GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılmasına İlişkin Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:1
Birleşim:122
Tarih:03.08.2016

HDP GRUBU ADINA AHMET YILDIRIM (Muş) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; evet, ülkemiz gerçekten zor süreçlerden geçiyor. 15 Temmuz darbe süreciyle birlikte biz bugün evet, 14 Temmuz gününe göre daha kötü durumdayız ama 15 Temmuzun açığa çıkarmış olduğu, 15 Temmuzda ülkeyi karanlığa sürüklemek isteyen güçlerin açığa çıkarmış oldukları bütün işleri maalesef, bugün siyasi iktidar yapmaya devam ediyor. Deyim yerindeyse, eğer darbe başarılı olmuş olsaydı Allah muhafaza, o darbecilerin bu ülkede yapmak istedikleri birçok şeyi bugün siyasi iktidar yapıyor ve öyle bir noktaya geldik ki "kanun hükmünde kararname" adı altında ucube bir düzenlemeyle toplumsal yaşamın, siyasal yaşamın, sosyal yaşamın, eğitim ve sağlık yaşamının büyük bir bölümü felç edilmiş durumda. Biz bunun, bu ülke atmosferinin bu buhranlı baskısı altında 409 sıra sayılı özellikle "Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması" adı altında Kanun Teklifi'ni görüşüyoruz.

Ancak, ondan önce ifade etmeliyim ki, bugün altyapısı hazırlanmamış ve geniş toplumsal kesimleri maalesef mağdur eden, sosyal yaşamda mağdur eden, siyasal yaşamda, toplumsal yaşamda, eğitim ve sağlık yaşamında geniş toplumsal kesimleri mağdur eden düzenlemelerle karşı karşıyayız biz. Düşünün, özellikle Gülen Cemaati'ne yakın olarak eğitim alanında örgütlenmiş olan sendika kapatıldı ve bu sendikaya üye olanların işine son verildi. Şunu ifade edelim: Bir sendikaya üye olmak başlı başına bir insanı, bir eğitimciyi, bir sağlıkçıyı, bir memuru yalnız başına darbeci yapmaz. Hadi orada kaldı, bu Gülen Cemaati'ne yakın olan eğitimcilerin veya kamu personelinin özellikle kamu alanında örgütlendiği sendika kapatıldı ve personeller işten atıldı. Peki, 142 EĞİTİM-SEN üyesi, belki de kuruluşundan bugüne kadar Gülen Cemaati'nin devlette örgütlenme biçimine karşı mücadele etmiş olan sendikanın 142 üyesi kamudan atıldı ve 15 Temmuzdan sonra atıldı. Bunu darbeciler değil, sözüm ona darbeye hedef olana siyasi iktidar... Kaldı ki biz darbecilerin hedefinin sadece siyasi iktidar olmadığını, bütün 79 milyon insanın toplumsal yaşamı olduğunu bir bütün olarak kabul ediyoruz.

Bir diğer husus, KESK'e bağlı Sağlık Emekçileri Sendikasından 80 üyenin, 80 emekçinin işine son verildi. Bunların Gülen Cemaati ve darbecilerle nasıl bir ilişkisi var? Ve kanun hükmünde kararnameler eğer sadece Gülen Cemaati'ne bağlı kurumlar için çıkarılıyor, onları hedefliyorsa, bütün varoluşsal olarak Gülen Cemaati'yle kurulduğu günden bugüne kadar mücadele etmiş sendikaların veya ona üye olan devlet memurlarının nasıl bununla bağını kuruyor siyasi iktidar, anlamakta güçlük çekiyoruz.

Bu sebeple, 15 Temmuzdan beri, maalesef, ülkemiz bir anayasa devleti değildir artık, ülkemiz bir yasa devleti değildir, ülkemiz hukuk devleti zinhar değildir. Nedir? Ülkemiz ucube bir kanun hükmünde kararnameler devletine dönüştürülmüştür ve devlet yeniden dizayn ediliyor. İktidar buna karar veriyor ve muhalefet de maalesef, bilerek ya da bilmeyerek iktidarın bu yaptıklarını daha kolay yapabilmesinin zeminini hazırlıyor. Böyle bir realiteyle karşı karşıyayız.

Bir diğer husus, düşünün, sadece son iki günde, Muş'ta, seçim bölgemde, içinde çocukların olduğu, lise öğrencilerinin olduğu 20'ye yakın kişi gözaltına alınıyor.

Dün, abisini Suruç patlamasında kaybetmiş, Asel Devrim adındaki 15 yaşındaki kız çocuğumuz gözaltına alınmış. Darbeyle nasıl bir ilgisi olabilir veya nasıl bir suç ehliyetine sahiptir 15 yaşındaki çocuk? Avukatlar gidiyor, görüşemiyor. Avukat, beş gün bu kız çocuğuyla görüşemeyecek, otuz güne kadar da gözaltında kalabilir diye söyleniyor.

Evet, darbeyi önlüyoruz, işte, darbeyi böyle önlüyoruz. Biraz vicdan, hepimiz aile sahibiyiz, çocuk sahibiyiz. 15 yaşındaki bir kız çocuğunun, Allah aşkına, cezai ehliyetini bütün Genel Kurulun vicdanına ve takdirine sunuyorum.

Yine, Cumhuriyet Halk Partisine bağlı gençlik kollarından 30'u aşkın gencin gözaltına alındığını biliyoruz. Neyle alakalı? Darbeyle mi alakalı? Burada, özellikle siyasi iktidarın bu yaptıklarına bilerek ya da bilmeyerek zemin sunan ana muhalefet partisini de uyarayım; bu gözaltılar, hani, bizim deyimimizle daha "le le"dir, "lo lo"su var bunun. Çok daha ötesi gelecek, bugünleri arayacağız biz. Bu yönüyle, muhalefet partisini, bu kötü günlerde, kötü politikaların sahipleri olan siyasi iktidarı yapıcı bir politikayla ya da etkili bir muhalefetle daha doğru bir yere çekme, var olan darbe koşullarını ortadan kaldırma tavrını takınmaya davet ediyorum.

