GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: CHP Grubu önerisi münasebetiyle
Yasama Yılı:1
Birleşim:107
Tarih:27.06.2016

AHMET SELİM YURDAKUL (Antalya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, saygıdeğer vatandaşlarım; öncelikle, bu sağlıkta şiddetin durumu nedir, gerçekten üst boyutlarda mıdır bunu bir araştıralım. Sağlık çalışanlarının ne kadarı veya yüzde kaçı sağlıkta şiddete uğramıştır, bunları hep birlikte bir gözden geçirelim.

Örneğin bir yıl içerisinde, 2014-2015 yılı içerisinde tam 20.159 sağlık çalışanı şiddetle karşılaşmış. Bunu oransal olarak göz önüne aldığımız zaman, sağlık çalışanlarının yüzde 70'i sağlıkta şiddetle karşılaşmış. O zaman bu önemli bir olay. Düşünün, milletvekillerinin yüzde 70'i şiddetle karşılaşsa bir çözüm bulmamız lazım. Peki, bunların yüzde kaçı kadınlar? Yüzde 67,2'si maalesef. Dolayısıyla, bu şiddette cinsiyet ayrımı falan da yok. Peki, acaba sağlık alanını diğer çalışanlarla karşılaştırdığımız zaman nasıl? Sağlık alanı tam 16 kat daha fazla şiddete uğruyor. Dolayısıyla, sağlıkta bir sorun var.

Üzücü olay nedir biliyor musunuz? Sağlık çalışanlarına "Alınan bu politik önlemlerle bu şiddet önlenebilir mi?" diye soru soruluyor. Sağlık çalışanlarının hepsine siyasetten bağımsız sorulan soru sonucunda yüzde 78,5'u "Önlenemez bu." diyor. Demek ki önemli bir sorun var.

Peki, ne yapalım? Aynı AKP Hükûmeti ve Sayın Recep Akdağ'ın yaptığı gibi, şöyle mi yapalım: Sağlıkta şiddet var, hemen bu şiddeti önlemek için cezaları artıralım, hastaları ve yakınlarını içeriye alırken kontrol edelim; şu, şu, şu... Hayır, bunu yapmayalım. Önce ne yapalım biliyor musunuz? Gelin, şu sağlıkta şiddetin sebebi nedir, şiddet niye ortaya çıkıyor, bunu bir ortaya çıkartalım. Bir diken var, bu diken maalesef canımızı acıtıyor ve canımızı alıyor. Öyleyse, bu dikenin sebebi nedir, bu sağlıkta şiddetin sebebi nedir, bunu bir ortaya koyalım.

Milliyetçi Hareket Partisi olarak bizce, sağlıkta şiddetin sebebi, küresel güçlerin ve sermayenin AKP Hükûmetine dayattığı Sağlıkta Dönüşüm Programı'dır. Bu programın içeriğini detaylı olarak diğer oturumlarda tartıştık. Peki, nedir bu Sağlıkta Dönüşüm Programı? İşte, Sağlıkta Dönüşüm Programı'yla, maalesef, tamamıyla maliyet odaklı yani para odaklı bir Sağlıkta Dönüşüm Programı ortaya getirdiniz. Peki, sağlık sektörünü ne yaptınız? Ticarileştirdiniz ve aynı zamanda, fedakârca çalışan sağlık çalışanlarına tüccar zihniyetini yerleştirmeye gayret gösterdiniz ve bununla birlikte, sağlığı alınır, satılır bir hâle getirdiniz. Bunlar maalesef üzücü şeyler.

Peki, sağlık çalışanlarını ne yaptınız? Sağlık çalışanlarını maalesef yalnız bıraktınız. Diyorsunuz ki: "Sağlık çalışanlarına beyaz kod, mavi kod, şu, şu, şu..." Ben de bir tıp doktoruyum. Peki, böyle maalesef bunlar olmuyor. "Şu düğmeye basarsanız güvenlik gelir." Bunlar olmuyor çünkü siz hasta ve hasta yakınıyla direkt temas hâlindesiniz. Hasta ve hasta yakınları direkt olarak memnun kalmadığı veya kendisine empoze edilen olaylar karşılanmadığı takdirde direkt olarak size şiddet uyguluyor. Bu şiddet uygulandıktan sonra, siz isterseniz o düğmeye basın, isterseniz basmayın, iş işten geçiyor.

