GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesinin ilk kadın akademisyeni ve 17'nci Dönem Ordu Milletvekili Bahriye Üçok'un 26'ncı ölüm yıl dönümüne ilişkin gündem dışı konuşması
Yasama Yılı:2
Birleşim:4
Tarih:06.10.2016

AYTUĞ ATICI (Mersin) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, laik, demokratik Atatürk cumhuriyetinin yılmaz savunucusu olan, din tüccarlarına ve yüce dinimizi siyasete alet edenlere karşı bütün birikimi ve gücüyle mücadele eden ve bu nedenle alçakça, kalleşçe katledilen, İlahiyat Fakültesinin ilk kadın akademisyeni Bahriye Üçok'un ölüm yıl dönümü nedeniyle söz almış bulunuyorum. Toplumu olağanüstü hâllere sürüklemeyen ve OHAL uygulamasının uzatılmasına karşı olan herkesi saygıyla selamlarım.

Bahriye Üçok, bugün yönetilemeyen, âdeta felçli duruma getirilen ülkemizin içinde bulunduğu duruma düşeceğini yaklaşık kırk yıl önce görerek anlatmıştı. Laiklik ilkesinin çiğnenerek ülkemizin kılcal damarlarına din maskesiyle hainlerin nasıl ve neden girdiğini yaşamı pahasına anlattı durdu. Bahriye Üçok, Anadolu aydınlanmasının başladığı 1919 yılında doğdu; 1919'un hakkını verdi, cumhuriyet aydınlanmasının örnek kadını oldu. İslam'ı çağdaş, gerçekçi ve hoşgörüyle yorumladı. O İslam'ı milletvekili, belediye başkanı olabilmek için kullanmadı. (CHP sıralarından alkışlar) O İslam'ı zenginleşmek için bir ticaret aracı olarak kullanmadı. Cumhuriyet Senatosu üyesi oldu, 12 Eylül faşizminin şartlarında Halkçı Partinin kurucu üyesi oldu. Ordu Milletvekili seçildi. Atatürkçü Düşünce Derneğinin kuruluşunda yer aldı. Ülkenin bugünkü gibi darbe ve karşı darbe şartlarına düşmemesi için siyasi mücadele içerisinde yer aldı.

1990'lı yıllarda antiemperyalist, Atatürkçü, laik aydınlar birer birer katlediliyordu; Muammer Aksoy, Çetin Emeç, Turan Dursun, Uğur Mumcu, Ahmet Taner Kışlalı gibi. Bahriye Üçok da 6 Ekim 1990 tarihinde bir bombalı paketle alçakça katledildi. Cinayeti "İslami Hareket" isimli bir örgüt üstlendi ve faili meçhul bırakılanlar kervanına Bahriye Üçok da eklendi.

Peki, Bahriye Üçok neden yok edilmek istendi? Çünkü, diğer katledilen aydınlar gibi, Türkiye'nin din sömürüsü ve din maskesiyle içten içe çürütüldüğünü anlatıyordu. Bu çürümenin faili emperyalist güçleri ve onların Türkiye'deki maşalarını topluma gösteriyordu. Özetle, bugün yaşadıklarımızı göstermeye çalışıyordu.

Bugünkü siyasi iktidar "Faili meçhul cinayetleri çözeceğiz." diyerek referandumda ve diğer seçimlerde konuyu oy malzemesi yaptı ancak seçildikten sonra da bu işin üstüne büyük bir keyifle yattı. Faili meçhul cinayet davalarında kazara yargılanan ve yurt dışına kaçan bazı zanlılar tutuklanmama güvencesiyle Türkiye'ye getirildiler. Bu kişiler isimleri değiştirilerek sarayın havuz medyasında çalıştırılmaya başladılar. Laik, Atatürkçü aydınları katleden terör örgütlerinin kimler olduğu, kimler tarafından kurulduğu, İslam'ı kullanan teröristlerin kimlerin maşası olduğu hiç ama hiç araştırılmadı. Döktükleri kanda abdest alıp namaz kılanların yaptıkları yanlarına kâr kaldı çünkü aydınları katleden bu yapılar, Erdoğan'ın da itiraf ettiği şekilde, aynı menzile giden farklı yollardan biri olarak görülüyordu.

Bahriye Üçok, din maskesiyle toplumun ve devletin nasıl çürütüldüğünü bir bir anlattı, yazdı. Devleti yöneten iktidarlar buna inanmak istemedi veya işlerine gelmedi ancak gün geldi, iktidar kavgası "Beraber yürüdük biz bu yollarda." diyenleri karşı karşıya getirdi. Şimdi hesaplaşmaya çalışıyorlar. Ne hâlleri varsa görsünler demeyeceğiz çünkü bu ülke, bu vatan hepimizin, asla onlara bırakmayacağız. Ancak şu unutulmasın ki din maskesiyle siyaset ve ticaret yapan herkes aynı FETÖ gibi halka hesap verip cezasını çekecektir. Bu yolda bizleri aydınlatan Bahriye Üçok'un fikirleri ve anısı daima taptaze yaşayacaktır. Onun fikirleri her zaman din maskesi takanların korkusu olacaktır.

Kendisini rahmet ve saygıyla anıyorum. Işığından yararlanmaya devam ediyorum.

Saygılarımla. (CHP sıralarından alkışlar)