Bir diğer husus, özellikle sapla samanın birbirine karıştırıldığı. Değerli arkadaşlar, bakın, size bir örnek vereyim. Hani, darbecilere operasyon yayın dünyasına uzandı ya, basit bir örnek. Konya ilimizde 2 tane radyo, yayıncı kuruluş... Eski RTÜK üyesi olduğum için bilirim ben. Bir radyonun adı Radyo Cihan, diğer bir radyo ise Cihanbeyli merkezli kurulmuş bir şirketin yayın organı olduğu için Radyo Cihan'a karşılık Cihan Radyo. İkisi birden kapatılıyor. Diğerinin paralelle, darbecilerle hiçbir ilgisi yok, tam aksine, onlara muhalif çizgide yayın yapan bir yayın kuruluşu ama şu anda radyo kapatıldı, yöneticisi tutuklandı. Gelin, çıkın işin içinden. Dün Sayın Özel, Ahmetli Kaymakamıyla ilgili örnek verdi. O sadece bir örnek. Bunun gibi, ilgisi olmadığı hâlde mağdur olan, gerçekten sayısız farklı sektörde çalışma ve iş yürüten insanlar mağdur edilmektedir.

Şunu ifade edeyim: Siyasi iktidarın bir an önce, bu darbeye sebep olan koşulları, on dört yıldır iktidarda olmaktan kaynaklı olarak kendisinin hazırlaması, durumunu bilince çıkarıp bir nedamet getirmesi gerekiyor. Yani bir pişmanlık... Bunun bir özrü var, bu toplumsal kesimlere dönük siyasi iktidarın bir özür borcu var.

Yine, ifade edeyim: "Allah bizi affetsin." gibi şeylerle olmaz bu işler. Öncelikle, Allah, bu işe zemin hazırlayan siyasi iktidarı affeder mi, etmez mi bilmiyorum ama Allah kendisine karşı işlenmiş günahlara karşı affedicidir. Peki, kul hakkı yiyorsunuz, az önce örneklerini verdim, kul hakkını nasıl affedecek? Buyurun, intihar edenlerden, tutuklananlardan, 15 yaşında, bir parça kız çocuğunun gözaltına alınmasından, belki de bir ay boyunca gözaltında kalması üzerinden bu kul hakkı nasıl affedilecek?

Değerli arkadaşlar, maalesef, şu anda Türkiye Cumhuriyeti devletinde hiyerarşik bir devlet yapısı da yok, müesses nizam da yitirilmiştir. Ya değilse? İnanın şu yasa maddesi üzerine Komisyondan beri yaptığımız çalışmalardan ötürü söylenebilecek çok şey var ama ülkenin o kadar can yakıcı sorunuyla karşı karşıyayız ki bunlar çok tali kalıyor. Ya değilse? Artık siyasi iktidarın... Sadece benim son iki yasama dönemimde, özellikle 26'ncı Dönemde iki hükûmet gördük, iki hükûmette de söylemekten artık dilimizde tüy bitti maalesef: Zengini affeden, ona esneklik getiren, ona vergilerde muafiyet getiren düzenlemelerden bir an önce vazgeçilmesini diliyoruz. Çünkü özellikle bu kanun teklifinde... Neredeyse zaten AKP iktidarı döneminde her üç dört yılda bir vergi affı veya varlık barışı getirilmektedir. Ama bunun daha beteri var, işte, söyledik: 2012 yılında Cengiz Holdingin hiç yasaya, vergi affına, vesaireye gerek kalmaksızın Gelir İdaresi Başkanlığının Merkezî Uzlaşma Komisyonu tarafından, hiç Meclis, yasama organı bilgilendirilmeden bir kalemde, neredeyse eski deyimle yarım katrilyonluk borcunun silindiğini biliyoruz.

Bir diğer husus: Eğer yapılacaksa servet vergisi gibi vergilendirmelerle üst sınıftan daha fazla vergi alan, dar gelirlinin ise vergisini daha daha azaltan düzenlemelere ihtiyacımız olduğunu, bunun da Anayasa'nın amir hükmü olduğunu ifade etmek istiyorum.

Bakın, Anayasa 73 çok açık söylüyor: "Herkes, kamu giderlerini karşılamak üzere, malî gücüne göre, vergi ödemekle yükümlüdür. Vergi yükünün adaletli ve dengeli dağılımı, maliye politikasının sosyal amacıdır." Anayasa'nın amir hükmü. Şimdi, asgari ücretli hâlâ gelir vergisi veriyor ya, Allah aşkına! Hepimiz iyi biliyoruz, "asgari ücret" demek en alt limitten yaşam geçimini sağlayabilmek demektir. Asgari ücretin bugün artırılmış 1.300 TL'lik meblağı 4 kişilik ailenin hem yoksulluk sınırının altındadır hem açlık sınırının altındadır. Biz hâlâ kalkmış, maalesef, gelir düzeyi yüksek olanların vergi aflarıyla ilgili düzenlemeler yapıyoruz. Umarız bunları tezelden el birliğiyle giderir, daha sosyal...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

AHMET YILDIRIM (Devamla) - ...daha müreffeh, daha hukuk anlayışını içerlemiş olan bir devlet özlemini gerçekleştirmiş oluruz.

Bütün Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)