GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Danıştay Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı münasebetiyle
Yasama Yılı:1
Birleşim:110
Tarih:30.06.2016

ERHAN USTA (Samsun) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 400 sıra sayılı Danıştay Kanunu Tasarısı'nın 24'üncü maddesi üzerine MHP Grubu adına söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlarım.

Şimdi, AKP hükûmetleri için ben sık sık kullanıyorum, bütün sorunlara çözümü betonda aradı diye, burada aslında, adalette de aynı şeyi yaptılar. Çok güzel adliye sarayları yapıldı fakat içine adaletle hükmeden adil yargıçlar koyamadılar. Onların adil davranmaları, vicdani kanaatlerine göre hareket etmelerini sağlayacak ortamı maalesef hazırlayamadı Hükûmet. Çünkü yargıçlar kamplaştırıldı, sürekli birilerini temizleyip birilerini getirme derdinde oldu bu Hükûmet. Yani daha önceki temizlikleri hatırlayın; birilerini gönderdiler, birilerini getirdiler. Getirdiklerinden memnun kalmadılar, şimdi onları temizleyip başkalarını getirmeye çalışıyorlar. Yani bu şekilde, adalet sistemiyle bu kadar oynanması son derece vahim bir durumdur. Bugün bakın bu istatistiklere, adalet en güvenilmez kurumlar arasındadır, yargı sistemimiz. Bu, zaten işin geldiği boyutu gösteriyor. Peki buraya nasıl geldik? İşte mobil mahkemeler kuruldu, teröristin ayağına hâkimler, yargıçlar götürüldü. Vicdani kanaatlerine göre değil de siyasi kanaatlerine göre karar vermeleri için yargıçlara baskı yapıldı ve hukuk, siyasete alet edildi.

Şimdi, herkesin ağzında bir şey var, özellikle AKP yetkililerinin, Cumhurbaşkanında da var, Sayın Başbakanda da var, diğerlerinde de var; "Efendim, bir fiilî durum var. Fiilî duruma hukuki durumu uydurmamız lazım." Bunun kadar hukuksuzluk olamaz. Yani bir hukuk devletinde böyle bir şeyden bahsedilemez. Yani siz Anayasa'ya aykırı, yasalara aykırı bir durum oluşturacaksınız, arkasından da diyeceksiniz ki: "Efendim, fiilî durum var, bu fiilî duruma uyulsun." "Nerede hukuk devleti?" diye ben sormak istiyorum. Böyle fiilî durumların oluştuğu bir ülkede nasıl ülkeyi kalkındıracaksınız, nasıl bu işleri düzelteceksiniz onu anlamak mümkün değil.

Tabii, bakıyorsunuz Sayın Cumhurbaşkanı "Anayasa Mahkemesi kararlarına saygı duymuyorum." diyebiliyor. Böyle bir devlette yaşıyoruz, böyle bir ülkede yaşıyoruz, böyle bir yönetim altında yaşıyoruz. İçişleri Bakanı "Anayasa tanımıyorum." diyor. Yani bunu burada, Meclis kürsüsünde İçişleri Bakanı çok net bir şekilde ifade etti. Dolayısıyla, Anayasa hükümlerinin buzdolabına konulduğu bir ortamı yaşatıyorsunuz ülkeye.

Hukuk siyasallaştı yani işte yüksek yargı organlarının başkanları çay toplamaya gidiyorlar siyasilerle birlikte ve dolayısıyla bütün yargı organlarının... Bakın çok vahim bir durumdur, hiçbir kamu kuruluşunda ben böyle bir şey yapılabileceğini zannetmiyorum. Mesela, şimdi Yargıtay üyelerinin siyasi görüşleri herkes tarafından biliniyor, listeler ortalıkta geziyor. Böyle bir kamplaşmanın başka hiçbir kurumda olmaması lazım ama herhâlde yargı kurumunda hiçbir şekilde olmaması lazım. Bunlar apaçık bir şekilde ortada, bu tür düzenlemeler var.

Şimdi, bugün burada bu Danıştay tasarısıyla apaçık bir şekilde Anayasa'ya aykırı düzenlemeler yapılıyor, bunu herkes biliyor. Geçmişte yapılmış, bunlar Anayasa'da iptal edilmiş fakat tabii, beş günlük süre içerisinde bunların atamaları yeniden yapılacağı için "Atı alan nasıl olsa Üsküdar'ı geçecek." mantığıyla burada düzenlemeler yapılıyor. Tabii, düzenlemelerde bir istikrar da yok. Bugün yaptığımız, şimdi, Yargıtay üyelerinin, Danıştay üyelerinin fazlalığından şikâyet ediliyor. Efendim, bu fazlalığı kim yarattı yani bunlar kendiliğinden mi oldu? Bunları iki üç yıl önce siz yaptınız.

Yine, bakıyorsunuz, bir sürü mahkeme türü. Bugün bir mahkeme türü kuruyorsunuz, ertesi gün geliyorsunuz, onu kaldırıyorsunuz, başka bir şey. Yani, bir istikrar yok düzenlemelerde. Sürekli zikzaklarla bugün yaptığınızın tersini yaparak bir hukuk sistemi oluşturmaya çalışıyorsunuz. Hukuk sistemi deneme tahtasına dönmüştür, hukuk sistemi yapboza dönmüştür.

Şimdi, tabii, yapılması gereken nedir? Bir defa hukuk devletini çalıştırmamız lazım, hukuk devletini tesis etmemiz lazım, memurlar açısından hukuki güvenlik ilkesinin zedelenmemesi lazım yani bugün "Hâkim teminatı var." diyorsunuz, "Hukuki güvenlik ilkesi var." diyorsunuz yani hâkimin görevine son verilebilecek bir sistem. Yani, böyle düzenlemeler bu Meclisten çıkarılmaya çalışılıyor. Dolayısıyla, hukuka uygunluk kültürü kalmadı, hukuka uygunluk kültürünü de bu ülkede sağlamamız lazım.

Adaletin olmadığı bir yerde hiçbir şey olmaz. Adalet mülkün temelidir, adalet her şeyin esasıdır, temelidir. Adaletin olmadığı yerde kalkınma da olmaz, adaletin olmadığı yerde yaşam da olmaz. Adaletle çalışmadığımız zaman bizden ne millet razı olur ne Allah razı olur. Ben, Adalet ve Kalkınma Partisini adaletli olmaya davet ediyorum.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. Teşekkür ederim. (MHP sıralarından alkışlar)