| Konu: | CHP Grubu önerisi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 26 |
| Tarih: | 24.11.2016 |
FAHRETTİN OĞUZ TOR (Kahramanmaraş) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; CHP önergesi hakkında Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Pek çok ülkede 1994'ten beri her yıl 5 Ekim günü UNESCO tavsiyesiyle Öğretmenler Günü olarak kullanmaktadır. 5 Ekim günü, 1966 yılında Paris'te gerçekleşen Öğretmenlerin Statüsü Hükümetlerarası Özel Konferansı'nın sona erip UNESCO temsilcileriyle ILO tarafından öğretmenlerin statüsü tavsiyesinin oy birliğiyle kabul edilişinin yıl dönümüdür. Bugün, kendi kültürel ve tarihî özelliklerine göre çeşitli ülkelerde, farklı tarihlerde "Öğretmenler Günü" olarak belirlenmiştir. Biz de 24 Kasım 1928'de Türkiye Cumhuriyeti devletimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'ün millet mekteplerinin başöğretmenliğini kabul ettiği gün münasebetiyle her yıl 24 Kasımı "Öğretmenler Günü" olarak kutluyoruz. Ben de başta Başöğretmenimiz Atatürk olmak üzere, tüm öğretmenlerimizin Öğretmenler Günü'nü kutluyor, daha huzurlu, daha mutlu bir ülkede nice yıllar öğretmenlik yapmaları dileğiyle selam ve saygılarımı sunuyorum. Ebediyete intikal eden tüm öğretmenlerimize, terör nedeniyle şehit düşen öğretmenlerimize Allah'tan rahmet diliyorum.
Değerli milletvekilleri, önceki tarihlerde "müderris" denilen hocalar, öğretmenler medreselerde yetişiyordu. İlk defa öğretmen yetiştirmenin önemi göz önüne alınarak özel bir program uygulanması fikrinden hareketle modern anlamda öğretmen yetiştirme gayretlerinin başlangıcı olarak İstanbul'da Fatih semtinde bir öğretmen okulu açıldı. Darülmuallim adıyla 16 Mart 1848 tarihinde açılan bu ilk okulun, bundan sonra açılan öğretmen okullarının ilim irfan yuvası olduğundan kuşku yoktur. Öğretmen okulları geçen süre içerisinde bu ülkeye büyük hizmetler etmiş, eli öpülesi öğretmenler yetiştirmiştir.
Değerli milletvekilleri, 1848'de açılan ilk Darülmuallimin yani erkek ilk öğretmen okulunun ilk müdürü ünlü tarihçi Ahmet Cevdet Paşa'dır. Ahmet Cevdet Paşa Osmanlı devletinde 19'uncu asırda yetişen Türk devlet ve bilim adamı, tarihçi, hukukçu ve şairdir, Mecelleyi kitaplaştıran kişidir. 5 defa Adliye, 3 defa Eğitim, 2 defa Vakıflar, 1 defa İçişleri ve 1 defa da Ticaret ve Ziraat Bakanlığı yapmış bir devlet adamıdır. Devrinde hazırlanan kanunların ve kurulan kurumların büyük kısmı onun elinden çıkmıştır. "Tarih-i Cevdet" adıyla bilinen ve Osmanlı tarihini anlatan 12 ciltlik "Tezakir-i Cevdet" adlı ve diğer birçok eseri vardır, "Kısas-ı Enbiya" da onundur. Açtığı bu ilk öğretmen okuluna Ahmet Cevdet Paşa'yı, ünlü bir tarihçiyi, 12 ayrı bakanlıkta bakan olarak görev yapmış birini, ünlü bir yazarı, âlimi, şairi müdür yapan Osmanlı Devleti'nin büyüklüğü buradadır. Keşke bugün de okul müdürlerimiz bu güzide insanın yüzde, binde 1'i olabilseydi.
Değerli milletvekilleri, sonraki süreçte, 1878 yılında "Dârülmuallimat" adıyla kız öğretmen okulu da açılmıştır. Bu dönemde açılan kız öğretmen okullarında yerli, öğretmenlik yapacak yetişmiş kadınlar bulunamamış, öğretmen olarak yabancı veya azınlık uyruklu kadınlar çalıştırılmıştır. Hatta, yeterli sayıda öğretmen de bulunamadığı için -yatılı da olması göz önüne alınarak- günün şartlarında, yaşlı ve o günkü ifadeyle "güzel bulunmayan" erkek öğretmenler öğretmen olarak alınmıştır.
Geçen süre içerisinde öğretmen yetiştirmede üstün gayretler ve başarı gösteren, cumhuriyetin kuruluşu aşamasındaki ilk Millî Eğitim Bakanlarından Mustafa Necati Bey'i anmamak vefasızlık olur diye düşünüyorum. Eğitim ve kültür hayatımıza birçok eser ve müessese kazandıran Hasan Âli Yücel de yâd edilmesi gereken büyük eğitimcilerdendir. Unutmayacağımız diğer bir isim, Türk Ocaklı, Halkevleri, Andımız'ın yazarı, Millî Eğitim Bakanı Doktor Reşit Galip'tir. O ki Atatürk'e bile yerine göre kafa tutmuş, eleştirmiş yiğit insanlardandı. "Hatayı yapan siz de olsanız sizi de eleştiririm." diyebilen cesaret timsali bir Bakandı. 1934'te 41 yaşında hayata veda eden bu büyük insanın öldüğünde cebinde 5 lira parası olduğunu, evi olmadığını da belirtmek isterim. Eşi ve çocukları, yardımla alınan evin bir odasına sığınıp diğer odaları kiraya vererek geçimlerini sağladılar. Doktor Reşit Galip'e de Allah'tan rahmet diliyorum.
