GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Yatırımların Proje Bazında Desteklenmesi ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarı ve Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:1
Birleşim:127
Tarih:18.08.2016

İSMAİL FARUK AKSU (İstanbul) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; kanun teklifinin 36'ncı maddesi hakkında Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz aldım. Genel Kurulu ve aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum.

Görüşmekte olduğumuz madde ve müteakip maddelerde, memurlar ve diğer kamu görevlilerinin görevleri sebebiyle işledikleri suçlarla ilgili ihbar ve şikâyetlerde yetkili merciler tarafından verilen işleme koymama kararına karşı şikayetçinin itirazda bulunmasına yasal imkân getirilmektedir. Denetim ve soruşturma elemanlarının işlemleri ile bunların raporlarına dayanarak tesis edilen karar ve işlemler nedeniyle haklarında açılacak tazminat davalarında husumetin yöneltileceği makam ve rücu hususu düzenlenmekte; 4483 sayılı Kanun ya da başka kanunlara göre ön inceleme, disiplin soruşturması veya diğer idari soruşturmaları yapmakla görevlendirilenler ile teftiş ya da denetim elemanlarının bu görevleriyle ilgili olarak yaptıkları işlemlerden, yürüttükleri faaliyetlerden, düzenledikleri raporlar ile görüş yazılarında belirttikleri kanaatlerinden veya kanunla verilen yetkilere dayanarak aldıkları tedbirlerden dolayı, kişisel kusur, haksız fiil veya diğer sorumluluk hâlleri de dâhil olmak üzere ancak idare aleyhine tazminat davası açılabileceği belirtilmektedir. Ancak, bu görevlilerin suç sayılan eylemleri ile kin, garaz ve hatıra dayalı olarak veya baskı veya telkinle kanaat oluşturduğu ya da değiştirildiğinin tespit edilmesi durumunda idare tarafından ilgililerine rücu edilebilecektir. Bu yönüyle, denetim ve soruşturma elemanlarına bir güvence getirilmektedir.

Değerli milletvekilleri, on dört yıldır çıkarılan yasalar, yapılan idari düzenlemeler ve uygulamalarla kamu yönetiminde onarımı zor bir tahribata imza atılmıştır. Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarının ilk yıllarından itibaren, yönetimin temel fonksiyonlarından birisi olan denetim işlevsizleştirilmiş, denetim elemanlarının görev, yetki ve sorumlulukları da azaltılmıştır.

Dokunulmazlığın sadece milletvekillerinde olmadığı, memurların daha korunaklı olduğu yönündeki söylemler hafızalardadır. Bir yandan kamu yönetimindeki ve personel rejimindeki dengesizlik, verimsizlik ve kalitesizlikten, bürokratik oligarşiden şikâyet edilirken bir yandan da bu düzensizliklerden istifade edilerek eş dost kayırmak tercih edilmiş, temel sorunları giderme çabasında olunmamıştır. Kamu yönetimine ilişkin olarak yapılan düzenlemeler esas itibarıyla birlik ve bütünlük ilkesinden uzak, temel dengeleri bozan ve adaletsizliğe yol açan nitelikte olmuştur. Kamu yönetimi, mevzuat, teşkilat ve insan kaynaklarıyla içinden çıkılmaz, karmaşık bir hâle sürüklenmiştir. Yer yer devletin temel dinamiklerinin tahribine yönelik düzenlemeler, demokratikleşme, özgürlük ve yerelleşme kisvesi altında, karar alma, denetleme ve inisiyatif kullanmaya dönük işlevlerini etkisizleştirmek suretiyle devletin egemenlik alanının zaafa uğratılmasına zemin hazırlanmıştır. Kamu yönetimi disiplininden uzaklaşılmış, tüm idari gelenekleri, birikimleri ve kazanımlarına ilişkin ne varsa tahrip edilmiştir. Bürokratik oligarşi söylemleriyle kamu yönetimi ve bürokrasinin altüst edildiği bu dönemde, liyakat ilkesi yerine adamcılık ve siyasi memurluk hâkim olmuştur. Birçok kurumun teşkilat kanunları değiştirilerek yasayla çalışanlar görevlerinden alınmış ya da yerleri değiştirilmiştir. Bürokraside yıldırma ve yıpratma süreciyle birlikte milliyetçi, vatanperver kamu çalışanları yerinden yurdundan edilmiştir. Dün eş, dost ve yandaşların, filanca grubun kayrılması şeklinde tezahür eden uygulamalar kamu personel rejimini nesnellikten uzaklaştırmıştır. İş verimliliğini ve motivasyonunu etkilemesinin yanında bu uygulamalar aileleri perişan etmiş, kamu personeli arasında sosyal barışı ve huzuru tehdit etmiş, adalet ve güven duygusunu zedelemiştir. Bunlar yapılırken çoğu zaman, bugün terör örgütü olduğu anlaşılan yapıların referansları esas olmuştur. Gelinen noktada şunların sorulması gerekmektedir: Binlerce garibanın hakkı yenilerek yapılan bu işlemlerle neye ve kime hizmet edilmiştir? Bu yolla bürokraside çeteleşmeye, terör örgütü yapılanmasına ve paralel devlet oluşumuna hizmet mi edilmiştir? Hâl böyle ise bunlara ilişkin irade ortaya koyanların bir sorumluluğu olmayacak mıdır?

Bu düşüncelerle hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)