GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Yatırımların Proje Bazında Desteklenmesi ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarı ve Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:1
Birleşim:125
Tarih:16.08.2016

MHP GRUBU ADINA ERHAN USTA (Samsun) - Teşekkür ederim.

Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Şimdi, yine, tabii, bir torba kanun. Torba kanunun mahzurlarını söyleye söyleye artık dilimizde tüy bitti ancak Hükûmet, söz vermesine rağmen bu torba kanun alışkanlığından vazgeçmedi. Vazgeçemediği gibi, her torba kanunun da kalitesi biraz daha düşüyor, her geçen gün torba kanunun kalitesi düşüyor.

Bu kanuna biz 76 maddeyle başladık, daha sonra "Ulusal Varlık Fonu" kısmı, 11 maddesi ayrıldı, normalde 65 maddeye düşmesi gerekiyordu ancak Plan ve Bütçe Komisyonunda da 16 yeni madde eklendi ve madde sayısı 81'e çıktı ve onlarca önergeyle sürekli maddelerin bir tarafları düzeltildi. Dolayısıyla, bu tür alışkanlıklar, bir defa, ülkemizde kanun yapma kalitesini düşürüyor, kalitesiz kanunlar yapılıyor. Kalitesiz kanunlar yapıldığı zaman da sürekli niza oluyor. Bu kanunların nasıl uygulanmasıyla ilgili gerek devlet ile vatandaş arasında gerek bireyler arasında gerekse devlet kurumları arasında birçok problem ortaya çıkıyor. Dolayısıyla, mahkemelerin iş yükü artıyor. Yani bir anlamda millet olarak kendi ayağımızı bağlamak için, kendi ayağımıza sıkmak için ne gerekiyorsa onu yapıyoruz. Tabii, bunun sorumlusu kim? Bunun sorumlusu elbette Hükûmet.

Şimdi, mesela, yukarıda, Plan ve Bütçe Komisyonunda bir kanun çalışması devam ediyor. (Gürültüler)

Sayın Başkan, bu şartlarda konuşmak çok zor.

BAŞKAN- Sayın milletvekilleri, lütfen... Sayın milletvekilleri, lütfen...

Buyurun Sayın Usta.

ERHAN USTA (Devamla) - Yani bu yoklama işi iyi olmuyor aslında, biliyor musunuz Sayın Başkan. Yani hiç olmazsa şöyle 5 kişi oluyor. 5 kişi de olsa, dinleyen 5 kişiye konuşmak insana daha haz veriyor. Hakikaten bu şartlarda insan konuşamıyor.

BAŞKAN - Buyurun Sayın Usta.

ERHAN USTA (Devamla) - Yani zaten milletvekillerinin kanun yapmayla... Bakın, bu kanun işiyle milletvekili ilgilenmiyor; bürokratın kalitesi düşmüş, bürokrat ilgilenmiyor; bakan ortada yok. Ondan sonra kanun yapacaksın, kanun çıkartacaksın da memleketi iyi yöneteceğiz. İşte, yönettiğiniz memleket ortada. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)

Yani şu torba kanunda Allah rızası için, Millî Eğitim Bakanının kaç tane maddesi var? 81 tane maddede Millî Eğitim Bakanının kaç tane maddesi var? Millî Eğitim Bakanı, saygı duyuyoruz kendisine. YÖK, o da orada ilave edildi. Yani sizin maddeniz de değil çünkü Millî Eğitim Bakanlığından bir kişi bile yoktu, YÖK temsilcisi vardı. Şimdi, Millî Eğitim Bakanıyla biz torba kanun, kanun görüşüyoruz. Benim burada çok haklı eleştirimi dahi veya grubumuzun çok haklı önergesini dahi kabul edecek bir yetkiniz var mı Sayın Bakan sizin? Yok.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - Sen haklısını getir, ben değerlendireyim.

ERHAN USTA (Devamla) - Hayır, olur mu efendim, olur mu? Çünkü sizin sorumluluk alanınızda olmayan bir şeyle hiçbir şekilde... Biz bunu Plan ve Bütçe Komisyonunda yaşıyoruz. Bakın, şimdi yukarıda Maliye Bakanı kaç tane önergemizi kabul etti çünkü kendi sorumluluğundaki bir işti. Haklı bir önergeyi biliyorsunuz, kabul ediyorsunuz. Ama Çalışma Bakanıyla biz Hakkâri ilinin kaldırılması, Şırnak ilinin kaldırılması meselesini konuşuyoruz. Buna ne diyebilir Çalışma Bakanı? Ne kadar doğru olursa olsun sizin önerileriniz, önergeleriniz, bakanın buna bir şey söyleme yetkisi olamaz yani bu, mümkün de değildir çünkü kendi alanı değil. Kendi alanıyla ilgili olmayan bir konuda... Kusura bakmasın kimse ama oraya sadece sayın bakanlar geliyor, orada "Kabul ediyoruz." ya da "Etmiyoruz." demek için oturuyor. Yani bakan ilgilenmiyor, milletvekili ilgilenmiyor, bürokrat ilgilenmiyor. Ya, şu Plan ve Bütçe Komisyonuna -bakın, bunları bütün samimiyetimle söylüyorum- Allah rızası için bir gözlemci olarak gelin, Plan ve Bütçe Komisyonundaki bürokratların hâline bir bakın. Bilgi istiyorsunuz, bilgi verecek bürokrat yok. Ya, bir Plan ve Bütçe Komisyonunun Başkanının kendisine sorun, kaç kişiyi kovdu oradan "Kardeşim, bilen birisi gelsin buraya." diye. Ya, böyle kanun yapıp da biz bu memleketi nasıl yöneteceğiz? Böyle iş mi olur? Özen yok, titizlik yok, hassasiyet yok.

