| Konu: | MHP Grubu önerisi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 24 |
| Tarih: | 22.11.2016 |
DENİZ DEPBOYLU (Aydın) - Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; erken yaş evliliklerinin engellenerek kız çocuklarının cinsel istismarının önlenmesi amacıyla Milliyetçi Hareket Partisi Grubumuz olarak Meclis gündemine sunduğumuz araştırma önergemiz üzerinde söz almış bulunmaktayım. Konuşmama başlamadan önce aziz Türk milletini ve sizleri saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, 17 Kasım 2016 tarihinde Adalet ve Kalkınma Partisi tarafından Genel Kurula sunulmuş olan, cinsel istismar suçundan ceza almış evli olan hükümlülerin affına yönelik önerge toplum vicdanında yargılanmış ve büyük bir tepki almıştır. Söz konusu önergeyle ilgili olarak öyle cümleler kurulmuştur ki buna kayıtsız kalmak mümkün değildir. Anlamakta zorlandığımız bir konu, cinsel istismarın iradeyi etkilemeksizin nasıl gerçekleşeceğidir? Yine, suça azmettiren veya işlenişe yardım edenlerle ilgili olarak kamu davasının düşürülmesinin önerilmesi ise tüyler ürperticidir.
Adalet ve Kalkınma Partisi bu önergeyle mağdur evlilikleri kurtaracağını iddia etmektedir. Ancak, önergenin kapsamına giren hükümlüler ve istismar mağduru olan çocuklarla ilgili aklımıza pek çok soru takılmaktadır. Affetmeye niyetli olduğunuz hükümlülerin istismar sonrası mı evlendiğini, evlendikten sonra mı istismara başladığını nereden bileceksiniz? Tehditle evlendirilmediğinden nasıl emin olacaksınız? Hükümlünün bırakıldıktan sonra tehditle evliliğini sürdürmediğinden emin olabilecek misiniz? Mağdur ile fail arasındaki yaş farkı ne olacak? İkisi de çocuksa ikisi de mağdur demektir. Bu durumda, çocukları evlendiren ebeveynler suçludur. 12 yaşındaki kız çocuğuyla evlenmiş 30-40 yaşındaki adamı da mı affedeceksiniz? 16 Kasım 2016 tarihine kadar yapılmış evlilikleri sınır kabul ediyorsunuz. Peki, 17-18 Kasımda evlenen birisi Anayasa Mahkemesine başvurursa sonuç ne olacak? Ya bu tarih ortadan kalkarsa neyle karşılaşacağız? Kadına yönelik şiddetin hızla arttığı son yıllarda, kadınlarımızı ve kız çocuklarımızı başta cinsel istismar olmak üzere her türlü istismardan korumak için çaba harcamamız gerekirken Adalet ve Kalkınma Partisinin çaba harcamak üzere seçtiği konu bizleri kaygılandırmaktadır.
Bu önergenin tekrar gündeme gelmesi ve kabul edilmesi durumunda mağdur olan kadınlar ve kız çocukları istismarcısıyla evlendirilmeye zorlanacak, şiddet şiddeti doğuracaktır. Kız çocuklarının erken yaşta evlendirilmesinin önü açılacaktır.
Gerekçede ifade edildiği üzere, çocuklara yönelik istismar suçunda "Cebir, tehdit, hile veya iradeyi zorlamaksızın işlenen cinsel istismar suçundan kastınız nedir?" diye soracak olursak, eğer "Küçüğün rızası vardı." şeklinde bir cevap verecekseniz, bu durumda da bunu mantık ve vicdan dışı olarak kabul etmemiz gerekecektir.
Değerli milletvekilleri, 15 yaşın altındaki kız çocuklarından bahsediyoruz. "Çocuğun rızası vardır." demek nasıl bir yaklaşımdır? Bu durumda cinsel istismar nedir, isterseniz bir tanımına bakalım.
Uluslararası Çocuk İstismar ve İhmalini Önleme Derneği bir tanım yapmış, diyor ki: "Rıza yaşının altında bulunan bir çocuğun cinsel açıdan olgun bir yetişkinin cinsel doyumuna yol açacak bir edim içinde yer alması ya da bu duruma göz yumulması." şeklinde tanımlanıyor. Bu tanım, cinsel edimin herhangi bir araç kullanılarak yapıldığı veya yapılmadığını, genital ya da fiziksel temas içerdiği veya içermediğini, çocuk tarafından başlatıldığı ya da başlatılmadığı ve zarar verdiği ya da vermediği gibi bütün durumları kapsamaktadır. Yani, tanımdan da anlaşılacağı gibi, bu olayın çocuk tarafından başlatılmış olma ihtimali dahi istismara gerekçe olamaz. Bu, çocuğun cinsel istismarıdır.
Değerli milletvekilleri, TÜİK bazı araştırmalar yapıyor. Erken yaş evlilikleriyle ilgili de bize bazı sonuçlar vermiş ama biliyoruz ki TÜİK çalışmalarını 16-17 yaş grubunda resmî evlilik kayıtlarına bakarak yapıyor. Ancak, biz Türkiye'de çocuk evliliklerinin sayısının 181 bin civarında olduğunu duyuyoruz.
