tartışsınlar. Eğer bu kantonların sözleşmesi daha demokratikse siz çıkın bugüne kadar bu Anayasa'yı değiştirememenin bu topluma karşı bir özür borcu olduğunu ifade edin, biz de ifade edelim. Bizim payımıza da ne düşüyorsa yeni bir Anayasa yapılamamış olmasının, hâlâ Kenan Evren'in yaptığı Anayasa'yla bu ülkenin yönetiliyor olmasının ayıbından bizim payımıza ne düşüyorsa biz de özür dileyelim ama herkes gücü ölçüsünde önemsediği başka şeylerle Anayasa'nın neresini, neyini, ne kadar önemsediği konusunda bu topluma olan özür borcunu yapsın.

HÜSEYİN KOCABIYIK (İzmir) - Siz sadece silahları bırakın yeter, tamam mı, başka bir şeye gerek yok, sadece silahları bırakın.

AYHAN BİLGEN (Devamla) - Ben çok net bir metin karşılaştırması yaptım. Diyorum ki: Eğer Anayasa'nıza güveniyorsanız, gücünüze, sayınıza güveniyorsanız, bakın adalete inanıyorsanız, özgürlüğe, demokrasiye, bu değerlere itibar ediyorsanız bu değerler açısından bu iki anayasayı karşılaştıralım.

Herkesi saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)