| Konu: | 674 Sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname (1/760) ve İçtüzük'ün 128'inci Maddesine Göre Doğrudan Gündeme Alınmasına İlişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı Tezkeresi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 19 |
| Tarih: | 10.11.2016 |
ERHAN USTA (Samsun) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Tabii, bu son duyduğumuz vahim durumdan sonra insanın hiç tadı tuzu kalmıyor. Hiç kimsenin ne canı ne malı ne ırzı ne namusu, hiçbir şeyi güvence altında değil bu ülkede ve bu işin sorumlusu da herhâlde bu ülkeyi yönetenlerdir. Bu kadarını söyleyip bırakacağım. Meclisi yönetenler de belli.
Kötü yönetim sadece bundan ibaret değil. bakın, 2002 yılında bu ülkede bir sistem getirildi. Kim getirdi? 57'nci Hükûmet, Milliyetçi Hareket Partisinin koalisyon ortağı olduğu hükûmet. O vakte kadar bu ülkede eleman alımı devlette nasıl oluyordu? Kimin adamı varsa o gidiyordu, adamını buluyordu, devlette işe yerleştiriliyordu. Çok kaliteli insanlar işe giremiyor ama onlara göre çok daha az eğitimli, çok daha kalitesiz insanlar işe girebiliyordu. Milletvekilleri de zannediyorum o dönemlerde -biz devletteydik o zaman, bunları biliyoruz, milletvekili değildik ama- sabahtan akşama kadar işe insan yerleştirme peşinde koşuyordu. İşe giren de...
HALİS DALKILIÇ (İstanbul) - Başkanım, kaliteli ve kalitesiz insan tanımı nasıl bir şey ya?
ERHAN USTA (Devamla) - Eğitim açısından, onu anlamışsınızdır; eğitim açısından kaliteli, kalitesiz, yok mu? Layık olan, layık olmayan, liyakatli olan, liyakatsiz olan. Tabii, sizin için fark etmiyor, sizin için partili olup olmaması önemli olduğu için yani bu kavramın da ne olduğunu dahi anlamakta zannediyorum zorlanıyorsunuz.
Şimdi, bir sistem getirildi. O günkü Hükûmet de şunu yapabilirdi: "Böyle gelmiş, böyle gider. Yıllar sonra iktidar olmuşum, iktidarın keyfini ben de bir süreyim, iktidarın rantını ben de bir yiyeyim, ben de benden iş bekleyen, güç bekleyen insanlara iş vereyim, bu subjektif davranışı devam ettireyim." diyebilirdi ama o gün Milliyetçi Hareket Partisinin de koalisyon ortağı olduğu Hükûmet bunu yapmadı ve kamu personel seçme sınavını bu ülkeye yerleştirdi, getirdi. Onunla ilgili çok özel anekdotlar da var, bugün anlatmayacağım ama gerekirse onu da ileride anlatırım. Yani, bir devlet adamlığı yapıldı o zaman.
Şimdi, zaman geçti, bu sistem uygulanmaya başlandı, belki yanlış uygulandı, doğru uygulandı ama sistem yaklaşık on üç-on dört yıldır uygulanıyor, belli bir yere oturmaya başladı ama son dönemde -bu bakın FETÖ meselesinden, bu 15 Temmuzdan önce, bunu hepimiz biliyoruz- bu KPSS'den sapma eğilimleri, trendleri başladı bu ülkede. Ne yaptık mesela? Yanlış hatırlamıyorsam 150-200 bin kişi sözleşmeli olarak alındı ve sonra bunların hepsi kadroya geçirildi bu ülkede yani sistem dışında. Sistem dışında o kadar çok alım yapıldı ki hiç liyakatli mi, liyakatsiz mi onlara filan bakılmaksızın yerleşmiş bir sistemden sürekli bir geriye gidiş oldu. Zaten bu ülke bunları denedi, bu yanlışlıklar bizim ülkemizi ciddi sorunlarla karşılaştırmıştı, bunlardan tam vazgeçilmişken tekrar en eskiye dönme, en kötü sisteme dönmenin anlamını, mantığını anlamak mümkün değil.
Şimdi, tabii, buna son zamanlarda bir de bahanesi oluştu, 15 Temmuz olayları, FETÖ kamuya, devletin her tarafına sızdı -nasıl sızdıysa, biz nasıl sızdığını bilmiyoruz yani nasıl bu devlet bu kadar ele geçirildi, bunda kimlerin ihmali var, buna bakmak lazım- bunu bahane ederek tamamen bu KPSS sisteminden vazgeçmek yanlıştır arkadaşlar. Evet, olabilir yani mesela şimdi kamu personel seçme sınavıyla aldığınızda diyelim ki kimin vatan haini olup olmadığını çözemeyebilirsiniz ama aslında sistemde buna ilişkin mekanizmalar var. Nedir? Memur olarak alıyorsunuz, bir yıllık aday memurluk süresi var, alırsınız, o bir yıllık süre içerisinde eğer vatana ihanet edecek türden veya o mesleği... Diyelim ki öğretmenlik -öğretmenlik bir iletişim kurma meselesidir, öğretme ayrı bir beceridir, bir şeyi bilirsiniz ama öğretemeyebilirsiniz- bunlar için o bir yıllık adaylık süresi içerisinde bunlar denenir, adaylıktan, memuriyete geçiş otomatik yapılmaz, bu elemeler o zaman yapılabilir. Ama, bunun başından itibaren işte, 30 bin, 40 bin kişiyi, 50 bin kişiyi, belki önümüzdeki 50-100 bin kişiyi bir dakikalık sınavlarla arkadaşlar, insaf... Bir dakikada insanın neyini ölçebilirsiniz? Bir dakikalık sınavlarla devlete almak, bunlara devlette kadro vermek son derece yanlıştır; bunlardan vazgeçmemiz lazım. Yani, hepsi bu maddede yapıldığı için söylemiyorum, şimdi ilerleyen maddelerde de var ama eğitimle ilgili olduğu için bunu söylüyorum. Ve bunlar tabii, OHAL kapsamında yapılacak işler değil, bunları niye biz bu kapsamın içerisine alıyoruz? OHAL'le ilgili bütün çıkarılan işleri destekleyen bir siyasi partinin temsilcisi olarak söylüyorum. Ama, bunları, bu OHAL'in, OHAL çerçevesindeki kanun hükmünde kararnamenin içerisinde bu tür şeyleri yapmak da ayrıca bir yanlışlık. Bu konuyu biraz daha irdelemeye devam edeceğim.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.