Yine, ben size daha somut, daha geçerli örnek vereyim: Biz, kısa bir süre önce Kars'taydık; Ağrı, Ardahan, Kars, Iğdır illerinin kadınlarla ilgili sorunlarını dinliyorduk. Valiliklerden bize verilen resmî bilgiye göre, Kars Valiliğinin verilerine göre, 2015 yılında 15-19 yaş arasında anne olma oranı yüzde 12,61; yine, Ardahan Valiliğinin verdiği rakam yüzde 9,7; Türkiye'deki oran da yüzde 5,98 şeklinde ifade ediliyor. 15 yaşında bir çocuğun anne olması ne demek? Bu, muhtemelen o çocuğun, en iyi ihtimalle, 14 yaşında evlendirilmiş olduğunu gösteriyor. Ama biliyoruz ki biz, ergenlik döneminde üreme organları öyle, hemen hamileliğe izin verecek şekilde gelişmez. Belki de bu çocuk 11 yaşında evlendirildi, anne olma olgunluğuna ancak o yaşta ulaşabildi.
Millî Eğitim Bakanlığının sunduğu verilere bakalım: 2013 yılında bir rapor yayınlamış Millî Eğitim Bakanlığı, 174.625 öğrenci ilköğretim okullarını terk etmiş. 2014 yılında bu, 234.932 öğrenciye çıkmış ama bunun kaçı kız, kaçı erkek, bilgi yok. Yine, bu çocuklar ne oldu? Yine bilgi yok. Bütün bunları dikkate alırsak, siz bugün önergenize gerekçe olarak 3 bin, 4 bin mağdurdan bahsediyorsunuz; emin misiniz? Okulu terk eden, eğitim hakkı gasbedilen çocuklarımızın akıbeti nedir? Kaç tanesi yasa dışı bir şekilde evlendirilmiştir? Daha haberdar olmadığınız kaç küçük kız çocuğu cinsel istismar mağduru? Yine, bütün bunlar hakkındaki bilginiz nedir? Çok merak ediyoruz.
Erken yaşta ve zorla evlilik yoluyla oluşan evliliklerde şiddetin, önemli bir şekilde çocuğun hayatını tehdit ettiğini biliyoruz. Erken dönemde, diğer bir deyişle çocuk evliliklerinde kız çocuklarının maruz kaldığı şiddetin oranı diğer evliliklere göre 2 kat daha fazla, cinsel istismarda, cinsel şiddetin oranıysa 3 kat daha fazla. Ayrıca, bu çocukların uğradıkları fiziksel şiddetten dolayı kendilerini sorumlu görme olasılıkları da var. Bu da ne demek? Bu, gizli kalacak demek. Çocuk şiddete uğrayacak, gizli tutacak ve nihayetinde, bu, çocuğun ileriki dönemlerde ölümüne yol açacak sonuçlar doğmasına da sebep olacak. İlerleyen süreçte, anlayacağınız gibi, tablo daha da kötüleşiyor.
Çocukların evlilik yoluyla istismar edilmesi çocuğun gelişimini kesintiye uğratacak, ruh sağlığı bozulacaktır. Bu, aynı zamanda, kız çocuklarımızın eğitim haklarının gasbedilmesi demektir. Bu da ileriki dönemde yoksulluk ve yoksunluk yaşayacağını göstermektedir.
Daha önceden, Aile Bütünlüğünün Korunması Komisyonunda konuyla ilgili öneriye Milliyetçi Hareket Partisi Grubumuz adına yazdığım şerhteki uyarımı tekrar ediyorum: Bu önerinin tamamen iptal edilmesi gerekmektedir. Zira, önergenin ileri sürdüğünüz amacı farklı değerlendirilip sorunsuz evlilik yaşama beklentisiyle erken yaş evliliklerinde karar vermeyi cesaretlendirecektir.
İddia ettiğiniz mağduriyetin sorunuyla çalışmalar yapılabilir ama önce kız çocuklarının erken yaşta evlendirilmesini bir engelleyelim, bunu bir sıfıra indirelim de ondan sonra mağdurların durumuna bir bakalım. Bunu da yaparken Türkiye Barolar Birliği, Türk PDR Derneği, Türk Psikologlar Derneği, Türkiye Psikiyatri Derneği, çocuk ve ergen psikiyatristleri derneği, sosyolojide ve özellikle aile sosyolojisinde uzmanlaşmış akademisyenlerden oluşan bir komisyonla çalışarak bu sorunun çözümüne bakalım.
Bu çocukların, yine, özellikle erken yaşta evlendirilmiş iki çocuk varsa, bunların mağduriyetine dikkat etmemiz gerekiyor. Bu çocukların eğitimini tamamlaması ve meslek sahibi olması, devlet koruması altına alınması gerekiyor. Ve her şeyden önce, Anayasa Mahkemesi, Türk Ceza Kanunu'nun resmî evlenme olmaksızın dinsel töreni yaptırma ve yapma suçlarını düzenleyen 230'uncu maddesinin (5) ve (6) numaralı fıkralarının iptaline -biliyorsunuz- oy çokluğuyla karar vermişti; önce bunu bir düzeltelim. Zira, imam nikâhında resmî nikâhın aranması şartı kaldırıldı ve çocuk evlenmelerinin, artı çok eşli olmanın önü açıldı.
Düzeltilmesi gereken daha önemli konular varken, çocuklarımızın erken yaşta evlendirilmesinin önüne geçilmek üzere çalışma yapılması gerekirken içerideki suçluları kurtarma yolunda çaba harcanması doğru değildir. Biz çocuklarımızı korumak zorundayız ve bunun için de araştırma komisyonu kurulmasını teklif ediyoruz.
Türk milleti hassasiyetle kararlarınızı takip etmektedir. Bunca çocuğun vebali üzerinizde kalmasın.
Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)