GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Millî Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarı ve Teklifleri münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:26
Tarih:24.11.2016

DENİZ DEPBOYLU (Aydın) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Milliyetçi Hareket Partisi Grubumuz adına vermiş olduğumuz önergemizle ilgili olarak söz almış bulunmaktayım. Aziz Türk milletini ve sizleri saygıyla selamlıyorum.

Bugün 24 Kasım Öğretmenler Günü. Eğitim hayatının irfan hazinesi olan, vatanın ve milletin geleceğini şekillendirecek nesilleri yetiştiren öğretmenlerimize sevgi, saygı ve şükranlarımı sunuyorum. Başta Başöğretmenimiz Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, ebediyete intikal etmiş tüm öğretmenlerimizin ruhları şad, makamları cennet olsun.

Değerli milletvekilleri, 8'inci maddede belirtilen ve eklenmek istenen fıkrada, "2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu'nun 38'inci maddesi kapsamında üniversitelerde görev yapan öğretim elemanlarına bu okullarda okul müdürlüğü görevi verilebilir." denmektedir. Biz bu maddenin tasarıdan tamamıyla çıkarılmasını istiyoruz çünkü bu maddenin yasalaşması durumunda neye istinaden ve hangi yöntemlerle atamaların yapılacağı bilinmemektedir. Keyfî davranışların ve yanlı yönetimin hâkim olduğu zamanlarda olduğumuzu hatırlatmama gerek var mı, bilmiyorum. KPSS'de aldıkları puanlara göre yerleştirilmeyen ve sözlü mülakatlarda mağdur bırakılan binlerce genç öğretmen adayımız mevcuttur. Sözlü mülakatlarda uygulanan haksızlığın benzerinin bu maddenin yasalaşması durumunda yaşanmayacağının garantisi de yoktur.

Yapılacak sınavlarda mesleğin gerektirdiği bilgi, beceri, tecrübenin aranması gerekirken adayların hangi sorularla karşı karşıya kaldığını hepimiz artık biliyoruz. Bize göre, sözlü mülakatların da tamamen kaldırılması gerekiyor. KPSS'yle gerçekleştirilen atamalara bağlı kalınması bizce daha uygun. Sözlü mülakat eğer kaldırılmayacaksa o zaman bu mülakatların kamera kaydıyla kayıt altına alınmasını talep ediyoruz. Bizim istediğimiz tek bir şey var, o da liyakatin ön plana alındığı bir atama ve görevlendirme sisteminin gelmesi.

Aynı hataları FETÖ'ye itaat eden memurları işe alıp kritik noktalarda görevlendirirken ya da görevlendirilmelerine göz yumarken yaptınız. Yapılan hataların tekrarlanmaması gerekirken bunları düzeltmek yerine aynı yoldan devam etmek yanlıştır. Liyakatten vazgeçip yandaş aramaya devam ettiğiniz sürece gelecek yakın geçmişimizden farklı olmayacaktır.

Değerli milletvekilleri, öğretmenlerimizin, mevcut, görev başındaki öğretmenlerimizin içinde bulundukları sosyal, ekonomik ve meslekî sıkıntılardan kurtarılması gerekmektedir. Biz ebeveynler çocuklarımızı öğretmenlerimize emanet ettiğimizde geleceğimizin kilidini de onlara emanet ediyoruz. Hak ettiği koşullarda yaşayamayan, mutlu olmayan, devletine güvenemeyen bir öğretmenin nasıl iyi bir eğitim vermesi beklenebilir. Mevcut öğretmenlerin yarısı açığa alındı, geriye kalan yarısı da işsiz kalmaktan korkuyor. Öğretmenlerimizin çoğu üzerindeki baskı, stres, sıkıntı ve baş edemediği sorunlar sebebiyle antidepresan kullanıyor. Yine, intihar girişimlerinin arttığını da biliyoruz.

Bugüne kadar 30 bin öğretmen meslekten ihraç edildi, 17 bin öğretmen açığa alındı sadece 7 bini geri dönebildi. 2010 KPSS'yle atanan 86 binden fazla memur bir kalemde silindiler. Böyle bir uygulamanın adaletsizliği ortadadır. Bunların hepsi mi suçludur? Suçu olmadığı hâlde aileleriyle birlikte sıkıntı çeken, evine aş götüremeyen, soğuk kış gününde yakıtsız kalan ne kadar çok aile var, farkında mısınız? Bize gelip yardım isteyenlerin sayısı çok fazla. Bazılarına gerekçe bile gösterilmemiş. Bazıları yasal bir sendikaya üye olduğu için, bazıları Bank Asya'dan düşük faizli diye kredi aldığı için açığa alınmış, bir kısmı da birkaç yıl o okullarda, malum okullarda çocuklarını okutmuş diye. Peki, o okulları açtıranların ve sözde denetleyenlerin hiç mi suçu yok?

Yine, köyde az geliriyle, namusuyla çalışan bir öğretmenin suçluluğunu hemen tespit ediveriyorsunuz ama yurtta sulh konseyi kimlerden oluşuyor, siyasetteki aktörleri kim, bilemiyorsunuz. Kimse kimseyi kandırmaya çalışmasın. 15 Temmuz gecesi yaşananlar malumumuz ve suçluların cezalandırılmasını biz de istiyoruz, bu gayet açık ancak, bununla birlikte, suçlunun suçsuzdan ayrılması, mağduriyete "Dur!" denilmesi için yasal işlemlerin de hızlıca yapılıp davaların görülmesi gerekiyor.

Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)