| Konu: | Danıştay Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 1 |
| Birleşim: | 109 |
| Tarih: | 29.06.2016 |
MEHMET ERDOĞAN (Muğla) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 17'nci maddede Milliyetçi Hareket Partisi olarak vermiş olduğumuz önerge hakkında Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Tabii ki, Sayın Bakanın kendisi hukukçu, burada da yeteri kadar hukukçu milletvekili var. Hukuk fakültesine başlayan, hukuka giriş dersi alan her öğrencinin ilk öğrendiği terimlerden birisi müktesep hak meselesidir. 2011 yılında Adalet ve Kalkınma Partisi çıkardığı kanun hükmündeki kararnamelerle kamudaki diğer insanların, kamu görevlilerinin müktesep haklarını yerle yeksan etti.
Şimdi bu maddeyle, bu kanun tasarısıyla yüksek yargıdaki insanların müktesep hakları da yerle yeksan edilmektedir. Yine, bugün sabahki konuşmamda da belirttim, Londra'da emniyet müdürü süresiz atanır, ömür boyu görev yapar yani kendisi istifa edecek, emekli olacak ya da ölecek, başka türlü kimse onu görevden alamaz. Dünyadaki birçok yüksek yargı yapılarını incelediğinizde de göreceksiniz, yüksek yargı üyeleri birçok yerde ömür boyu, bazı ülkelerde yaş haddine kadar atanır. Dolayısıyla, burada bu süreli atama bundan sonra adaletin üzerine çok önemli bir gölge olarak düşecektir.
Tabii, belki bu kadar uzun, yoğun çalışma arasında muhalefetin bu kanunda gösterdiği tepkiyi farklı algılayabilirsiniz ama biz Milliyetçi Hareket Partisi olarak yargıyla ilgili kanunlarda hep daha hassas davranmaya gayret ettik. Buradaki esas mantığımız şu: Adalet mülkün temelidir. Buradaki "mülk" kelimesini belki bilmeyenler vardır. Buradaki mülk; Ahmet'in, Mehmet'in, birilerinin şahsi mülkü değildir, buradaki mülk devlettir. Devletin bekası için adalet sisteminin sağlıklı işlemesi lazım, adaletin bağımsız olması lazım, adaletin tarafsız olması lazım ve adaletin herkes tarafından ulaşılabilir olması lazım. Pekâlâ, bu olmazsa ne olur? Tarihte birçok devletin yok olmasının sebebi adaleti uygulayamamasıdır. Eğer biz bugün Türkiye'de adaleti hâkim kılamazsak, hukuku hâkim kılamazsak, bu toplumdaki herkesin hukuka ulaşmasını sağlıklı bir şekilde sağlayamazsak inanın bu devletimizin bekası için en büyük tehdittir. Yani bu tehdit, terörden de kötüdür, savaştan da kötüdür, harpten de kıtlıktan da yokluktan da kötüdür. Çünkü en büyük yokluk hukukun yokluğudur, bunu çok iyi düşünmek lazım.
Tabii buradan, hani biraz önce "Bu mülk devlettir." dedim ama bu mülk, devleti koruyamazsanız şahsi mülklerinizi de koruyamazsınız arkadaşlar. Bu konuda da herkesin daha sağlıklı düşünmesi lazım. Bugün Türkiye'de 3 milyon civarında Suriyeli mülteci var. Şöyle bir geriye dönün, arkanıza yaslanın, sağlıklı bir şekilde düşünün. Bugün Türkiye'de bulunan 3 milyon mültecinin hepsi Suriye'de aç sefil değildi, bunların çok azı Suriye'de aç, sefildi; çoğunun işi vardı, gücü vardır, evi vardı, bağı vardı ama Suriye'de devletin devamı, devletin hâkimiyeti Suriye'deki kamu düzeni bozulunca, Suriye'deki adalet bozulunca ne yaptılar? Hepsi evini, bağını, malını mülkünü terk etti. Bugün Türkiye'de bunların çoğu kendi ülkelerindeki geçmiş döneme, devletin hâkim olduğu döneme göre çok daha kötü şartlarda hayatını devam ettirmektedir. Bu bakımdan, hukuka bakarken, günübirlik, saraydan, oradan buradan alacağınız talimatlara göre değil... Aklınızı başınıza alın, yarın hukukun size de lazım olacağını unutmayın. Hukuk size lazım olduğunda bugün yaptıklarınız için dövüneceksiniz ama belki bugün yaptıklarınızdan dolayı duyduğunuz pişmanlık sizi kurtarmayacak. Bu bakımdan, hâlâ fırsat varken bu kanunla ilgili yanlışların ortadan kaldırılması için gayret sarf etmenizi, elinizi vicdanınıza koymanızı bekliyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)