| Konu: | MHP Grubu önerisi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 25 |
| Tarih: | 23.11.2016 |
MEHMET UĞUR DİLİPAK (Kahramanmaraş) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; MHP Grubunun Türkiye ekonomisi hakkında vermiş olduğu önergenin aleyhinde söz almış bulunuyor, bu vesileyle Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, öncelikli olarak şunu belirtmek isterim: Araştırma önergelerinin bir ihtiyaçtan olması gerekmektedir. 1 Kasım 2015'ten yani 26'ncı Dönemden 20 Nisan 2016 tarihine kadarki araştırma önergelerinin sayısını biliyor muyuz? Bunu güncel olarak alamadığım için burada 20 Nisan tarihini baz aldım. Toplam 890 adet araştırma önergesi verilmiş. Bunlar gündeme alınıp komisyonlar oluşturulmuş olsa idi her bir komisyonun 16 kişiden oluştuğunu düşünürsek toplam 14.200 kişiye ihtiyaç vardı veya Meclisin tamamının, 550 milletvekilinin her birinin aynı anda 25 komisyonda görev alması gerekmekteydi. Bu durumu milletimizin takdirine sunuyorum.
Bugünkü araştırma önergesine konu olan... Türkiye ekonomisi hakkında MHP Grubu bir öneri vermiştir. Bu araştırma önergesinin gerekçesi incelendiğinde -ortaya çıkan sonuç- Türkiye'nin mevcut ekonomisi, dünyadaki ekonomik gelişmelere bakılmaksızın tamamen gerçekçi olmayan birtakım rakamlarla ortaya konulmaktadır. İlgili önergenin gerekçesinde belirtilen 2008 yılı büyüme rakamlarının düşük çıkmasından itibaren sanki Türkiye'de ekonomik manada farklı dengesizlikler olduğu ifade edilmektedir.
Hatırlarsanız, kurucu Genel Başkanımız Recep Tayyip Erdoğan o dönemdeki açıklamasında "Bu kriz bizi teğet geçecek." demişti, birçok farklı değerlendirmelerde bulunulmuştu. Daha sonraki değerlendirmelerde ise ekonomimizi teğet geçtiği, bir vakıa olarak göz önünde bulunmaktadır. Tabii, o zamandan bu zamana kadar dünya üzerinde pay sahibi ve kendini egemen gören bazı ülkelerin Arap Baharı, Suriye olayları, Irak olaylarıyla, PYD, DEAŞ gibi terör örgütlerinin bölgede aktif rol oynamasıyla birçok ülke ekonomik bağımsızlığın yanında ülke bütünlüklerini de kaybetmiştir. Bugün gelinen durum ortadadır. Yanı başımızda, bizzat içimizde gerçekleşen bu olaylardan elbette etkilenmememiz mümkün değildir. Bu da yetmiyormuş gibi, 15 Temmuzdaki işgal hareketini ülkemizde faaliyete sokan emperyalist güçler ve onların hain uşakları ülkemizin bekasına, yarınlarına kast etmişlerdir. Bu ortamda, Hükûmetimiz ve siyasi partilerimiz milletiyle el ele verip bu sorunun üstesinden gelmesini bilmişlerdir.
Değerli arkadaşlar, ülkemizin ve dünyanın siyasal anlamda geçtiği süreç hepimizin malumu -Suriye, Musul, Irak, Avrupa, Amerika, Rusya gibi- bölgedeki siyasi gelişmeler bütün dünyayı olduğu gibi ülkemizi de her yönden etkilemiştir. Ülkemizin stratejik konumu itibarıyla içte, dışta terör örgütleri FETÖ ve PKK'yla mücadelesi ister istemez ekonomiyi de etkilemiştir ancak bu etkilenme muhalefetin çizdiği tablo gibi değildir. Mesela, 15 Temmuz darbe girişimine rağmen 18 Temmuzda bankalarımız açık, borsalarımız faaliyette, ekonomimiz sanki hiçbir şey olmamış gibi tıkır tıkır çalışmıştır. Aynı şekilde, halkımız milyarlarca TL değerindeki birikimini devletine, milletine ve Hükûmetine güvenerek yastık altından çıkarmış, 15 Temmuzda işgal edilmiş olan havaalanımız bir gün sonra uluslararası uçuşa açılmıştır. Hatırlarsanız Brüksel'de bir bombalı saldırı olmuştu, havaalanı üç ay kapalı kalmıştı. Sadece bu örnek bile ülkemizin her alanda güçlü ve güvenli olduğunu göstermektedir.
