| Konu: | 669 Sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Tedbirler Alınması ve Milli Savunma Üniversitesi Kurulması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararname (1/751) ve İçtüzük'ün 128'inci Maddesine Göre Doğrudan Gündeme Alınmasına İlişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı Tezkeresi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 18 |
| Tarih: | 09.11.2016 |
MHP GRUBU ADINA MEHMET GÜNAL (Antalya) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, sizleri ve yüce Türk milletini saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, 15 Temmuzdan bu yana yaşamış olduğumuz bu olağanüstü durumla ilgili kanun hükmünde kararnameleri görüşüyoruz.
Öncelikle, oraya geçmeden önce, bugün, açılışta gündem konusu yapılan Sayın Yedekci'nin konuştuğu ve Sayın Bostancı'nın cevap verdiği Şişli'deki durumla ilgili kısa bir bilgi vermek istiyorum çünkü bu konu bugünün meselesi değil. Ben şahsen üç yıldır, olay başladığından beri takip ediyorum Sayın Bostancı. Ayrıntılı bilgileri de size, dosyayı, birazdan -yukarıda olduğu için- takdim edeceğim, gündem yoğunluğundan dolayı -bir yukarı bir aşağı- yetişemedim. Ama kısaca şunu söyleyeyim: Orası bir eğitim yuvasıydı. Şişli'deki teknik okullar kampüsüdür bahsetmiş olduğumuz yer. Çok kısa bilgi vereyim dememin nedeni o, çok uzun bir konu. Özetle, bir okul kampüsü, vakıflarla ilgili düzenleme kullanılarak Bulgar din adamına ait iken devlete kalmış, orası da 1958 yılından beri -yapılan tahsisle- okul olarak, okul alanı olarak tahsis edilmiş. Bundan iki üç yıl önce bir iş adamı Bulgar Vakfıyla anlaşarak Bulgar Vakfı da Vakıflardan bunu alarak yüzde 50 yüzde 50 kâr paylaşımı şeklinde ihale etmiş. Biz daha önce defalarca Millî Eğitim Bakanına da Çevre Bakanına da bunları ilettik, hatta Çevre ve Şehircilik Bakanlığı da imar tadilatıyla 2,5 emsal vererek orayı iş alanı hâline getirdi. Geçmişten bugüne Vakıflarla ilgili, Millî Eğitimle ilgili kararlar var. Eğer böyle bir hak talep edilirse "Devlet parasını versin, burası okul olarak kalsın." diyen 1958 tarihli yazı var. Onun için ben size takdim edeyim. Hele hele böyle dönem arasında bir an önce başlanması daha ayrı bir garabet. Evet, bir kısmını Sayın Bostancı'nın da dediği gibi, okul alanı bırakarak yapmışlar ama başka yerlere belki okul alanı yapacaklar. Önemli olan, orası bütün gariban çocuklarımızın okuduğu ve sanayiye ara eleman yetiştiren, motor teknik, meslek liseleri gibi birçok lisenin bir arada olduğu çok büyük bir eğitim kampüsüydü; kaygımız ondan dolayıdır. Başka yerlerde geliştirme yapılabilir. Ben ayrıntılı bilgiyi tekrar sizlere sunacağım, komisyonda da ilgili bakanlara geldiği zaman zaten ileteceğim, geçmişte de ilettiğimiz bilgiler var. Orası bir eğitim kampüsü olmaktan çıktı, şimdi bir iş merkezi hâline dönüşüyor maalesef. Rantsal dönüşüm o anlamda devam ediyor. Açıkçası bu KHK, daha önce çıkmış olan KHK'lar -biliyorsunuz, olağanüstü hâl KHK'sı olarak bunlar geliyor- olağan dönemde de bizim hep "Meclisten geçsin." dediğimiz kanunlardı.
15 Temmuzda yaşamış olduğumuz bu darbe teşebbüsünde, hepimizin burada, bir kısmınızla birlikte benim de Sayın Başkanla beraber kürsüde olduğum bir anda başlayan bombardımanla bu tecrübeyi hep birlikte yaşamış olduk. Tabii ki bununla ilgili gerekli bütün önlemlerin alınması gerekir. Bütün kurumlarda da kimler karıştıysa onlarla ilgili soruşturmaların tamamlanması, suçlu olanların cezalandırılması gerekir. Ama, şuna da dikkat etmemiz lazım: Özellikle, olayın hemen akabinde yaşanan birtakım şeyler gerçekten yüreklerimizi burkmuştur. Türk Silahlı Kuvvetlerine karşı topyekûn bir harekete geçilmesi ve Türk Silahlı Kuvvetlerimizi küçük düşürecek birtakım yayınların yapılması bizi yaralamıştır. Bizim için ordu, peygamber ocağıdır. Türk milleti, ordu millettir. Gerçekten de bana arkadaşlarım sordular, uluslararası toplantılara da katıldık, bunun arkasından heyetler hâlinde belli yerlere gittik, sizler de biliyorsunuz, basınla yaptığımız röportajlarda, burada bu tecrübeyi yaşayan, o anda Mecliste olan arkadaşlarımızın temsilcisi olarak bizlerle mülakat yaptılar, Yenikapı toplantısından sonra dediler ki: "Sizin için en dikkat çekici şey neydi?" Dedim ki "Benim için en önemli olan şey, Genelkurmay Başkanımızın şahsında Türk Silahlı Kuvvetlerine Türk milletinin göstermiş olduğu teveccühtür." 30'dan fazla defa tezahüratla kesilmesi, milletimizin Türk Silahlı Kuvvetlerinin tamamını aynı kefeye koymadığını gösteriyor. Biz burada kanun yapıcılar olarak, sizler de Hükûmet olarak buna dikkat etmemiz gerekiyor, komutanlarımız yanınızda.
