GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Millî Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarı ve Teklifleri münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:27
Tarih:25.11.2016

DENİZ DEPBOYLU (Aydın) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Milliyetçi Hareket Partisi Grubumuz adına vermiş olduğumuz önergemizle ilgili olarak söz almış bulunmaktayım. Aziz Türk milletini ve sizleri saygıyla selamlıyorum.

Sayın milletvekilleri, Adalet ve Kalkınma Partisi döneminde öğretmenlerimiz maddi manevi pek çok kayba uğramıştır. Kısıtlı bir gelirle yaşamak zorunda olduğu, aynı zamanda da işini de kaybetmekten korktuğu günler yaşamaktadır.

TÜRK KAMU-SEN ve TÜRK EĞİTİMSEN 2-15 Kasım 2016 tarihleri arasında öğretmenlerin sosyoekonomik durumları, mesleki sorunları, güncel olaylara bakışıyla ilgili anket çalışması gerçekleştirdi. Ben sizlerle bu anketin sonuçlarını paylaşmak istiyorum: Öğretmenlerin yüzde 80'i yoksulluk sınırının altında para kazanmaktadır. Herkese borçlular maalesef. Öğretmenlerin yüzde 36'sının kendine ait bir evi yok; yüzde 36'sı ev kredisi ödüyor, yüzde 32'si kirada oturuyor. Yüzde 21'i çocuklarının eğitimi için bankalardan kredi çekmiş durumda. Yüzde 25'i ek iş yapıyor. Yüzde 47'si ikiden fazla kredi kartı kullanmak durumunda çünkü geliriyle direkt para ödeyerek alışveriş yapmakta zorlanıyor. Öğretmenlerin yüzde 22'sinin esnafa, yüzde 25'inin şahıslara nakit, yüzde 52'sinin herhangi bir bankaya, yüzde 52'sinin de maalesef kredi kartı borcu var. Öğretmenlerin yaptığı ek işler arasında; pazarlamacılık, pazarcılık, boya, badana, tamirat işleri, oto alım satım, şoförlük, garsonluk, müzisyenlik, tesisatçılık, aşçılık, kalorifer bakımı, odun kömür satıcılığı var.

4 kişilik bir ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yapması gereken gıda harcaması tutarı yani açlık sınırı 1.509 lira. Gıda harcaması ile giyim, konut, kira, elektrik, su, yakıt gibi, ulaşım, eğitim, sağlık ve benzeri ihtiyaçlar için yapılması zorunlu diğer harcamaların toplam tutarı ise yine yoksulluk sınırında, 6.192 lira. Öğretmenler yoksulluk sınırının neredeyse yarısı kadar maaş almak durumunda.

Öğretmenlerimiz fikirlerini bile açıklayamıyorlar. Yüzde 60'ı gelecekten ümitli değil. Yüzde 64'ü özgürce fikirlerini açıklayamıyor. Öğretmenlerin yüzde 24'ü okul yöneticileri tarafından siyasi baskı altında olduklarını belirtirken yüzde 69'u da yöneticilerinin siyasi iktidarın etkisiyle atandığını düşünmekte. Çoğu öğretmen artık çocuğunun öğretmen olmasını bile istemiyor. Bu, çok üzücü bir şey.

Yaklaşık 26 bin öğretmene yapılan anketlerde çıkan tablo şu şekilde: Yüzde 31,3'ü puanı öğretmenlik programlarına yettiği için bu mesleği seçmiş. Yine, katılımcıların yüzde 42,3'ü çocuğunun öğretmen olmasını, öğretmenlik yapmasını istemiyor. Yüzde 65,7'si toplumsal statülerinin gittikçe düştüğü kanaatinde.

Okullarımızın sorunlarını da dile getirmemiz gerekiyor tabii ki. Öğretmenlerimizin görev yaptığı, içinde eğitim hizmetlerini verdiği okulların da birçok sorunu mevcut. Okullar varlığını sağlıklı ve kaliteli bir şekilde sürdürme noktasında devletten yeterli destek alamıyor maalesef. Yakıt yardımları yetersiz. Temizlik noktasında hizmetli sayısı yetersiz ve ihtiyaç maddelerinin temini için yeterli para verilmiyor. Okullarda velilerden maddi yardım alınmaması konusunda sürekli uyarılar yapılıyor. Bu, velilerin de bilgisi dâhilinde. Ancak okullar çocukların daha sağlıklı bir ortamda kalması ve eğitim materyallerinin karşılanabilmesi için veliye gitmek durumunda kaldıklarında veli, okul idareleri ve okul aile birlikleri ne yazık ki karşı karşıya geliyor. Okullara verilen maddi yardım olmayınca okulların tamirat, tadilat gibi işlemlerinin yapılması da zorlaşıyor. Elbette veliler ekonomik açıdan yıpratılmamalı ama aynı zamanda okullardaki öğretmenler de, idareciler de bu tür sorunlarda velilerle karşı karşıya getirilip mağdur duruma düşürülmemeli.

Devletten gereken yardım okullara gittiği sürece, biz okullarımıza sahip çıktığımız, öğretmenlerimizi yücelttiğimiz sürece geleceğimizin yüceleceğine inanıyor, sizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.