Değerli arkadaşlar, tabii, bu gelişmelerden millet olarak hep birlikte etkilendik. Yaşanan durumlardan dolayı yatırımcımızda, ticaret ehlimizde ne oluyor kabilinden bir miktar durağanlaşma olmuştur. İktidarımız bununla ilgili kalıcı çözümler üretmekte geç kalmamıştır, gerekenleri yapmıştır ve yapmaya da devam edecektir. Etrafımızda yaşanan tüm olumsuzluklara rağmen Türkiye'nin bir yüzünü Batı'ya, bir yüzünü Doğu'ya çevirip dünyada sözü dinlenen ve itibar gören politikalar geliştirme çabaları bir gerçektir. Bölgede yeni bir ekonomik iş birliği çalışmaları kapsamında Şanghay İşbirliği Örgütüyle görüşmeler devam etmektedir. İran'la daha bu ay içerisinde yapılan ekonomik iş birliği anlaşmaları bunun en somut örneğidir.
Değerli arkadaşlar, dünyada, Trump'ın ABD Başkanı olmasıyla birlikte bazı kartlar yeniden karılmaya başlanmıştır. Bunun neticesi olarak dolar birçok ülke para birimi karşısında değer kazanmıştır. Euro/dolar paritesinin 1'e kadar yaklaşması bunun en bariz örneğidir. Dünyada genel olarak ticaret hacmi büyümenin yarısı olur ve buna bağlı olarak büyümeler gerçekleşir ama şu anda dünyadaki büyüme hacmi ve ticari hacim dengeleri büyüme lehine bozulmuş, bu durum da dünya ekonomisi üzerinde durağanlığa sebep olmaktadır. Tamamen bizim dışımızda gerçekleşen bu olaylar sebebiyle birçok dünya ülkesinde ekonomik durağanlığa şahit olmaktayız. Dünya liderleri bu duruma çare bulmak için çalışmalar yapmaktadır.
Değerli arkadaşlar, biz ayrıca şu anda 3,1'lik ekonomik büyüme oranıyla 28 AB ülkesinin 21'inden daha fazla iyileşme göstermekteyiz. Hane halkı borçluluğuna ilişkin göstergelere bakıldığında, hane halkı borcu gayrisafi millî hasılaya oranı olan yüzde 21 civarındaki seyrini korumuş, borcun harcanabilir gelire oranı ile toplam finansal varlıkların oranı 2016 yılının ilk çeyreğinde bir önceki döneme kıyasla değişiklik göstermiştir. Hane halkı borcunun gayrisafi millî hasılaya oranı Türkiye'de, ABD, Hollanda ve Danimarka'nın da içinde bulunduğu birçok ülkeden daha iyi durumdadır.
Az önce değerli arkadaşımız bir CDS verileriyle konuştu, bizim de konuşmamız lazım. Türkiye'nin CDS primleri dünya konjonktüründeki yukarı yönlü riskler neticesinde artış göstermekte, gelişmekte olan ülkelerden negatif yönde ayrılarak iyi bir profil çizmektedir. Bir örnek daha vermek istiyorum: Uluslararası Para Fonu (IMF) tarafından dünya ekonomisinin 2016 yılında 3,1 oranında büyüyeceği belirtilmiş; gelişmiş ekonomilerin 1,6, gelişmekte olan ekonomilerin de 4,2 oranında büyüyeceği tahmin edilmektedir.
Küresel ekonomideki zayıf seyir altında orta vadeli programda yer alan programlar tahmininde 2017 yılı içerisinde büyüme hedefimiz 4,4 seviyesinde bulunmaktadır.
Değerli arkadaşlar, görüldüğü gibi, kim ne dersin desin kimsesizlerin kimi, gariplerin umudu olarak Türkiye güvenli bir liman olmuştur. Hükûmetimiz, yaklaşık on altı yıldır her alanda olduğu gibi ekonomide de sağlam adımlarla yoluna devam edecektir. Bunu kimse engelleyemez, engellemeye çalışanlara da 15 Temmuzda olduğu gibi milletimiz gereken cevabı verecektir.
Bu vesileyle Genel Kurulu saygıyla selamlıyor, hepinize teşekkür ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)