| Konu: | Türkiye Cumhuriyeti ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Hukukuna Göre Kurulmuş Olan Üniversitelerin Karşılıklı Tanınmasına Dair Milletlerarası Anlaşmaya Ek Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 1 |
| Birleşim: | 115 |
| Tarih: | 19.07.2016 |
MHP GRUBU ADINA KADİR KOÇDEMİR (Bursa) - Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sözlerimin başında, 15 Temmuzda yaşadığımız kâbus gibi darbe teşebbüsünü bir kere daha lanetliyor, hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet, yaralılara acil şifalar diliyorum. Cenab-ı Allah bir daha böyle bir kabusu milletimize yaşatmasın diyorum.
Kıbrıs, bizim akranlarımız için, kimliğimizi bulma, birbirimizle kavga gürültü ettiğimiz zaman kenetlenme, birleşme vesilesi olması itibarıyla önemli bir millî konumuzdur. Üç yüz-dört yüz yıllık izmihlal döneminde ilk defa Türkiye, uluslararası kamuoyunu da karşısına almayı göze alarak hem millî gücünün gereğini yerine getirmiş hem de ülke içindeki bütün millî güç unsurlarını seferber ederek orada bulunan kardeşlerinin, soydaşlarının hakkını yedirmemek için harekete geçmiştir. Onun akabinde bütün dünya, dünyanın pek çok yerinde çok daha fazla kan ve gözyaşının olduğu anlaşmazlıklar, çatışmalar olduğu hâlde, Kıbrıs meselesini fiilî durum olarak herhangi bir çatışma ve kan, gözyaşı olmadığı hâlde her zaman gündemin birinci konusu yapmış, ambargolarla Avrupa Birliği müzakerelerinde her zaman önümüze getirilen madde olarak da Türkiye'ye, bu hakkını yedirmeme davranışının bedelini ödetmek istemiştir.
Uluslararası hukukun bir defakto hukuk olduğu gerçeğinden hareket eden Türk hükûmetleri, Kıbrıs konusunda birbirini takip eden politikalar uygulayagelmişlerdir. Son Hükûmetimiz de arada bazı tereddütlere rağmen, bu politikayı devam ettirmiştir. Ancak burada bir fayda-maliyet analizi yaptığımızda Kıbrıs'a Türkiye hükûmetlerinin aktardığı kaynak, sağladığı imkânlarla orada Türkiye hakkında oluşturduğu kanaati kıyasladığımızda, burada başarılı olduğumuzu söylemek maalesef mümkün değildir.
Bir eğitim adası hâline getirilmek istenen Kıbrıs'ta yükseköğrenimde diplomaların tanınması, bugünkü sözleşmenin konusudur. Geç kalmış bir uygulamadır ancak bu uygulama, sadece diplomaların tanınması olarak gündeme getirilip oradaki eğitimin kalitesiyle ilgili hususlar dikkate alınmadığında, korkarım, önümüzdeki yıllarda bu diplomaların itibarı ve geçerliliği konusunda, maalesef, arzu ettiğimizden çok daha kötü bir neticeyle karşılaşma imkânımız olacaktır. Bunun göstergelerinden biri, son bir yıl içinde bu küçük adada 27 tane yeni üniversite açılması talebinin olduğunu hatırlatmak isterim.
Yine, buradaki üniversitelere Türkiye'den yapılan imtihanlarla öğrenci alımında, mesela tıp fakültesine ilk 300-400 binde olan öğrencilerin de kayıt yaptırabilmeleri, buraya YÖK'ün muadiliyet verirken arayacağı kriterler, üniversitedeki kalite bakımından da bazı şeyler yapması zorunluluğunu gündeme getirmektedir.
Bu sözleşmenin, ben, Kıbrıs'ta şu anda eğitim alanında faaliyet gösteren hem Kıbrıslı hem ana vatan Türkiyeli müteşebbislerimize, oradaki öğrencilerimize hayırlı uğurlu olmasını diliyorum. İnşallah, Kıbrıs, oradaki bazı Avrupa Birliği süreciyle birlikte gelen yanlış beklentilere rağmen Türkiye'nin millî bir konusu olmaya devam edecek ve Kıbrıs'taki millî menfaatlerimiz, bu zamana kadar olduğu gibi bundan sonra da Türkiye tarafından korunmaya devam edecektir. Bunun en son somut bir örneği olarak su meselesinin bir şekilde halledilmiş olması sevindiricidir. Ama orada Lefkoşe Belediyesinin Türkiye'den gelen suyun kullanılıp kullanılmamasını referanduma götürecek kadar başka etkilerde kalmasına müsaade edilmesi de ayrıca göz önünde bulundurulması gereken bir husustur.
Ben, tekrar, bu anlaşmanın iki ülke için hayırlı uğurlu olmasını temenni ediyor, hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)