Şimdi, kendimizi yargının yerine koyuyoruz idari olarak. Yargı bir karar vermiş. Nerede burada? 12'nci maddede; Şahinbey'le ilgili madde. Yargı diyor ki: "Şu, şu şekilde davranacaksın." İşte, bir arsa tahsis meselesi olmuş, şunlar bunlar, detayına girmeyeceğim, orada, önergelerde arkadaşlar anlatır. Şimdi, yargının yerine koyarak kendimiz diyoruz ki: "İşte bunlardan şu kadar para alırsın, bedeli ödenir." veya 4'üncü maddede Burdur ilinde bir arazi var. Buraya, orman arazisine zamanında bir fabrika yapılıyor. Yirmi beş yıldır metruk, kullanılmayan bir fabrika. Ondan sonra, mahkemeye gidiyorlar. Mahkeme diyor ki: "Burası orman arazisidir." Şimdi, oranın orman arazisi olmadığına dair kanun çıkarmaya kalkışıldı.

BAYRAM ÖZÇELİK (Burdur) - Değil zaten. Orman yok.

ERHAN USTA (Devamla) - Sayın Vekilim, hiç problem değil. Yani, zamanında orman varmış orada.

BAYRAM ÖZÇELİK (Burdur) - Yok, zamanında da yoktu.

ERKAN AKÇAY (Manisa) - Var Bayram, var.

ERHAN USTA (Devamla) - Yani, kimse, kendini yargının yerine koymasın. Yargı orada karar veriyor, "Burası orman arazisidir." diyor. Şimdi, önce ormanı keseceksin, yakacaksın, yıkacaksın, aradan on beş yıl geçtikten sonra: "Ya, burada orman mı var kardeşim, buraya 'orman arazisi' diyorsun?" Geçmişinde onların hepsinde orman var. Anayasa'ya aykırı bir şey orada yapılmaya çalışıldı. İtiraz ettik, direndik, en sonunda madde çekildi, daha sonrasında, şimdi bir başka çözümle buraya tekrar getiriliyor. Yani, "erkler ayrımı" denen bir şey var. Yani, yasamanın görevi ayrıdır, yürütmenin görevi ayrıdır, yargının görevi ayrıdır. Yargının yerine kendimizi koyacak türden maddeler yapılmasının çok doğru olmadığını düşünüyorum.

Saygıdeğer Başkan, sayın milletvekilleri; hakikaten konular çalışılmadan geliniyor. Elektronik denetim sistemi, burada kaçıncı maddeydi? 21'inci madde. Bakın, bunun özü şu, deniliyor ki: "Belediyeler, Emniyet Genel Müdürlüğüyle koordineli bir şekilde elektronik denetleme sistemleri yaparsa, bunları onların kullanımına da verirse bu belediyelere buradan elde edilen trafik cezalarının yüzde 30'u devredilir." diye bir kanun çıkartılmış. Tamam, güzel. Şimdi, bu kanun çıkarılırken -muhtemelen 2011 yılında çıkarılıyor, çok eski filan değil- bunun herhangi bir etki analizini yaptınız mı, buradan ne kadar gelir gelecek? Yüzde 70 merkezde kalacak, yüzde 30 belediyeye gidecek, az mıdır, çok mudur diye bir çalışmanın ben yapılmamış olduğundan eminim, bunu sadece tahminen söylüyorum ama ben bir yıldır burada hiçbir çalışma görmediğim için bunu söylüyorum.

ÖZKAN YALIM (Uşak) - Şimdi yüzde 5'e düşürmek istiyorlar.

ERHAN USTA (Devamla) - Şimdi, bir de başka şey için söylüyorum. Şimdi, kanun getirildi, denildi ki: Bu yüzde 30 oranı yüzde 5'e düşüyor. Plan ve Bütçe Komisyonunda sordum, dedim ki: Allah aşkına, bir şeyi nasıl yüzde 30'dan yüzde 5'e düşürürsün? Ya, yüzde 30'dan yüzde 25'e düşürmeyi anlarım, yüzde 30'dan yüzde 35'e çıkarmayı anlarım ama bir şeyi altıda 1'ine düşürüyorsunuz. Niye? Altıda 1'ine düşürürken çalışılıyor mu? Yine çalışılmamış yani yüzde 30'u yazarken çalışmayan Maliye Bakanlığı, yüzde 5'e düşürürken de çalışmamış, tahminen "Yüzde 5 yeter." Yani diyor ki: "İşte, yatırımları çıkartıncaya kadar yüzde 30'unu verelim, sonrasında yüzde 5'ini verelim."

