| Konu: | Yatırımların Proje Bazında Desteklenmesi ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarı ve Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 1 |
| Birleşim: | 126 |
| Tarih: | 17.08.2016 |
AYTUĞ ATICI (Mersin) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, Türkiye Varlık Fonu Kurulmasıyla ilgili Kanun Tasarısı'nın 1'inci maddesi üzerine verdiğimiz önergeyle ilgili olarak söz almış bulunuyorum. İnsan yaşamına değer verdiği gibi inancına, ırkına ve siyasi görüşüne bakmadan, insanın ölüsüne de saygı duyan milletvekillerini saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, konuştuğumuz madde defin ruhsatıyla ilgili. Değerli arkadaşlar, yani, hepimize gerekli olacak, hepimizin mutlaka muhtaç olacağı bir belge üzerinde konuşuyoruz. Nerede konuşuyoruz? Varlık Fonu'yla ilgili bir tasarıda. Vahim. Daha da vahimi, yasa Varlık Fonu'yla ilgili, içinde Varlık Fonu yok. Şimdi, hiç lafı uzatmaya gerek yok, işte memleketi de aynen böyle yönetiyorsunuz: Görüntü var, ses yok; ses var, görüntü yok; ses ile görüntü bir arada olduğu zaman da karmakarışık, hiçbir şey anlaşılmıyor. İşte bütün sorun tam da burada başlıyor.
Bakın, aile hekimliğiyle ilgili bir kanun tasarısı getirmiştiniz geçmiş yıllarda, şiddetle karşı çıkmıştık. Yarım yamalak olsa da çıkardınız. O zaman doktorları aldattınız, defin ruhsatı verme görevini onlara vermeyeceğinizi söylediniz. Kısa bir zaman sonra, bu doktorlar aile hekimi olduktan sonra onlara dediniz ki: "Ben sözümden dönüyorum ve defin ruhsatını sen vereceksin." Doğal olarak, mahkemeye gidildi ve Danıştay bunu iptal etti, "Siz böyle bir şey yapamazsınız." dedi. Şimdi ne yapıyorsunuz? Bunu bir kanun tasarısı hâline getirdiniz ve kanunla emrediyorsunuz, doktorlara, aile hekimlerine diyorsunuz ki: "Bunu sen vereceksin." Biz de diyoruz ki: Devlet sözünde durur. Devlet ve onu yönetenler yalan söylemezler. Halkını, doktorları aldatmazlar. Bir yandan da, ölenlere defin ruhsatı vermek lazım. Tamam, gelin, önergemizde olduğu gibi yapalım. Yani bir insanın ölümünden toprağa verilmesine kadar hatta daha sonraki taziyesine kadar bütüncül olarak bu görevi üstlenen belediyeler bu defin ruhsatını da kendi hekimi aracılığıyla versin. Ola ki hekimi yetersiz veya izindeyse o zaman o bölgedeki aile hekimlerinden ve toplum sağlığı merkezindeki hekimlerden bir havuz oluşturalım, nöbet sistemi yapalım ve bunlar gelip defin ruhsatını versinler. Önergemiz budur ve mantıklıdır. Bunun da muhakkak bu şekilde kabul edilmesi gerekir.
Değerli arkadaşlar, şimdi defin ruhsatını vermeyi konuşuyoruz ama esas önemli olan konu defin ruhsatı bile veremediğiniz ölülerdir. Defin ruhsatı verecek ölüyü bile bulamadığınız zamanlar oluyor. Cumartesi Anneleri hâlâ çocuklarını bekliyorlar. Siz, o çocukları bulacağınıza defin ruhsatını kimin vereceğini tartışıyorsunuz. Vatandaşlarımız, yurttaşlarımız Suriye'de ölüyorlar, Irak'ta ölüyorlar, cenazelerini buraya getiremiyorsunuz. Bu insanlar yok oluyorlar, kayboluyorlar, defnetmek üzere bu insanları siz ülkemize getirmiyorsunuz, özellikle getirmiyorsunuz.
Bununla birlikte, zamansız verilen defin ruhsatları yani gencecik ölen çocuklarımız, şehitlerimiz, gençlerimiz... Zamansız yere defin ruhsatı verdiriyorsunuz. Defin ruhsatını kimin vereceğinin bir önemi kaldı mı? Kalmadı. Siz, benim ülkemde zamansız ölümleri önlemek mecburiyetindesiniz. Yetti mi? Yetmedi, daha da beterini yapıyorsunuz, ölmeden defin ruhsatı veriyorsunuz insanlara. Ergenekon davasında, Balyoz davasında, KCK davasında, hâlâ sürüp giden birçok davada o insanlar ölmeden sizin yüzünüzden defin ruhsatı aldılar ve ölmeden bu insanlar toprağa girdiler. O nedenle, evet, defin ruhsatı vermek önemlidir ancak gençlere ölümü tattırmamamız gerekiyor, bizim yüzümüzden ölmemeliler.
Saygılarımla. (CHP sıralarından alkışlar)