| Konu: | Millî Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarı ve Teklifleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 26 |
| Tarih: | 24.11.2016 |
OKAN GAYTANCIOĞLU (Edirne) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün 24 Kasım yani Öğretmenler Günü. Bu anlamlı günde, öğretmen diploması almış 100 binlerce atanamayan öğretmenimizi, "Yandaş sendikaya üye ol." baskılarına rağmen yandaş sendikalara üye olmayan; gericileşen, ticarileşen ve siyasi etkilerden arındırılmayan bir sisteme direnen ve hâlen dimdik ayakta duran tüm öğretmenlerimizi saygıyla selamlıyorum; Öğretmenler Günleri kutlu olsun.
Millî Eğitim Bakanlığının ve Yüksek Öğretim Kurulunun bazı maddelerinde, kanunlarla ve kanun hükmünde kararnamelerle değişiklik yapıyoruz. Bana da 7'nci madde düştü. 7'nci madde Hukuk Hizmetleri Genel Müdürlüğünün görevlerini tanımlıyor. Ben de şu soruyu sorarak başlıyorum: Türk eğitim sisteminde hukuk işliyor mu? Hukuksuzlukları birer birer sayalım. Mevcut bir okulun kapanması, başka bir okula dönüştürülmesi ya da eğitim öğretim faaliyetlerine son verilmesi, araştırdık, müfettiş raporlarıyla oluyor ama siz artık müfettiş raporlarına itibar etmiyorsunuz.
Seçim bölgem olan Edirne'den örnek vermek istiyorum. Talep olmadığı hâlde, müfettiş raporu olmadığı hâlde 6 tane imam hatip lisesi açtınız. Var olan imam hatip lisesi atıl dururken neden yeni imam hatip liseleri açtınız? Neden müfettişlerden rapor istemediniz? Dindar bir nesil yetiştirmek istediğiniz için mi acaba?
Yine, Edirne'de, Edirne'nin tam göbeğinde asırlık bir ticaret lisesi var. Müfettiş raporu olmadan bu liseyi Müftülüğe devrettiniz. Şimdilik Müftülük binası olarak kullanılacak.
Müfettiş raporlarını niye dikkate almıyorsunuz? Çünkü müfettişleri dönüştürme operasyonu var. Tüm müfettişlerin görevlerine hukuksuzca son vereceksiniz, içlerinden 500 kişiyi seçeceksiniz yani yandaş müfettişleri. Yine liyakat yok, yine kendi yandaşlarınızdan 500 müfettişle Türk millî eğitim sistemini denetleyeceksiniz. Onlara bir de 6 bin lira maaş vereceksiniz, oh ne güzel iş. Sonra, bu yandaş müfettişlerle ali kıran, baş kesen olacaksınız. Neden tüm müfettişlerin görevlerine son vererek sadece içinden 500 kişiyi seçiyorsunuz? Objektif kriterler var mı?
Başka bir hukuksuzluk: Sözleşmeli öğretmenlik, mülakatla öğretmen alıyorsunuz. Beden eğitimi öğretmeni mi alıyorsunuz? "100 metre koş, oradan atla, buradan atla." Soru soruyorsunuz "Gezi olaylarına katıldınız mı?" diye. Katıldıysa da genç ne diyecek acaba? Dört yıldan beri işsizse, evine ekmek götürmek istiyorsa ve Türk eğitim sistemini, atama sistemini biliyorsa o komitenin huzurunda ne diyecek? 3,5 milyon gencin de katıldığını biliyoruz. Katıldıysa da belki "Katılmıyorum." diyecek, kendi içinde çelişkiye düşecek.
Başka bir hukuksuzluk, ders kitapları. FETÖ'cülere ders kitabı yıllarca bastırdınız, onları ihya ettiniz, şimdi ne oldu? Çocuklar kitapsız kaldı, yeni yeni kitaplar geliyor.
Bu tasarının genel gerekçesini okudum, genel gerekçesi çok güzel: Türkiye, büyüyen bir ülke, gelişen bir ülke, genç nüfusu çok fazla olan bir ülke, yaş ortalamamız 29,9. Diyorsunuz ki: "Bu gençlere, iyi bir eğitim lazım." Evet, iyi bir eğitim lazım ama matematikte sıfır çekiyorlar. Nasıl eğiteceksiniz, nasıl yapay zekâyı bunlara öğreteceksiniz, neler yapacaksınız?
Tasarıyı inceledim, hani okul öncesi eğitim? Okul öncesi eğitim öğretmenlerini atamıyorsunuz. Hâlbuki, dünyada deniliyor ki: "İyi bir eğitim okul öncesi eğitimle başlar." Hani mesleki eğitim? Hani kapatılan 17.000 tane köy okulları?
Dün, bakanımız burada, 2002'deki süt içenlerin oranıyla, miktarıyla şimdi AKP döneminde süt tüketim miktarını söyledi. Tabii, süt fiyatları 1 liranın altına düşerse o kadar çok süt içilir. Üreticinin parasını vermiyorsunuz, üreticinin alın terini karşılamıyorsunuz. Zaten hukukçudan da bu kadar Millî Eğitim Bakanı olur diyorum, hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)