GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Karadağın Kuzey Atlantik Antlaşmasına Katılımına İlişkin Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı münasebetiyle
Yasama Yılı:1
Birleşim:123
Tarih:09.08.2016

OKAN GAYTANCIOĞLU (Edirne) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, bizleri televizyonlarının karşısında izleyen değerli Türk halkı; 407 sıra sayılı -uluslararası anlaşma- Kanun Tasarısı hakkında şahsım adına söz almış bulunmaktayım. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Evet, konumuz uluslararası anlaşmalar ama gündemde 15 Temmuz darbe girişimi var.

Evet, büyük bir felaketi atlattık, Gazi Meclis sayesinde sağa sola savrulmaktan kurtulduk, uzun yıllar sonra iktidarıyla muhalefetiyle büyük bir uzlaşma sağladık. 15 Temmuz öncesi bu yoktu. Çok somut doğrulardan bahsediyorduk burada, örneğin benim de araştırma önergesi verdiğim birkaç konu olmuştu, hatta size çok somut bir gelir önermiştim, onu bile kabul etmediniz. Atık yağlardan nasıl para kazanabiliriz, nasıl ekonomiye katkı sağlayabiliriz diye bir önerim vardı, bunu bile kabul etmediniz, hatta "Çok güzel." demenize rağmen.

Bu uzlaşmanın devam etmesi Türkiye Cumhuriyeti'nin çıkarları doğrultusundadır. Demokratik parlamenter sistemi, rejimi güçlendirmek zorundayız; biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak hep bunu söylüyoruz. Neden söylüyoruz? Çünkü, birlikten kuvvet doğar. Hepimiz aynı düşünmeyebiliriz ama burada ortak paydamız Türkiye Cumhuriyeti. Peki, dış dünya bizde bir darbe olduğuna inanıyor mu? O kadar görüntü veriyoruz, daha da vermeye devam edeceğiz ama hâlen dışarıdaki itibarımız iyi değil çünkü geçmişe bakıyorlar, geçmişte neler yapıldığına bakıyorlar. Türkiye geçmişte bu coğrafyada itibarlı bir ülkeydi, ara bulucu bir ülkeydi, İran-Irak savaşında o savaşı bitiren bir ülkeydi. Libya'da kriz çıkıyor, Türkiye ara bulucu; NATO'da önemli bir konu oluyor, Türkiye ara bulucu. Ama sonra, e Suriye'nin iç işlerine karışan bir ülke de olduk, Rusya'yla kriz yaşayan bir ülke de olduk; Avrupa Birliği bizi dikkate bile almadı.

Bakın, dış dünyaya karşı darbe olduğunu ancak güçlü olursak, birlikte olursak anlatabiliriz çünkü biz bunu yaşadık, yaşayacağımızı da biliyorduk. Nereden biliyorduk? Çünkü, Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk bize güçlü olmamız gerektiğini söylemişti. Kaldı ki bu coğrafyada güçlü olmak zorundayız. Nutuk'unda ne demişti Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk: "Ey Türk gençliği! Birinci vazifen..."le başlayan, "Dâhilî ve haricî bedhahların olacaktır... O yüzden güçlü olmak zorundasın, tarihi çok iyi bilmek zorundasın." demişti. İşte, bu coğrafya gerçekten çok stratejik bir coğrafya olduğu için, bizi dışarıdan yıkamayan dış mihraklar içeride otuz beş kırk yıldan beri iğneyle oya oya işleyerek içeri girdiler. Korkuyoruz, destek olanlar da oldu, yani sızma harekâtı değil belki de yerleştirme harekâtı da oldu. Büyük Orta Doğu Projesi yapacağını herkes söyledi, bütün uluslararası strateji uzmanları "Evet, bu coğrafyadan 22 tane ülke çıkartacağız." dediler. Bunlara karşı bizim hazırlıklı olmamız gerekmez mi, bilgili olmamız gerekmez mi, eğitim sistemimizi buna göre düzenlememiz gerekmez mi, çocuklarımızı tehlikelere karşı eğitmemiz gerekmez mi, üniversitelerimize, bilim adamlarımıza buna göre çalışmalar yaptırmamız gerekmez mi? Bunlar hep söylendi: Birbirimizi sevmek zorundayız, hukukun üstünlüğüne inanmak zorundayız, eğitimli ve bilgili olursak... Sadece kendi yandaşlarımızı kucaklarsak olmaz. Liyakati ön plana çıkarmak zorundayız. "Bu, benim sendikamdandır, bu benim gibi düşünüyor." değil, "Bu, Türkiye Cumhuriyeti'nin bir vatandaşı, herkes eşit vatandaş." mantığıyla hareket edersek bu şekilde biz Türkiye'yi muasır medeniyetler seviyesine, çağdaş uygarlık düzeyine çıkarabiliriz.

Kamudaki atamalarda, maalesef, bugüne kadar hep yandaşlarınıza yer verdiniz; "Benim sendikamdan olsun.", "Benim gibi düşünsün." dediniz. Hatta, neredeyse Kanarya sevenler derneğinde bile sizin gibi düşünenler olsun istediniz. Liyakati göz önüne almadınız; insanlar çok çalışmalarına, çok emek sarf etmelerine rağmen sınavlarda başarılı olamadılar ve maalesef, haklarını arayabilecek bir merci bulamadılar. O yüzden, artık yeter diyoruz. Bu uzlaşma ortamını hep beraber, birbirimizi severek, birbirimizin yanlışları da olsa katlanarak devam ettirelim diyorum.

Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)