| Konu: | Danıştay Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 1 |
| Birleşim: | 109 |
| Tarih: | 29.06.2016 |
MEHMET NECMETTİN AHRAZOĞLU (Hatay) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 400 sıra sayılı Danıştay Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı'nın 21'inci maddesi hakkında Milliyetçi Hareket Partisi grubunca verilen önerge üzerinde söz almış bulunuyorum. Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, tasarının 21'inci maddesi, yapılan düzenlemeyle 2794 sayılı Kanun'un 60'ıncı maddesinin (3)'üncü fıkrasında değişiklik getirmektedir. Bu maddeyle, kendisine gönderilen dosyayı hukuk dairesi, bir ay içerisinde yapacağı ön inceleme sonucunda iş bölümü bakımından kendisini ilgilendirmiyorsa gerekçesiyle birlikte dosyayı görevli olduğunu düşündüğü diğer daireye gönderebilecektir.
Değerli milletvekilleri, AKP Hükûmeti bu kanun tasarısıyla demokrasinin temel ihtiyaçlarından olan yargının dejenere olmasında taraf ya da yandaş olmasında hiçbir sakınca görmemektedir. Liyakatin tamamıyla göz ardı edildiği, atamalar ve görevlendirmelerle yargının temel yapısı bozulmaktadır. Tasarıyla, daha önceden sırf "Bizden olsun, atayalım." denilen yargı mensuplarından kendi politikalarına ve yönetimlerine sadakatle bağlı olmadığını düşündüklerini Danıştaydan uzaklaştırmak için değişiklik yapmak istemektedirler. Böyle giderse her yıl farklı bir Danıştay, Yargıtay kanunuyla karşılaşabiliriz. 17-25 Aralık depreminden sonra, 2011 yılında atamalarını bire bir yaptıkları hâkim ve savcıları paralel yapıya bağlı oldukları gerekçesiyle görevden almak için 2014 yılında nasıl kanun değişikliği yapıldıysa bugün de benzer bir kanun değişikliğine gidilmektedir. Yargının güvenilirliğini yitirmesi ve bağımsızlığının tesis edilebilmesi için siyasetten uzak bir yapısı ve de işlevi bulunmalıdır. Yoksa, değişiklikle "Bana bir şey olmasın." diye yargı mensupları soluğu çay toplamada, alkış tutmada alırlar.
Değerli milletvekilleri, AKP Hükûmeti kendi siyasi amaçları için sandıkta sadakati liyakatten önce tutmakta, bu konuda en ufak bir tereddüt dahi hissetmemekte, hissettiğinde ise kanunları değiştirmekte tereddüt etmemektedir. Masonluğun temelinde yer alan "sadakat" kavramında olduğu gibi, sadakat arayan hükûmetler için liyakatli ve devletine sorumlulukla bağlı yargı mensupları onlar için ayak bağıdır, çıbanbaşıdır. AKP açısından bunları devlet sisteminden uzaklaştırmak için her yol mübahtır.
Nasıl olsa sayısal çoğunlukla istediklerini kanun yoluyla göndermektedirler. Bu anlayış ise milletten alınan yetkinin kötüye ve siyasi emellere kullanılmasından başka bir şey değildir. Hukuki olayları sandıktan çıkan sonuca bağlamak, sandık sonucuna göre aklamak, paklamak hukukun üstünlüğüne yapılacak en büyük kötülüktür. Bu tasarıyla AKP, bağımsız yargının hukukun temel şartlarını yerine getirecek şekilde hızlı ve adil olarak hizmet sunma hedefinden ziyade "Yargıya müdahalenin yolunu nasıl temin ederiz?" üzerinde odaklanmıştır. Geçmişte CHP'li Adalet Bakanının yargıya müdahalesinde yaygara koparanlar, MHP'yi hedef seçenler şimdi kendileri şikâyet ettikleri konuda geçmişte yaptıklarından daha kötüsünü yapmayı istemektedir, hem de dün birlikte oldukları yandaşları için.
Değerli milletvekilleri, yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığını yok eden, yargıyı kanun değişiklikleriyle siyasallaştıran bu tasarının yasalaşmasına karşı olduğumuzu belirtir, Genel Kurulu saygıyla selamlarım. (MHP sıralarından alkışlar)