Yine, millî bir model olarak köy enstitülerinin kuruluşunda büyük emeği olan Genel Müdür İsmail Hakkı Tonguç ve öğretmen okullarının gelişmesinde gerek idareci olarak gerekse binlerce öğrenci yetiştiren Ayvaz Gökdemir'i rahmetle, dönemin Bakanı Sayın Ali Naili Erdem'i de saygı ve hürmetle anıyorum. Bunlar ve ismini sayamadıklarım örnek alınacak insanlardır. Bu arada, öncesinde ve Ahmet Cevdet Paşa'yla başlayan ve devam eden dönemde Türk ilim ve irfan hayatına emeği geçmiş tüm öğretmenlerimizin, şehit öğretmenlerimizin, yaşayan öğretmenlerimizin ellerinden öpüyor, en derin saygıyla selamlıyorum. Öğretmenler Günü'nde huzur ve mutluluğu, sağlık ve afiyeti en çok hak eden kesimdir.
Değerli milletvekilleri, ilk erkek öğretmen okulunun açıldığı 1848 yılında okulun ders programları arasında usuli ifade ve talim dersleri bulunuyordu. Yüz altmış sekiz yıl önce bir öğretmen için zaruri ders olarak okutulan üslup ve talime bugün dünden daha fazla ihtiyacımız olduğu bir gerçektir. Bir başka gerçek de kişilikli, dürüst, çalışkan, milliyetçi, vatansever, hakkı ve hukuku gözeten, büyüğü seven, küçüğü sayan bir nesle şiddetle ihtiyacımız olmasıdır. Bu nesli yetiştirecek de sadece ve yalnız öğretmenlerimizdir.
Değerli milletvekilleri, ben de leyli meccani olarak okuduğum Artvin Erkek İlköğretmen Okulundan mezun olarak 28/8/1975 yılında Mardin ili Savur ilçesi Armutalan köyü ilkokulunda göreve başladım, İçören köyünde de çalıştım. Çalıştığım köyün yolu yoktu ve ancak beş saatlik patika yoldan dağ tepe giderek varılıyordu. Güzel insanların diyarı bu köylerde de hayatımın hiçbir döneminde karşılaşmadığım güzelliklere şahit oldum. Yükseköğrenimden sonra Ankara'da Bağlum ve Demetevler'de matematik öğretmenliği yaptım, üniversitelerde dışarıdan derslere girdim. Bugün, Türkiye Büyük Millet Meclisinde bir milletvekili olarak bulunuyorsam bunun cumhuriyetin faziletinin bir sonucu olduğuna gönülden inananlardanım.
Genel Başkanımızın deyimiyle öğretmenlik kutsal bir meslek, kutlu bir mekteptir, öğretmen ise bu meslekle yoğrulmuş, bu mektepte olgunlaşmış, fedakâr, vefakâr, cefakâr insanlarımızın ortak unvanıdır. Öğretmen kör karanlıkların ışığı, kurumuş vicdanların ilacıdır, cehaletin, ön yargıların amansız düşmanıdır. "Bana bir harf öğretenin kırkyıl kölesi olurum." kutlu seslenişinin muhatabıdır öğretmen. Öğretmenlerimiz öğretim sürecinin öznesi, eğitim hayatının irfan hazinesidir. Onlarsız gelecek olmaz, onlar olmadan gelecek nesiller oluşmaz. Öğretmenlerimiz büyük ve yüksek bir ahlakın sınıflara sığmayan simgeleridir. Öğretmenlerimiz: "Alnımızda bilgilerden bir çelenk / Nura doğru can atan Türk genciyiz / Yeryüzünde yoktur, olmaz Türk'e denk / Korku bilmez soyumuz. / Candan açtık cehle karşı bir savaş, / Ey bu yolda and içen genç arkadaş! / Öğren öğret halka hakkı, gürle coş / Durma durma koş. / Şanlı yurdum, / Her bucağın şanla dolsun; / Yurdum seni yüceltmeye andlar olsun." diyerek dağ tepe demeden her türlü mahrumiyette göğüs gererek, her türlü musibete katlanarak bu ülkenin irfanı için gerekirse canını da ortaya koymuşlardır. Bu damarın yeniden canlandırılmasına, öğretmenliğe gereken önemin verilmesine bugün ekmek kadar, su kadar ihtiyacımız olduğu acı ama gerçektir.
Değerli milletvekilleri, bugün öğretmenimiz mutsuzdur, öğretmenimiz huzursuzdur. Arkasına öğretmeni almayan hiçbir Millî Eğitim bakanı başarılı olamamıştır. Böyle devam ettiği müddetçe sizlerin de başarılı olması, bugünkü Millî Eğitim bakanlarında başarılı olması asla mümkün olmayacaktır keşke böyle olmasaydı. Gün, başımızı elimizin arasına alarak düşünme günüdür.
Bu vesileyle tekrar eli öpülesi tüm öğretmenlerimizin Öğretmenler Günü'nü candan kutluyor, emekleri, fedakârlıkları önünde saygıyla eğiliyorum. Ebediyete intikal eden tüm öğretmenlerimize, şehit öğretmenlerimize Allah'tan rahmet diliyor, saygılar sunuyorum. Öğretmenlerimizin geçim sıkıntısı çekmediği, ek iş yapmadığı, işsiz kalmadığı günler ümidiyle tekrar saygılar sunuyor, yüce heyetinizi de selam ve saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür ederim. (MHP sıralarından alkışlar)