GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılmasına İlişkin Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:1
Birleşim:122
Tarih:03.08.2016

AYTUĞ ATICI (Mersin) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli arkadaşlar, Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılmasına İlişkin Kanun Teklifi'nin 9'uncu maddesi hakkında verdiğimiz önerge üzerine söz almış bulunuyorum. İşçi haklarını savunan, işçinin emeğinin alın teri kurumadan verilmesini savunan ve işçileri aldatmayan milletvekillerini saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, yasa teklifinin 9'uncu maddesiyle, eksik işçilik tutarı üzerinden hesaplanan sigorta primlerini yatırmayan müteahhitlere af getiriyorsunuz. Yani ne yapıyorsunuz? Kısaca şunu yapıyorsunuz: Diyelim ki bir müteahhit bir inşaatı 15 işçiyle yapması gerekirken 10 işçinin primini yatırmış. Burada iki olasılık var. Bir: Müteahhit gerçekten 15 kişi çalıştırmış olabilir ancak 10 kişinin primini yatırmış olabilir yani 5 işçiyi kaçak çalıştırmış olabilir. İki: Ya da bu müteahhit 15 kişinin yapması gereken işi gerçekten 10 kişi çalıştırarak 10 kişinin üzerine yüklemiş olabilir. Her iki durumda da işçinin hakkı gasbedilmiştir, işçinin alın terine saygı duyulmamıştır. Siz de bu müteahhitleri affederek kul hakkı yenmesine ortak oluyorsunuz ve daha da kötüsü, yüksek sesle diyorsunuz ki: "Ey dürüst çalışmayan müteahhit, sen işçi haklarını yemeye devam et. Ben seni nasıl olsa affederim." Dönüyorsunuz, dürüst olan müteahhide diyorsunuz ki: "Ey dürüst olan müteahhit! Sen de kafayı çalıştır, sen de kul hakkı ye, ben seni diğerleri gibi nasıl olsa affederim." Böyle bir olayı Allah affetmediği gibi biz de affetmiyoruz. O yüzden, bu maddenin teklif metninden çıkarılmasını öneriyoruz. Müteahhidin cezasını affederken, diğer taraftan kaçak olarak çalıştırılacak olan işçinin durumunun ne olacağı sizi hiç mi hiç ilgilendirmiyor çünkü bu maddeyle kayıt dışılıkla mücadeleye de engel oluyorsunuz. Hatta diyorsunuz ki: "Kayıt dışı işçi çalıştırılmasını, biz, AKP Hükûmeti olarak teşvik ediyoruz." diyorsunuz. Müteahhit de diyor ki: "Kardeşim, ben kaçak işçi de çalıştırırım, çok sayıda, çok fazla işi az işçiye de yaptırırım, parası, cezası neyse öderim, devlete de nanik yaparım." diyor, siz de bunu alkışlıyorsunuz. Kayıtlı işçi çalıştırıp prim ödeyen ve kayıtsız işçi çalıştırıp daha çok kâr edenler arasında, yani kayıtlı işçi çalıştıran dürüst müteahhit ile kayıtsız işçi çalıştıran, dürüst olmayan müteahhit arasında bu şekilde haksız bir rekabete de yol açmış oluyorsunuz.

Değerli arkadaşlar, Allah aşkına işçilere artık vurmayın. Asgari ücretle vurdunuz. Biz "1.500 lira" dedik, siz "1.300 lira" dediniz. Eyvallah, ona da razı oldu vatandaş. Ama döndü, işveren 1.300 liraya imza attırıp işçinin eline 900 lira ile bin lira para veriyor, sesinizi çıkarmıyorsunuz. Eğer işveren parayı bankaya yatırıyorsa, mecburen, bu durumda işçiye diyor ki: "Al şu 1.300 lirayı ama 300 lirayı bana geri getireceksin." diyor, siz de bunu seyrediyorsunuz. Allah aşkına, kaç kişi acaba içinizde bir işçi çocuğudur. Eminim ki içinizde çok işçi çocukları vardır. Babanız size hakkını helal etmeyecek eğer buna karşı çıkmaz iseniz.

Bu da yetmedi, Suriye'den getirdiğiniz insanlarla bu işçilerin haklarını yiyorsunuz. Bu da uygun değil. Bu da yetmedi taşeron sistemiyle, bu da yetmedi sendikasız işçi çalıştırarak işçilerin haklarını yemeye devam ediyorsunuz. Bakın, değerli arkadaşlar, Sayın Bakan, Sayın Komisyon; 9'uncu maddenin (3)'üncü fıkrasında da önemli bir hata yapıyorsunuz. Diyorsunuz ki "borçlu olan müteahhit çok zor durum olmaksızın" ne demekse, benim bildiğim bu mücbir sebeptir, mücbir sebep geçmiyor "çok zor durumda olmaksızın iki taksitini ödeyemezse bu haktan yararlanmaz" Yani yine dönüp dolaşıp bu parayı müteahhitten almayacaksınız, buradan bu anlam çıkıyor.

Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)