| Konu: | Millî Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarı ve Teklifleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 26 |
| Tarih: | 24.11.2016 |
ZÜHAL TOPCU (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; özellikle Millî Eğitimin getirdiği tasarıyla ilgili bu maddede Hukuk Müşavirliğinin Hukuk Hizmetleri Genel Müdürlüğü olarak değiştirilmesine yönelik bir teklif var. Şimdi, baktığımızda, gerçekten AKP iktidarında sürekli olarak bu şekilde değiştirmelerin sık sık gündeme geldiğine gerekçelerini bilemeden şahitlik ediyoruz. Daha 2010 yılında bu bütün genel müdürlükler başkanlık olarak değiştirildi, adları değiştirildi, yeni kadro ihdas etmek ve yine yandaşlara kadro açabilmek için bunların önü açılmıştı ama şu anda bakıyoruz ki tekrar hepsinin adları değiştiriliyor, teftiş sistemiyle oynanıyor, işte, uzmanlıklarla oynanıyor, özellikle müdür atamalarıyla oynanıyor yani her tarafta tekrar değişiklik var. Gerekçeleri de ne makul ne de mantıklı aslında, herhangi bir izahat da yok bu gerekçelerde çünkü gerekçelere baktığımızda, inanın, dedik ya fındık kabuğunu doldurmaz şeyler var.
Bugün Öğretmenler Günü. Sabahtan beri, saat ikiden beri herkes öğretmenin ve öğretmenlik mesleğinin ne kadar kutsal olduğundan bahsederken gerçeklerle yüzleşmemiz konusunda, özellikle iktidar yanlılarına baktığımızda, iktidar partisi milletvekillerine baktığımızda, gerçeklerin de çok fazla dile getirilmediğine şahitlik ettik. İşte, özellikle öğretmenlik konusunda, öğretmenlik mesleğinin, daha önce de belirttiğimiz gibi, kariyer meslek olması gerektiğini, birtakım ekonomik ve sosyal imkânların beraber getirilmesi gerektiğini söyledik.
İşte, şu anda Türkiye'de 4 kişilik bir ailenin geçim endekslerine baktığımızda, yoksulluk sınırı 4.303 TL, açlık sınırı da 1.516 TL olarak veriliyor. Şimdi, en iyi, üst düzeyde maaş alan bir öğretmenin de 3.500 lira maaş aldığına dikkatimizi çektiğimizde -dünkü tartışmaya paralel olarak- 3.500 lira alan bir öğretmen maaşıyla 2002'den beri altın ve simit hesabını yapıyoruz. Çünkü, 2014 yılındaki hesaplamalarda öğretmen maaşının ne kadar simide denk geldiği hesabı yapılmıştı iktidar tarafından çünkü, genellikle, hep böyle simit yemesi düşünüldüğü için. Ama, biz buna bir de altını ekledik çünkü altın, hakikaten herkesin hoşuna giden bir değer olduğu, değer yarattığı için. 2002 yılında öğretmenin aldığı maaşla 28 tane çeyrek altın alınıyormuş, 2016 yılında 16 tane çeyrek altın alınıyor. Simide baktığımızda, 2002 yılında, 20 kuruştan hesapladığımızda 3.250 tane simit alırken şimdi 1 liradan 3.500 tane simit alıyor. Yani siz, öğretmenin maaşını neredeyse 250 tane simitlik kadar artırmışsınız.
Eğer bu hesaplarla bir değerlendirme yapacak olursak, gerçekten, artık bakıldığında, deminden beri arkadaşlarımızın da ifade ettiği, artık öğretmenlerin 3600 ek göstergeyi almaları gerekiyor. Millî eğitim camiası neredeyse... Sayın Müsteşarın dünkü Karabük'te yaptığı konuşmasında da -özellikle, burada paylaşmak istiyorum- belirttiği gibi, "1 milyona yakın çalışanı var, 18 milyon öğrenci var ve 60 milyon veliyle her gün muhatap oluyoruz." diyor. Bakın, ne kadar büyük bir rakam. Ama arkadan da diyor ki: "Artık eğitim politikalarımızı sürekli eleştiriyorsunuz ama 15 Temmuzu gördükten sonra bu önermem ciddi şekilde değişmiştir." Biz de diyoruz ki o zaman: Peki, bu devletin askerine kurşun sıkan hainler nerede yetişti, bu milleti bombalayan hainler hangi eğitim sisteminden yetişti, bir kez daha düşünmemiz lazım.
"İdealimiz var." derken bu idealin parti ideali değil, devlet ideali olması gerektiğini de biz buradan altını çizerek belirtmek istiyoruz. Onun için, lütfen, "ideal" derken -tekrar ediyoruz- parti idealini bir kenara bırakmak lazım, artık bu devlet tek diyoruz.
Yine, Sayın Müsteşar diyor ki: "Eğitim fakültelerinin durumu içler acısı." O zaman, bunları da hep birlikte paylaşmak ve tartışmak gerekiyor.
Teşekkür ediyoruz. (MHP sıralarından alkışlar)