| Konu: | Suriyeli mültecilere vatandaşlık verilmesine ilişkin gündem dışı konuşması |
| Yasama Yılı: | 1 |
| Birleşim: | 113 |
| Tarih: | 14.07.2016 |
MEHMET TÜM (Balıkesir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Suriye'deki savaştan mağdur olmuş 3 milyon sığınmacıya Türkiye'nin kapılarını açmış olması doğru bir tutumdur, bunu destekliyoruz. Şimdi, Sayın Cumhurbaşkanının söylemiyle vatandaşlığa alınmaları gündeme geldi.
Değerli arkadaşlar, bizler savaş mağduru insanlara her türlü insani yardımın ve yaşam koşullarının sağlanmasından yanayız, bunu ısrarla savunuyoruz. Evrensel İnsan Hakları Beyannamesi'nin 14'üncü maddesinde belirtildiği gibi, herkesin zulüm altında başka ülkelere sığınma hakkı vardır; yine 15'inci maddeye göre, herkesin bir yurttaşlık hakkı vardır. Bizler de herkesin yurttaşlık hakkına saygılıyız ancak biliyoruz ki bu sorun vatandaşlık verilerek halledilecek bir sorun olmaktan çoktan çıkmıştır.
Değerli arkadaşlarım, Suriye sorununun nedeni Suriye halkı değildir. Suriye'de son yüzyılın en ağır dramlarından birisi yaşanmaktadır. Halk göçe, yoksulluğa ve açlığa mahkûm edilmiştir.
Değerli milletvekilleri, bu sorunun temel çözümü Suriye'de kalıcı barışın bir an önce sağlanmasından geçmektedir. Bunların arasında nitelikli olanlarına vatandaşlık vermek insan onurunu incitici bir uygulamadır, bunun söylemi bile doğru değildir çünkü insanların yurttaşlık haklarını niteliklerine göre belirlemek ayrımcılıktır, hukuksuzluktur. İnsan onurunu taşıyan her kişi bu özelliği dolayısıyla niteliklidir. Böyle bir ayrım asla yapılamaz.
Değerli milletvekilleri, Türkiye çok kimlikli, çok kültürlü bir ülkedir. Bu olay karşısında nasıl bir tutum alacağına dair deneyimlere sahiptir. Bu deneyimlerini iyi kullanmalıdır. Bu deneyimler gösteriyor ki Suriye konusundaki yanlış politikalarınızı vatandaşlık gibi çok hassas bir konuyla asla düzeltemezsiniz. Bu konu, öncelikle, Türkiye için var olan sorunlara yenilerini ekleyecektir. Bunu göz ardı etmek Türkiye gerçeklerini bilmemektir, yeni sorunlara kapı aralamaktır. Ayrıca, Suriyeliler yüzyıllardır o topraklarda yaşamaktadır, bunların vatanı Suriye'dir. Geçmişleri, tarihleri, aileleri ve gelenekleri o topraklarda yoğrulmuştur; gelecekleri de o topraklardır. Bu kardeşlerimizi kendi topraklarından koparmak en başta onlara büyük haksızlıktır. Bu insanları ekonomik rakamların, iktidar oyunlarının, ucuz iş gücünün, mezhepçi bir yaklaşımın malzemesi hâline getiremezsiniz, buna asla izin vermemeliyiz. Bu politik çabalar öncelikle bu insanlara haksızlıktır, yabancı düşmanlığını körükleyen bir tavırdır.
Değerli milletvekilleri, Sayın Cumhurbaşkanının niyetini sorgulamak istemiyorum. Ancak Sayın Cumhurbaşkanına şu çağrıyı yapmak istiyorum: Rusya'yla olan krize son vermek üzere adım attınız, Putin'e el uzattınız ve özür dilediniz; İsrail'le el sıkıştınız, bağış aldınız. Devletler arasında küskünlük olmayacağı ilkesinden hareketle neden Esat'a el uzatmıyorsunuz? Orta Doğu'nun, Türkiye'nin ve 3 milyon Suriyelinin barışı ve güvenliğini istiyorsanız Esat'la barışın.
Daha önce "kardeşim" diyordunuz. Bunu demek istemiyorsanız şimdi "biraderim" deyin, bundan da rahatsız olursanız "komşu" deyin; ne derseniz deyin ama barışın. Şimdiye kadar "savaş, savaş" diyerek hiçbir sorunu çözemediniz. "Barış" dediniz; Rusya'yla kriz bitti, İsrail'le ilişkiler normalleşme yoluna girdi, Gazze'ye yardım gemileri gitti. Bir kez daha "barış" derseniz Suriyeliler Şam'a, Halep'e, kendi yurtlarına geri döneceklerdir. Barıştan korkmayın. Ülkemizdeki yurttaşlarla da barışın. Herkesin Cumhurbaşkanı, Hükûmeti olmak istiyorsanız hiç kimseyi düşman görmeyin. Her şeyden önce kendi ülkenizdeki insanlarla barışın.
İşte, Alevi köylerine mülteci kampları yapmaktan vazgeçin. Demografik yapıyla asla oynamayın. Sadece yüzde 50'nin Cumhurbaşkanı ve Hükûmeti yerine, 78 milyonun Cumhurbaşkanı ve Hükûmeti olun çünkü 78 milyon yurttaş yurtta barış ve dünyada barış istiyor. Halkın barış sesine kulak veriniz. Esat'la iletişim kurun, gidin, Emevi Camisi'nde bir cuma günü birlikte barış namazı kılın, daha önce yaptığınız gibi eşlerinizle tatile çıkın, ülkemizin güzel tatil beldeleri var, istediğiniz yere gidin. Halkımız sizi, barış adına mutlaka ağırlayacaktır. Bu sorunları bir an önce konuşun, barışı sağlayın. Bu mezhepçi anlayışınızdan ve kininizden vazgeçin. Bakınız, Suriye'yle...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MEHMET TÜM (Devamla) - ...eninde sonunda barışacaksınız tıpkı İsrail'le ve Rusya'yla barıştığınız gibi. Bunu bir an önce yapın. Suriyeliler sizden bunu bekler. Vatandaşlık yerine, kendi vatanlarına dönmek istiyorlar. Bizim halkımız sizden bunu bekliyor. Yaşanan olumsuz olayları biliyorsunuz. Daha vahim sonuçlar doğuracak olaylara meydan vermeyiniz. Vatandaşlık verilerek bugüne kadar çözülen hiçbir mülteci sorunu yoktur. İktidar, bir an önce, aklını hırslarının önüne almalıdır. Bölgedeki terörü bitirmenin yolu, öncelikle Suriye'ye barışı getirmekten geçer.
BAŞKAN - Sayın Tüm...
MEHMET TÜM (Devamla) - Suriye'de barış olmadan, ne IŞİD ne de benzeri vahşi terör örgütleri asla bitmeyecektir.
Teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)