GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Millî Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarı ve Teklifleri münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:28
Tarih:29.11.2016

KADİM DURMAZ (Tokat) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, bilimsel, çağdaş ve demokratik eğitim sistemi çocuklarımızın, gençlerimizin, ülkemizin geleceği için olmazsa olmazımızdır. Ne yazık ki bu olmazsa olmaz koşul ülkemizi yöneten on dört yıllık AKP iktidarıyla çözümsüz bir yaraya dönüşmüştür.

Temel eğitimden başlarken bile, Hükûmet eliyle sorunları yaratan bir sistemi birlikte ürettiniz; 4+4+4 sistemi özellikle kız çocuklarının okula erişiminde ciddi sorun yaşatmaktadır. "Zorunlu eğitim on iki yıla çıkarıldı." gibi bir söylemle, "Avrupa'da birçok ülkeden de daha öndeyiz." sunumuyla propaganda yaptınız. Oysa, "Birinci dört yılın sonunda isteyen öğrenci açık ortaokula devam eder." ibaresi birçok çocuğun eğitime ara vermesine ve özellikle -altını çiziyorum- kız çocuklarının eğitimden koparılmasına neden olmuştur. Eğitimde ayrıştırma ta ilkokulda başladı ve üniversitelerde ise bilimin tavsiyesiyle devam etmektedir.

Değerli milletvekilleri, ülkemizde bir FETÖ darbe teşebbüsü yaşadık, hepimiz birlikte direnip karşı durduk. Darbelere karşıyız ama darbe hukukuyla yönetilmeye devam etmekteyiz. İşte, 12 Eylül zihniyetinin bir ürünü olan YÖK de bu kurumlardan biridir. Darbelerden büyük yaralar almış ülkemizde atılan bu adım ne yazık ki iktidarın söylemleriyle de bir tezat oluşturmaktadır. Üniversitelere baktığımızda farklı renkte, farklı boyda ve farklı ülkelerden gelen, gülen insanların fotoğrafı, artık bizim ülkemizde her biri farklı noktaya bakan ama tebessümden uzaklaşmış bilim adamı fotoğraflarıyla karşı karşıyayız. Yola çıkarken "İleri demokrasi getireceğim." ve üstüne basa basa "YÖK'ü kaldıracağım." diye iktidara gelen AKP hükûmetleri YÖK kurumunun yetkilerini daha da genişleterek kendi özeli gibi kullanmakta, artık rektör seçimlerinde de demokrasiyi, o akademisyenlerin özgür, onurlu oylarını yok saymaya devam etmektedir. Öyle ki bir üniversitemizde seçim yapılmış, yüzde 89 oy alan, ömrünü bilime adamış bir yönetici ülkeyi yönetenler eliyle, o onurlu oylar yok sayılarak, keyfiyete dayalı bir rektör atamasına bu ülkede birlikte tanık olduk. Boğaziçi gibi dünya çapında başarılı bir üniversiteye neden müdahale ettiniz? Çünkü, özgürlükçü, çağdaş, laik ve bilimsel anlayıştan yana olmadınız. Her kurumun olduğu gibi üniversitelerin de içini boşaltmaya devam ediyorsunuz. Üniversiteler özgür, demokrat, çağdaş eğitimle gelişir ve ülkemiz eğitimine katkı sunar.

Değerli milletvekilleri, öğretim üyesi yetiştirme programları, kadroları ülkemiz için önemli bir projeydi ama buradaki akademik çalışmaları da bir rafa koyarak diğer kamu kuruluşlarında yaptığınız alışkanlıkları burada da sürdürüyorsunuz. Nedir? Artık sınav sonrası mülakatla değerlendirme ve akademik kadroların da bu şekilde yandaşlara bir bir paylaşımı. Bu geldiğimiz noktada, üniversite sayımızı 200'lere çıkardınız; her ilde bir, hatta bazı illerimizde birçok üniversitelerimiz açıldı ama gelip baktığımızda dünyadaki üniversiteler arasında başarıya odaklanınca, ülkemizi başarıyla temsil eden üniversite sayısı bir elin parmağını bulmamaktadır. Bunun yolu üniversitelerde aşırı disiplin, siyasi müdahalelerden uzak, daha özgürlükçü, bilimi ve çağdaş yönetimi anlayan üniversite yönetimini kurmakla olur. İlk adımı da 12 Eylül darbe anayasasının ürünü olan YÖK'ü kaldırmaktan geçer.

Hepinize saygılarımı sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)