GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Bilirkişilik Kanunu Tasarısı münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:16
Tarih:03.11.2016

DENİZ DEPBOYLU (Aydın) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 388 sıra sayılı Bilirkişilik Kanunu Tasarısı'nın 30'uncu maddesindeki önergemiz üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubum adına söz almış bulunmaktayım. Sizleri saygıyla selamlıyorum. Aziz Türk milletini yine saygıyla selamlıyorum.

Konuşmama başlamadan önce Aydın Milletvekili Sayın Bülent Tezcan'a geçmiş olsun diyor, acil şifalar diliyorum.

Değerli milletvekilleri, bilirkişilik kavramı bağımsızlığı ve tarafsızlığı üzerine pek çok tartışma mevcut olup bu konuda bir görüş, bir davranış birliğinden söz etmek imkânsız gibidir. Bununla birlikte ülkemizde özel bilirkişilikle ilgili yaşanan da pek çok sorun bulunmaktadır.

Kimler bilirkişi olabilir, kimler bilirkişi olamamalıdır? Bu sorular, üzerinde düşünmemiz gereken konulardır. Bilirkişilikte aranması gereken özelliklerse uzmanlık ve yeterliliktir. Uzman kimdir? Kendini uzman hisseden herkes uzman mıdır veya her sertifika sahibi uzman mıdır, bilirkişilik yapabilir mi? Birçoğumuzun kolaylıkla cevaplayacağı bu sorulara gerçek hayatta hiç de umduğumuz karşılıklar maalesef bulunmamaktadır.

Hâlihazırda yaşananlar bu konuda bizi kısmen hayal kırıklığına uğratmaktadır. Bilirkişilik görevinin zamanla yozlaştığı da malumunuzdur. Bugün mevcut sorunları çözeceği iddiasıyla yeni bir kanun tasarısı sunulmuştur. Ancak, yeni kanunla sorunların tamamı çözülecek midir şüphelidir. Bu kanunla devlet özerk olan tüm kurumları kendi tarafına çekmek istercesine hareket ederek adaletin tarafsızlık ilkesine de karşı gelmek durumundadır. Ayrıca, sertifika sahibi yapan sınırlı süreli bir eğitimle bilirkişiliğin meslek olarak kabul edileceği bir tasarıyla da maalesef karşı karşıyayız. Sertifika eğitimleriyle yeni meslek grupları oluşturmak veya mevcut mesleklere yama şeklinde farklı eğitimden geçmiş kişileri dâhil etmek çözüm değildir, uygun da değildir. Sertifika vermek yoluyla bugüne kadar birçok meslek grubu mağdur edilmiştir. Verebileceğim en yakın örnek psikolojik danışmanlık ve rehberlik mezunlarına yapılan haksızlıktır. Millî Eğitim Bakanlığının açtığı kısa süreli kurslarla, alan dışı atamalar, alımlar, görevlendirmeler yaparak hakkaniyet ilkesine ve bilimselliğe aykırı davranılmıştır ama Millî Eğitim Bakanlığı hâlâ kurs açıp sertifika vermek yoluyla alan ihlaline de devam etmektedir. Gerekçe olarak da yeterli sayıda PDR mezunu olmadığı iddiasını bize sunmaktadır. Millî Eğitim Bakanlığının yaptığı son atamalarda, 7 bin civarında PDR mezunu başvurmuş, ancak 1.400 mezun, okul psikolojik danışmanı, rehber öğretmen olarak atanmıştır. Şu anda yeni mezunlarla birlikte atanmayı bekleyen 10 bin civarında PDR mezunu mevcuttur. Öncelikli olarak bu mezunları ihtiyacı olan okullara yerleştirmek gerekmektedir. Tüm mesleki alanlara ve bilimsellik ilkesine saygı gösterilerek alan ihlallerinden doğan mağduriyete son verilmelidir, bu ilke bilirkişilik müessesesi için de geçerlidir.

Değerli milletvekilleri, şu anda üzerinde konuştuğumuz kanunun gerekliliğiyle ilgili olarak, dün, Adalet Bakanı Sayın Bekir Bozdağ, başta bilirkişilik olmak üzere kurumsal görevlerde denetimin önemi ve gerekliliği üzerinde durmuştur. Denetim devletin yerine getirmek zorunda olduğu en hakiki, en önemli görevlerden biridir. Denetim konusunda bugüne kadar yapılan hatalar ve ihmaller gelecekteki icraatınız açısından da bizi kaygılandırmaktadır. Bilindiği üzere ülkemizde faaliyet gösteren 17-25 Aralık yolsuzluk iddialarından önce AKP tarafından ilk olarak "Gülen Cemaati" olarak kabul gören, bu tarihten sonra Haşhaşi bir örgüt olduğu taraflarınca iddia edilen ve 15 Temmuzdan sonra nihayet "FETÖ terör örgütü" adıyla adlandırılması uygun görülen örgütün okulları yıllarca devleti yöneten iktidar partisinin idaresindeki Millî Eğitim Bakanlığı tarafından yapılmış ve maalesef burada çocuklar dinî, siyasi ve ideolojik istismara uğramıştır. On beş yıldır Millî Eğitim Bakanlığı tarafından denetlenen ve makbul kabul edilen bu okulların öğretmenlerinin ihraç edildiğini, o kurumlarda okuyan çocukların şüpheli bulunduklarını ve yine okutan velilerin de şüpheli, şaibeli sayıldıklarını size hatırlatmak isterim. Ama maalesef bu örgütün önünü açan ve 15 Temmuz darbesinde rolü olan siyasilere de hiç dokunulmadığını yine hatırlatmak isterim.

Bu Bilirkişilik Yasa Tasarısı'yla yapılacak denetlemelerin nasıl olacağı, millî çıkarlar, vatan çıkarlarının mı gözetileceği, yoksa iktidar çıkarlarının mı gözetileceği şaibelidir.

Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)