| Konu: | Uluslararası İşgücü Kanunu Tasarısı münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 1 |
| Birleşim: | 119 |
| Tarih: | 27.07.2016 |
AYTUĞ ATICI (Mersin) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, Uluslararası İşgücü Kanunu Tasarısı'nın 3'üncü maddesiyle ilgili olarak verdiğimiz önerge üzerine söz almış bulunuyorum. Alın terinin hakkını veren, alın terini sömürmeyen bütün milletvekillerini de saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, bu kanun tasarısıyla uluslararası iş gücü alanında yeni düzenlemeler yapılıyor. Bu düzenlemelerle ilgili, kanunun ilk hâlindeki çok ciddi sıkıntıları bir uzlaşı çerçevesinde aşmaya çalıştık. Elbette dört dörtlük ve mükemmel bir kanun tasarısı değil ancak sonuç itibarıyla ülkemiz için uluslararası iş gücünü güçlendirecek ve ülkemize yarar sağlayacak bir tasarı olarak görüyoruz, yaptığımız düzenlemelerden sonra.
Özetle tasarıyı bir hatırlayacak olursak, neler getiriyordu bu tasarı bize? Uluslararası iş gücü alanında bir genel müdürlük kuruluyor yani uluslararası iş gücü, kendi başına iş yapabilen bir genel müdürlüğe kavuşuyor. Bu hususta, bu genel müdürlük, gerekli verileri toplayacak; çok daha önemlisi, yabancıların kayıt dışı çalışmasına engel olabilecek, bunların önlenmesine vesile olabilecek çeşitli politikaların geliştirilmesi, burada çok önemli bir maddeydi. Yine bu kanun tasarısında nitelikli yabancıların yani her elini kolunu sallayarak gelenin değil ama nitelikli yabancıların çalışma, iş gücü piyasasına girişini düzenleyen çeşitli maddeler var.
Tam da işte bizim 3'üncü maddedeki önergemiz burayla alakalı. Burada "yabancı"yı tanımlıyor. Diyor ki "yabancı" da: "Türkiye Cumhuriyeti devletiyle vatandaşlık bağı bulunmayan kişi." Biz de çok daha basit bir şekilde -çünkü Türkiye Cumhuriyeti devletiyle vatandaşlık bağını insanlar hissedebilirler, muğlak bir tanımdır; geçmişte vatandaştır, çıkarılmıştır; Türk soyludur, kendini Türkiye Cumhuriyeti'ne vatandaşlık bağıyla bağlı hissediyordur- dedik ki: Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmayan kişidir "yabancı" bize göre. Bu, basit bir düzenleme, aslında herkesi de rahatlatacak olan bir düzenleme.
Niye bu maddeyi bu şekilde düzenledik, endişemiz neydi bu madde üzerinde? Şuydu: Açıkçası, Suriye'den ülkemize elini kolunu sallayarak gelen, hatta davet edildiklerini iddia eden 3 milyon Suriyeli, bu şekilde "Ben, Türkiye Cumhuriyeti'yle vatandaşlık bağları hissediyorum." dediği anda sıkıntılı bir durum ortaya çıkabilir. Hâlbuki biz diyoruz ki: Bu gelen Suriyeliler, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı değil ise yabancıdır. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığına geçmiş ise ancak o zaman vatandaşımız olur.
Burada özellikle dikkat çekmek istediğimiz konu şudur arkadaşlar: Suriye'de yaşanan çok ciddi iç savaş nedeniyle ülkemize korkup gelen misafirler var, sığınmacılar var, orada vatanını satıp da gelenler var, davet edilip gelenler var, var oğlu var. Şimdi, biz diyoruz ki: Bu insanlara, her ne koşulda bize sığınmış olurlarsa olsunlar, insani görevimizi yapalım. Belirli bir süre bunları besleyelim, giydirelim, yedirelim, içirelim, ibadet yapmalarını sağlayalım, her türlü insani görevimizi yapalım ve hepsinden çok daha önemlisi, bunları kendi vatanlarına sağ salim gönderelim. Ne demek sağ salim? Suriye'de karışıklık bitecek, Suriye'de iç savaşın bitmesine katkı sağlayacağız ve Suriye'de iç savaş bittikten sonra bu insanlar kendi yurtlarına, kendi vatanlarına dönecekler. Biz bunu öneriyoruz, bunu istiyoruz eğer mümkünse. Buna rağmen eğer "Ben, Türkiye'de kalmak istiyorum, ben nitelikli iş gücüne sahibim, iyi bir beynim var, bir mesleğim var, yatırım yapacak param var." diyen Suriyeli varsa da bunları ayırabiliriz, arzu ediyorlarsa ülkemizde kalabilirler ama geri kalan 3 milyon Suriyeliye vatandaşlık vermeyi biz doğru bulmuyoruz ve bunların sağ salim ülkelerine dönmelerini arzu ediyoruz.
Saygılar sunuyorum. (CHP ve MHP sıralarından alkışlar)