Evet, suçluyu ayıklayalım ama bunu yaparken de birtakım şeylere dikkat edelim. Daha önceki gün yine bir subayımızın gururuna yediremeyerek intihar ettiğini duyduk, yeni yani. Şimdi burada... Bizim askerimiz, polisimiz gururludur. "Evet, bunu yapalım ama onu yaparken şimdi bu arada da daha önceden bekleyen Türk Silahlı Kuvvetleriyle ilgili dizaynlarımızı yapalım, aceleyle bunları hemen kapatalım, birleştirelim." demek biraz yanlış olur. Sistemde reforme edilmesi gereken yer varsa burası yasama, burası Gazi Meclis; gelirsiniz, hepsini getirirsiniz, burada tartışırız, gerekli kurumlardan görüşler alınır, bizler de görüşlerimizi sunarız, değişiklikleri yaparız. Ülkemizin gelişmesi için, hele hele şu anda dört bir yanımızdan terör saldırılarıyla, değişik açılardan yapılan kuşatmalarla karşı karşıya olduğumuz bir ortamda, evet, güvenlik kuvvetlerimizin reforme edilmesi normaldir, varsa içinde darbe teşebbüsüne karışanlar ayıklanmalıdır ama toptancı bir yaklaşımı doğru bulmuyoruz.
Bu kapsamda, burada yapılan düzenlemelerde de Milliyetçi Hareket Partisi olarak biz en başta söyledik, Jandarmayla ilgili bir düzenleme yapılacaksa yapalım ama biz sadece bağladık İçişleri Bakanlığına. Sorun bitti mi? Yani, basit bir örnek vereyim, işte, İl İdaresi Kanunu var -orada, siz bunu koydunuz- diyor ki: Yargı mensupları ve askeriye hariç ilin idaresi onda. Askeriye valinin emrinde değil. O değişikliği yapmadan nasıl yapacağız? Örnek olarak söylüyorum. Birçok reform çalışması yapmamız gerekiyor. Ha "Biz o anda yaptık, KHK'ya koyduk, oldu." dediğimiz zaman maalesef o olmuyor.
Askerî okullarda da yine aynı şey. Toptancı yaklaşıyoruz arkadaşlar. Evet, onları ayıklayalım ama sınav sisteminde bir şey varsa... İnsan kalitesiyle ilgili bu, okulla ilgili değil ki. Oraya koyduğumuz insanlar yine kayırmacı olur, yine farklı bir şey olursa yeniden orada kötü bir şey olur. "Üniversiteye dönüştürelim." dedik, tamam. Sonra, yanlışların bir kısmından kısmen dönüldü, Silahlı Kuvvetlerle ilgili de, okullarla ilgili de ama hâlâ sağlıkla ilgili, eğitimle ilgili şeyler devam ediyor. "Efendim, şuraya bağlayalım, buraya bağlayalım." Önemli olan bir yere bağlanması değil, orada bir kurum kültürünün oluşması ve bunun etkin bir şekilde çalışması. Güvenlik zafiyeti oluşturmadan, ülkemizin geleceği açısından, dünyada itibar açısından Türk Silahlı Kuvvetlerinin en etkin şekilde, en modern silahlarla donanmış bir şekilde... Evet, "Yurtta barış, dünyada barış." ama bunu sağlarken de dosta güven, düşmana korku verecek bir yapı olması lazım. Onun için de "ordu millet" dediğimiz, "Peygamber ocağı" dediğimiz bu ordu yapısının bozulmaması gerekiyor. Dünyanın hiçbir yerinde çocuğunu kınalayıp askere gönderen başka bir millet yok, yani vatana feda olsun, kurban olsun diye gönderiyor. Bakıyoruz, cenazelere de çok etkileniyoruz, anneler, babalar geliyor, diyor ki babası: "Ben de hazırım, bir tane daha oğlum var, o da feda olsun." Şimdi, biz eğer o maneviyatı yıkarsak, insanların güvencini, inancını kırarsak bu kuruma onları yeniden yapamayız. Yeniden ordu kurarız, yeniden silah alırız, yeniden donanımını yaparız ama o manevi şeylerle başa çıkamayız.
Onun için, başta güvenliğimizi sağlayan Türk Silahlı Kuvvetleri, Emniyet mensuplarımız olmak üzere, bütün kurumlarda bu hassasiyeti göstermemiz gerekiyor. Bir taraftan bunları cezalandıralım, yeniden sistemi toparlayalım derken, öbür taraftan farklı mağduriyetler ve kurumlar arası sorunlara yol açacak düzenlemelerden de kaçınmak gerekiyor. Bunun içerisinde de arkadaşlarımızın maddelerle ilgili önerileri olacak. O önergelerde değişiklikleri yine tartışacağız. Ama, esas itibarıyla, bir an önce bu yargılama süreçlerinin tamamlanması, kurunun yanında yaşın da yanmasına sebep olacak toptancı yaklaşımlardan uzaklaşılması gerekiyor. İnşallah, bizim sizlere iletmiş olduğumuz öneriler, bizim sizlere daha önce iletmiş olduğumuz, parti olarak, kurumsal olarak da iletmiş olduğumuz bu yanlışlarla ilgili değerlendirmeler bir an önce yapılır, masum olanlar ayıklanır. Aksi takdirde, daha büyük sosyal yaralar açılmasına neden olunacaktır.
İnşallah, milletimizin geleceği açısından bu düzenlemeler yapılarak, suçluların bir an önce yargılanması tamamlanarak cezalandırılır; diğer masum insanlarımızın veya onlar tarafından kandırılmış olan insanlarımızın da bir an önce normal hayata dönmeleri sağlanır.
Ben bu dileklerle tekrar teşekkür ediyor, hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)