| Konu: | Bilirkişilik Kanunu Tasarısı münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 15 |
| Tarih: | 02.11.2016 |
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) - Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Genel Kurulun sevgili emekçileri, sizleri de bu saate kadar beklettiğimiz için ayrıca sizlere teşekkür ediyorum.
Değerli arkadaşlar, AKP gerçekten her şeyi iki dudak arasına almak konusunda mahir. En son yaşanan bir örneği size söylemek istiyorum. Biliyorsunuz, Diyarbakır Büyükşehir Belediye Eş Başkanlarımız Sayın Fırat Anlı ve Sayın Gültan Kışanak gözaltına alındığında, bir emirle, 17 Kürt ilinde sosyal medya kesildi. Bakın, sosyal medya sadece bir haberleşme aracı değil, İnternet sadece bir haberleşme aracı değil. Günümüzde İnternet'in kullanılmadığı neredeyse alan yok ekonomiden tutun sağlığa kadar. Post makineleriyle esnafımız ticaret yapıyor, alışveriş yapıyor. Benim vekil olduğum Gaziantep'te iki gün boyunca maalesef sağlık hizmeti dahi yerine getirilmedi çünkü eczanelere elektronik olarak reçeteler gittiği için kronik hastalığı olanlara dahi ilaç verilemedi. İki gün boyunca tüm sosyal medya, İnternet kesildi; esnaf iş yapamaz hâle geldi.
Bakın, bunun bir emirle yapıldığını nereden biliyoruz? Gaziantep milletvekillerinden biri hemen ertesi gün, iki günden sonra devreye girdi, Antep bu 17 ilin dışına çıkarıldı ve diğer 16 ilde maalesef sosyal medya yasağı günlerce devam etti. Daha da ötesi, bu illerde hâlâ sosyal medya doğru dürüst işlev görmüyor.
Bakın, 12 bilişim şirketi aynı anda şalteri çekilmiş gibi tüm hatları kapatıyor. Şimdi, bir bakan iki dudağı arasından böyle bir talimat veriyor ama gördüğünüz gibi sabahtan beri bir soruşturma dosyasının savcısıyla ilgili bir bilgi verilmiyor.
Değerli arkadaşlar, daha da vahimi; bakın, bir savcıyı bulamayanlar... Bugün bizim Mecliste hiçbir hukuki gerekçe olmadan, nasıl bir tespit yaptıkları belli olmadan onlarca danışmanımız görevinden çıkarıldı. Mecliste sıvacı, garson bırakılmadı arkadaşlar; onlarca garson, sıvacı, danışman, yardımcı hizmetlimiz görevinden çıkarıldı. Bunu nasıl tespit ettiniz, neye göre tespit ettiniz? Sadece aracı kullanan bir kişiyi, sadece sekreterlik görevini yapan bir kişiyi, garson olan bir kişiyi nasıl FETÖ'yle ya da PKK'yla ilişkilendirebildiniz? Nedir dayanağınız? Bu kadar pervasızlık, hakikaten bu kadar sınır tanımazlık sizleri nereye ulaştıracak? Bu nasıl bir şey?
Şimdi, değerli arkadaşlar, bizim onlarca arkadaşımız sokağa bırakıldı. Peki, ne yapıldı? Savunma hakkı yok, itiraz hakkı yok, hukuki yollar tamamen kapalı, önceden bir bilgilendirme yok ama görevden alma var. Ama bir kişinin talimatıyla "17 ili aynı anda sosyal medyadan, İnternet'ten kestim." diyebilmek var. Ya, bu, hakikaten, nasıl içinize sinebiliyor, bunu nasıl becerebiliyorsunuz? Bugün yüz binleri aşan memurun, emekçinin nasıl ekmek sorunu yaşadığını, sokağa attığınızı, bunun vebalinin ne olduğunu gerçekten düşünebiliyor musunuz değerli arkadaşlar? Yani kararlarınızın insanların, çalışanın, esnafın, memurun, tüm toplumsal kesimlerin üzerinde nasıl bir etki yarattığını düşünebiliyor musunuz? Ya, hastaları ölüme terk ediyorsunuz, kronik hastalığı olanlar ilacını almak zorunda o gün ama siz İnternet'i kapatıyorsunuz, ilaç satışını engelliyorsunuz. Hastane çalışmıyor, hiçbir kurum çalışmıyor ama yetki sizde, "Bir karar aldım, ben bu kararı uygularım." diyebiliyorsunuz. Ama, işte, gördüğünüz gibi, işinize geldiği zaman da bir savcıyı saatlerce tespit edemiyorsunuz. Bu kadar keyfîlik, bu kadar "Ben yaparım, oldu."; gerçekten, bu ülkenin gittikçe artık tahammülsüz bir noktaya doğru kaydığını, hiç kimsenin kendisini bu durumdan azade görmeyeceğini görmemiz gerekir. Tüm halka çağrımızdır: Bu zulme karşı direnmek haktır, bu zulme karşı direnmek herkesin görevidir diye düşünüyorum.
Saygılar sunuyorum. (HDP sıralarından alkışlar)