Bakın, aynı, ülkemizin, vatanımızın birliği için mücadele eden güvenlik güçlerimiz, askerlerimiz, polislerimiz, şehitlerimiz gibi sağlık alanında şehit olan sağlık çalışanlarımız var. Hepsine buradan Allah'tan rahmet diliyorum. Bunları bir an önce halletmemiz lazım.

Peki, ne yaptık aynı zamanda? Biz Sağlıkta Dönüşüm Programı'yla performans sistemini getirdik. Nedir bu performans sistemi saygıdeğer vatandaşlarım, saygıdeğer milletvekillerim? Ne biliyor musunuz? Sağlık çalışanları ile doktora diyorsunuz ki: "Ne kadar hasta bakarsan o kadar para veririm. Ne kadar tetkik yaparsan o kadar para veririm." İşte, o zaman ne oluyor biliyor musunuz? Bir doktora "100 tane hasta bak." diyorsun sen bir günde. Hasta başı ne kadar? Dört dakika. Peki, elinizi vicdanınıza koyun, hangi biriniz annenizi, babanızı veya çocuğunuzu dört dakika için doktora muayene ettirirsiniz? Eğer "Ettiririm." diyorsanız, ben burada, bütün vatandaşlarımızın önünde yemin ediyorum, milletvekilliğinden istifa edeceğim. Peki, siz yapmıyorsanız niye vatandaşlara bu süreyi koyuyorsunuz? Gelin şöyle yapalım: Uluslararası standart nedir biliyor musunuz? Bir doktor 20 hasta bakar. Hadi artırın, 25 olsun, 30 olsun. Niye bunu yapmıyorsunuz? İşimize gelmiyor. Çünkü neden biliyor musunuz? Bu küresel sermayeler, güç şunu istiyor sizden: Çok hasta bakacaksın, çok tetkik yapacaksın.

Biraz önce AKP'nin Sağlık Komisyonu Başkanı diyor ki: "Şehir hastanelerine MR almalıyım, tomografi almalıyım." Evet, işte küresel güçler sana onu yaptırıyor. İşte MR aldın, tomografi aldın, ne oldu biliyor musun? Bir yıl içerisinde Türk vatandaşlarının 12 milyonuna tomografi çektirdin, radyasyona maruz bıraktın. 10 milyon kişiye MR çektirdin. Peki, ne oldu? Sağlık harcamaları ne oldu biliyor musunuz 2015'te? 103 milyar TL oldu. Peki, bu para nereye gidiyor biliyor musunuz? Maalesef küresel güçlere gidiyor, maalesef, bu yabancı ilaç şirketlerine, AR-GE şirketlerine gidiyor, bize gelmiyor.

Önceden sağlık nasıldı biliyor musunuz? Bunu herkes hatırlar. Bakın böyleydi, aynen böyleydi. Hasta ile doktor, sağlık çalışanları birbirine güveniyordu. Ama şimdi ne oldu biliyor musunuz? Aynen bu şekilde oldu, maalesef, çok üzücü bu. İşte bunu ortadan kaldırmalıyız çünkü eğitim, sağlık siyasetüstü konular; bunu hep birlikte kaldırmalıyız.

