| Konu: | Maarif Vakfı Kanunu Tasarısı münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 1 |
| Birleşim: | 103 |
| Tarih: | 16.06.2016 |
NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 383 sıra sayılı Maarif Vakfı Kanunu Tasarısı'nın geçici maddesi üzerinde vermiş olduğumuz önerge nedeniyle söz almış bulunmaktayım.
Üzerinde konuştuğum maddeye göre, bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren üç ay içerisinde vakfın kuruluş işlemleri tamamlanacak ve bir ay içerisinde de Millî Eğitim Bakanlığı bütçesinden 1 milyon Türk lirası kuruluş için ilk aşamada bu vakfa verilecek ve daha sonra, devamı fıkraları da Maliye Bakanlığınca uygun görülen taşınmazların bedelsiz olarak kullanımının verilmesi, daha sonra yurt dışındaki kamuya ait varlıkların bedelsiz olarak vakfa verilmesi gibi birçok hüküm içeriyor.
Şimdi, ülkemizdeki eğitimin bütün sorunlarını çözmüşüz gibi, bütün derdimiz yurt dışına yoğunlaşmış. Bursa'dan örnek vereceğim. Bursa'da 998 tane eğitim binası var ve bunlardan sadece 298 tanesi beyaz bayrak almış. Bu ne demek? Yani, Bursa'da 700 tane okul sağlıksız, temizliği yapılmıyor, çatısı dökülüyor, badanası boyası dökülüyor, duvarı dökülüyor ve o çocuklar buralarda eğitim görüyor.
Yine, dünden beri çokça anlatıldı, ikili eğitim hâlâ birçok okulda devam ediyor ve tekli eğitime dönülmesi için Bakanlığın bu okullara bütçe ayırması gerekiyor. Örneğin, Bursa için, en azından yüzde 30'a düşürülmesi için, bu tekli eğitime geçilmesi için en az 70 milyon liraya ihtiyaç var ama biz bütün kaynaklarımızı paralel bir yapı oluşturmak için bu vakfa aktaracağız.
Değerli milletvekilleri, bugün gıptayla bakılan ve önünde "gelişmiş" sıfatı bulunan ülkelerin bu sıfatı kazanmasında üç temel nokta var: Biri, dış politikadır ve dış politika, o ülkelerde iktidar değişse de hiçbir zaman değişmez, yapboz tahtasına çevrilmez. Biri, adalettir. Aynı saatlerde, şu an Adalet Komisyonunda yüksek yargı yine yapboz tahtasına çevrilmiştir ve eğitim de bu kanunla aynı şekilde maalesef, değiştirilip dönüştürülmektedir ve o parçalar, nedense o yapbozun parçaları doğru düzgün bir araya getirilmiyor ve karmaşık bir tablo yaratılıyor.
Bugün bırakın sarayı, değişen Millî Eğitim Bakanları bile eğitimi bir arka bahçe olarak maalesef kullanıyorlar. Dün mağdur olduğunuzu iddia ettiğiniz ne varsa bugün uygulamalarınızla siz daha daha fazlasını yapıyor ve çocuklarımızı özellikle eğitim alanında mağdur ediyorsunuz. Oysa, değerli milletvekilleri, bu yüce Meclisin oluşumunu sağlayan büyük insan eğitime o kadar farklı bir pencereden bakıyordu ki kendisine bir arka bahçe yaratma derdinde hiç olmadı, tek istediği bu güzel ülkeye gerçekten güzel bir gelecek bırakmaktı. Bugün, sizler onun bu bakışı sayesinde burada oturuyorsunuz, bu koltuklarda; bunu bilmenizi isterim. Eğer kendinizi birisine borçlu hissediyorsanız bu Büyük Atatürk olmalıdır çünkü sizleri, bizleri kul olmaktan çıkaran ve bugün sahip olduklarımızın sürecini eğitimden tutun diğer politikalara kadar uyguladıklarıyla sağlayan Büyük Atatürk'tür.
Evet, 19'uncu yüzyılda da bugün getirmek istediğiniz modeller vardı fakat II. Mahmut, nitelikli insan yetiştirmediği için o günlerde daha Batılı bir laik eğitim sistemine dönmeye başlamıştı. Sizler de bugün getirdiğiniz eğitim sistemiyle iki yüzyıl öncesine döndürüyorsunuz bizleri. Oysa, suhte ayaklanmalarını iyi inceleyin, kadı defterlerini iyi okuyun derim size ki orada medrese eğitimi almış öğrencilerin nasıl yağma, yol kesme, adam kaçırma gibi suçları işlediğini ve yoksulluk nedeniyle buna zorlandıklarını bilmenizi isterim.
Son olarak bir hikâye okumak istiyorum, sürem az kaldı: Çocuk Atatürk'ü görünce önce şaşırıyor, sonra şöyle diyor: "Senin eline diken batar mı, batmaz mı?" "Senin elin kanar mı, kanamaz mı?" "Ama sen Atatürk değil misin?" ""Öyleyim çocuk." "Ama..." "Sen şimdi bırak benim kim olduğumu, sen bu gülünü yetiştireceksen canın yanacak, elin kanayacak, güneş seni terletecek. 'Bu bahçede gül bitmez.' diyenler olacak, 'Gül öyle değil, böyle yetişir.' diyenler olacak. Sen kendine şunu soracaksın: Ben burayı gül bahçesi yapmak istiyor muyum? Ben burada dünyanın en güzel güllerini yetiştirmek istiyor muyum? Eğer istiyorsan batan diken, söylenenler umurunda olmayacak. Kim olursan ol tek istediğin kokuyu duymak olacak."
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Devamla) - Biz de bu güzel ülkeyi güzel bir gül bahçesine çevirmek için yemin ettik ve sadece kendi çocuklarımız için değil, sizin çocuklarınız için de bu yeminimizi tutacağız ve eğitim sisteminden yeni gül bahçeleri yaratmak için çalışmaya devam edeceğiz.
Saygılarımla. (CHP sıralarından alkışlar)