Tabii, feryat figan koptu, yatırımcılar var, insanlar yatırım yapmışlar, işler yürüyor. Ya olur mu böyle denildi, devreye girenler oldu, hatırlı kişilerin devreye girdiği söylendi, şu oldu, bu oldu; bir önerge verildi "Yüzde 10'a çıkaralım." yok, o olmadı. Bakın, çalışma yok hâlâ. Bunlar hep böyle, hani diyoruz ya böyle, vatandaştan gelen. Vatandaş talepli çalışıyor ya AKP Hükûmeti(!) "Yüzde 10 da olmaz, yüzde 15 olsun." hadi yüzde 15 olsun deyip yüzde 15'le buraya geliyor. Böyle devlet yönetilir mi? Böyle iş olur mu? Böyle maliye yönetilir mi?

Rakamları küçük zannetmeyin sakın, sadece Ordu ili için söylüyorum, yıllık hasılatı -o da daha şimdi, bunun genişleme durumu da var- 100 milyon TL, bir tane ilde bu sistemden elde edilen hasılat. 81 tane ille -ortalama, Ordu'dan büyükleri var, küçükleri var- çarpın bunu, rakamı siz düşünün, burada yüzde 5-10.

Tabii, merkez, böyle çalışmadan iş yapınca belediye de çalışmadan iş yapıyor. Merkez, yüzde 30'unu belediyeye veriyor. Belediye de şöyle demiş yatırımcılara: "Yap-işlet-devretle yap." "Ya, elektronik sistemin neyini yap-işlet-devretle yapacaksın, ben sana yüzde 15'ini vereyim." demiş. Öyle bir hasılat ortaya çıkmış ki... Bakın, şirket, geldi Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanlığına, bunu orada anlattılar bize, yüzde 5'e düşünce feryat ediyorlar. Hakikaten buradan çok para kazanmaya başladık biz. Emniyet müdürlükleri, ilçedeki emniyet müdürlükleri...

Sayın Bakanım, bakın, kontrolsüz bir şekilde -böyle hani şey derler ya "Şunu al, bunu al, ihtiyacımızı karşıla." bina yaptırmaya başlamışlar adamlara "Çünkü çok para gidiyor size, hadi şu ihtiyacımızı görün, bu ihtiyacımızı görün."

ÖZKAN YALIM (Uşak) - Audi A8 aldılar, A8.

ERHAN USTA (Devamla) - Ya, böyle bir şey olur mu? Böyle devlet yönetilir mi? Ya, neyi yönetiyorsunuz siz? Böyle bir şey olmaz. Hâlâ çalışma yok. Yani, biz yapıyoruz çalışmayı. Ben bir muhalefet milletvekili olarak elimde rakam az, şu az, bu az... Biz çalışma yapıyoruz, diyoruz ki: "Bak, buradan şu kadar hasılat gelir, bu kadarı gider.", "Bu, fazladır, eksiktir." diye biz çalışma yapıyoruz. Yani, kusura bakmasın kimse ama bu şekilde devlet yönetimi, bu şekilde iş olmaz.

Şimdi, vakıf üniversitelerine ilişkin bir tane madde var. Pıtrak gibi vakıf üniversiteleri kuruldu. Bir tane üniversite... Sadece 180 trilyon lira üniversiteyi dolandırıyor, içini boşaltıyor. Bize gelip orada söylenen şeyi söylüyorum. Öyle bir noktaya geliyor ki iş, tabii hiç denetim yok, bilmem ne yok. Şimdi, bu, cemaat filan kısmı da değil, oradaki rezalet zaten ayrı bir şey. Bunu cemaat olmayan yani FETÖ'cü olmayan vakıf üniversiteleri için söylüyorum. 180 trilyon lira sadece bir tane üniversiteden... İçini boşaltıyor. Tabii, denetim sistemi kurmazsanız, devleti devlet gibi yönetmezseniz olacak olan budur. Ondan sonra da "Efendim, çocuklar para yatırıyordu. Çocukların yatırdığı para daha hocaların eline geçmeden, hocanın maaşı verilmeden, ondan sonra oraya el konuluyormuş." bilmem ne... Şimdi, o el koymayı önleyici buraya geliyoruz, madde koyuyoruz, madde yazıyoruz. Sorun çözülüyor mu? Sorun çözülmüyor. Şu anda, sadece, çok kriz durumunda olan iş kısmen çözülmüş durumda ama kalan bütün sorunlar aynen olduğu gibi duruyor. Bu şekilde devlet yönetimi, bu şekilde kanun yapma olmaz.

Daha söylenecek çok konu vardı ama onları da daha sonra maddelerde konuşuruz. Ben, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)