GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 669 Sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Tedbirler Alınması ve Milli Savunma Üniversitesi Kurulması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararname (1/751) ve İçtüzük'ün 128'inci Maddesine Göre Doğrudan Gündeme Alınmasına İlişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı Tezkeresi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:18
Tarih:09.11.2016

DENİZ DEPBOYLU (Aydın) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 669 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin 4'üncü maddesi üzerindeki önergemiz üzerine söz almış bulunuyorum. Sizleri, Gazi Meclisimizi ve aziz Türk milletini saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, madde önergemizde belirtilen durum, hâlihazırda mahkemelerimizin tarafsızlığı şaibe altında iken vatandaşlarımızın mağduriyetini arttırıcı bir etmendir. Milletin adalet arayışı içerisinde devletin mahkemelerine güvenmekten başka çaresi yokken ve OHAL kapsamında kimse mahkemelerde hakkını arayamazken, bu tarz kararlar vatandaşlarımızı olumsuz etkilemektedir; aynı şekilde, devlete ve adalete olan güvenlerini de sarsmaktadır.

Liderimiz Sayın Devlet Bahçeli'nin de belirttiği gibi, devlete güvenin sarsıldığı bugünlerde en büyük soru işareti yurtta sulh komitesinde bulunan siyasilerin kimlikleridir. Bu kişiler her kim ise bir an önce ortaya çıkarılmalı, ülkemize ve milletimize çektirilen acıların karşılığı olarak haklarında yasal işlemler yapılmalıdır. Ancak bu şekilde milletimiz rahat bir nefes alarak adaletin herkese eşit dağıtıldığını ve kimsenin korumasının ülke menfaatinin önüne geçmediğini görebilir.

Aynı şekilde askerlerimize olan güvenimiz yine bizler için vazgeçilmezdir. Türk Silahlı Kuvvetleri içinde konuşlanmış Fetullahçı terör örgütüne mensup subayların 15 Temmuz 2016 tarihinde gerçekleştirdiği darbe girişimi, cumhuriyeti, demokrasiyi, millî hâkimiyeti yok etmeyi amaçlamış hain bir planın fiilî durumudur. Türk milleti askerdir; bu, geçmişten bugüne değişmeyen gerçektir. Türk Silahlı Kuvvetleri bizim onurumuzdur. Maalesef, yaşanılanlar sebebiyle ortaya çıkan tabloda askerlerimiz de mağdur edilmiştir. Bütün umutlarını bu mesleğe bağlayan ve hayatlarını bu ülke uğruna feda etmek için bekleyen askerî öğrencilerimizin durumları ise tam bir felakettir. Keza, mezunlara verilen diplomalarda hiçbir kalifiye ihtiva etmeyen ve kendilerine iş kapılarını kapatan bir durum mevcuttur.

Değerli milletvekilleri, devletin hayati organlarını kanser hücreleri gibi saran Fetullahçı terör örgütü, Türk Silahlı Kuvvetlerini ele geçirme amacıyla son yirmi yıldır çalışmalarını yoğunlaştırmış, çeşitli yol ve yöntemlerle kendi kadrolarını oluşturmak üzere gayrette bulunmuştur.

FETÖ mensubu olan ve askerî okullarda eğitimci olarak görev yapan subay görünümündeki teröristler, ordu içindeki vatansever askerî öğrencilere yönelik, acımasızca, bezdirici ve yıpratıcı, hukuk dışı uygulamalarda bulunmuşlardır. Vatansever, milliyetçi, Atatürk ilkelerine bağlı birçok askerî öğrencinin okuldan uzaklaştırılmasını sağlamak için bu öğrencilerin sınav kâğıtlarının üzerinde tahribat yapılmış, başarısızlık ve disiplin suçlarıyla suçlanmış, çaresiz bırakılmıştır. Askerî kamplarda hedef alınan bu öğrencilere fiziksel ve psikolojik işkenceye varan görevler yükleyerek okulu bırakmaya zorlamışlardır. Çok sevdikleri okullarından ayrılmak zorunda kalan bu öğrenciler büyük mağduriyet yaşamış, tazminat ödemek zorunda kalmış, maddi ve manevi kayba uğramışlardır. Yaklaşık olarak 3 bin civarında olduğunu düşündüğümüz öğrenimini yarıda bırakan askerî öğrencilerin, bu konuda mağdur olan çocuklarımızın, gençlerimizin mağduriyetleri nasıl giderilecektir, bunun hesaplanması gerekmektedir.

Milletin silahını millete doğrultma cüretini gösteren, milletin iradesine darbe girişiminde bulunan tüm hainlerin, uzantılarının yargılanması ve vatana ihanet eden bu kişilerin en ağır cezayı almaları hepimizin hemfikir olduğu, hassasiyet gösterdiğimiz bir konudur.

Mağdur olan gençlerimizden istekli olan, terör örgütüyle hiçbir bağı olmayanlarının Türk Silahlı Kuvvetlerine veya kurulacak olan yeni millî savunma fakültelerine dönebilmesi için imkân sağlanması, vatan âşığı gençlerimizin yaralarının sarılmasına yardımcı olacaktır.

Yine, askerî okulların kapatılmasıyla, bu okullarda eğitim gören yaklaşık 25 bin öğrenci ile ailelerinin umutlarının da karardığını hatırlatmak isterim. Bu gençlerin tamamının FETÖ üyesi olduğunu iddia etmek mümkün müdür? Sapla saman birbirine karışmış durumdadır, kurunun yanında yaşlar da yanmaktadır. Bu mağduriyet nasıl giderilecektir? Askerî liselerimizin kapatılması sadece eğitim boyutunda ele alınacak bir kayıp değildir. Bunlar bizim millî, kültürel, tarihî miraslarımızdır ve sahip çıkmak zorundayız.

Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)