Ne yapalım peki sağlıkta şiddeti önlemek için? Bu kışkırtılan sağlık talebini ortadan kaldıralım ve biraz önce milletvekilimizin dediği gibi, bu kışkırtılmış sağlık talebini nasıl kaldıracağız peki? Bir kişi yılda 3 kez doktora gidebilir, 4 kez doktora gidebilir ama yılda 8,4 kez doktora gitmez. O zaman bir sorun var. Ya eğitimde bir sorun var ya da hastada bir sorun var, bir olay, bir sorun var. Peki, bunun sebebi ne biliyor musunuz? Kışkırtılmış sağlık talebi. Ne diyorsunuz biliyor musunuz siz AKP Hükûmeti olarak yani daha doğrusu sağlık politikaları olarak? "Siz gidin hastaneye, her şey ücretsiz. Tüm tetkikleriniz yapılır, hatta özel hastaneye gidin. Bunları yapın." diyorsunuz, hatta -hiç unutmuyorum- o dönemin Başbakanı Sayın Tayyip Erdoğan -hepiniz hatırlarsınız- aynen şunu söyledi ya: "Halkın cebinden doktorların elini çekeceğiz. Tuzu kuru doktorlar, doktor efendiler; eğer istemiyorsanız çekip gidersiniz. Profesörleri ayağınıza getireceğiz, doktor efendi devri bitti." İşte, bunları yaparsanız, "doktor efendi" derseniz, "hemşire hanım" derseniz, "efendi" derseniz sağlıkta şiddet olur. Aynı neye benziyor biliyor musunuz? Hani "monşer" diyorsunuz, dış politikada zafiyet oluyor ya, işte, ona benzer. Bakın, böyle yapmayalım. Peki, size milletvekili olarak bu tarzda konuşmalar, söylemler yapılsa ne yaparsınız? Olmaz.

MEHMET İLKER ÇİTİL (Kahramanmaraş) - En son eleştirilecek konu sağlık, utanın be!

AHMET SELİM YURDAKUL (Devamla) - Dolayısıyla, bunları yapmamanız lazım. İnsanlara algı operasyonları yaparak, o havuz medyasını kullanarak "Biz sağlıkta devrim yaptık, şunları yaptık, bunları yaptık." diyemezsiniz. Peki, AKP Hükûmeti ne yapıyor? Diyor ki: "Mücadele ediyoruz sağlıkta şiddet için, çalışmalar devam ediyor." Peki, ne yapmamız gerekiyor gerçekte biliyor musunuz? Sağlıkta Dönüşüm Programı'nı bir an önce kaldırmanız gerekiyor ve sağlıkta muayene, tetkik ve ilaç taleplerini artıran kışkırtılmış sağlık talebi ortadan kaldırılmalı ve aynı zamanda eğitici ve önleyici tıp ilkesiyle sağlık sisteminde reformlar yapılmalı ve sağlıkta para ortadan kaldırılmalı. "14 kalem" adı altında katkı payı alıyorsunuz ya, bunlar ortadan kaldırılmalı. Sayın CHP'nin grup başkan vekilinin dediği gibi, işte, o katkı paylarının bir kısmını da eczacılardan alıyorsunuz ya, o eczacı kardeşlerimizle vatandaşı karşı karşıya getiriyorsunuz, oralarda kavgalar, dövüşler oluyor aynı hastanede olduğu gibi. Peki, bu 14 kalem katkı payını kaldıramaz mıyız? Kaldırabiliriz. Ama niye kaldırmıyorsunuz peki? Hani Sosyal Güvenlik Kurumu kâr ediyordu? Bunlar işinize gelmiyor çünkü. Peki, bunun için ne yapmalıyız biliyor musunuz? Sağlıkta şiddetin sebebini ortaya koyup hep birlikte, bu sebebi ortadan kaldırmalıyız ve daha sonra ortaya çıkan münferit vakaları da önlemek için hukuksal anlamda tüm yapılması gerekenleri... Ama "sağlık çalışanları" demeyeceksiniz, sağlık çalışanlarının yanında dik durarak tüm hukuksal desteği kendiniz sağlayacaksınız ve gereken tüm cezalar verilecek. Bunu da önlemenin en iyi yolu nedir biliyor musunuz? Çocukluktan itibaren eğitim alanında, şiddetin önlenmesi için iletişim kuralları ve bunun gibi eğitimler ta çocukluk döneminde verilmelidir. Aynı neyde olduğu gibi biliyor musunuz? Trafik olaylarında olduğu gibi. Trafik cezalarını istediğiniz gibi artırabilirsiniz ama önleyemezsiniz. Ne zaman önleriz biliyor musunuz? İşte, çocukluk döneminden itibaren eğitim verdiğimiz zaman.

Hepinize sevgi ve saygılarımı sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)