GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Millî Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarı ve Teklifleri münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:28
Tarih:29.11.2016

AHMET YILDIRIM (Muş) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; özellikle siyasi iktidar açısından, burada, tek sesli televizyon ve radyolardan, gazetelerden oluşan medya gerçekliği tek sesli Meclis gerçekliğine dönüştürülmek istenmektedir. Ben yaptım, vaatler pembe rüyalar şeklinde dizilir ama buradan muhalefet partisinden biri gerçeği ayna gibi yüzünüze tuttuğunda bütün yalanlarınız ifşa olur. Kürtçeyle ilgili, Kürt diliyle ilgili radyolar varmış da, televizyonlar varmış da, okullar varmış da, eğitimde, kamuda serbestmiş de...

MEHMET MUŞ (İstanbul) - "-mış" değil, var.

HASAN BASRİ KURT (Samsun) - Bırakın inkârcı politikaları, bırakın.

AHMET YILDIRIM (Devamla) - Evet, doğru, bunların hepsi bu iktidar döneminde sadece siyasi pragmatizm uğruna çıkarıldı ama aynı iktidarın yasakçı zihniyeti tarafından ortadan kaldırıldı.

HASAN BASRİ KURT (Samsun) - Yapılan şeyleri inkâr etmeyi bırakın.

AHMET YILDIRIM (Devamla) - Bugün, siz Kürtçe eğitim veren ne bir kurstan ne bir okuldan söz edemezsiniz, bunun bir örneğini gösteremezsiniz.

HASAN BASRİ KURT (Samsun) - Açın kardeşim, açın.

AHMET YILDIRIM (Devamla) - Bakın, Kürtçenin farklı veçhelerinde ve tematiğinde yayın yapan, sadece halay ve müzik yayını yapan kanallar kapatıldı; sadece çizgi film gösteren, hiçbir siyasi temaya, içeriğe sahip olmayan kanallar kapatıldı. Hangi ülkede yaşıyorsunuz siz? Ardı arkası kesilmeyen yasaklarınızdan haberiniz yok. Bir açın kanun hükmünde kararnameleri... Anlıyorum sizi, hiç okumadan elinizi kaldırıp indirdiğiniz yasa ve yönetmelikleri anlıyoruz da bunları anlayabilmek çok imkân dâhilinde değildir.

MEHMET MUŞ (İstanbul) - Yahu, sen yasakları söyle.

AHMET YILDIRIM (Devamla) - Değerli milletvekilleri, bakın, aynı üniversite tahayyülünü de bu ülkeye oturtmaya çalışıyorsunuz. Renksiz, üniversite kimliği taşıma özelliğini haiz kaç üniversite veya bu üniversitelerden kaç tane kürsü kaldı? Bu üniversiteleri, vaktiyle, özellikle, liyakatten yoksun akademisyenlerle, cemaat akademisyenleriyle dolduran zihniyet de aynıdır; onları hukuka, hakka, evrensel normlara aykırı bir şekilde üniversiteden atan zihniyet de aynıdır. Bunlar sadece liyakatten yoksun üniversiteye alınmadılar, jet hızıyla akademik terfilere sahip oldular. Sizin ortaklığınız döneminde liyakatten yoksun pespaye kadrolaşmalarla üniversiteleri dejenere eden bu anlayışınız, bugün aynı şekilde hukuktan yoksun bir biçimde adil yargılanma, adil idari soruşturma yürütülme haklarından yoksun bırakarak, yarın sonucu cezasızlıkla bitecek olan bir süreç yaşanıyor. Bunu 17-25 Aralığa kodlamak, ondan öncesini aklamak veya bugün hukuk dışı yöntemlerle -aynen liyakatten yoksun üniversiteye girdikleri gibi- girişleri bir garabetti, üniversiteden ve eğitim kurumlarından, kamudan atılışları bir başka garabete tekabül ediyor. Açık söylüyorum: Bu şekilde bunları kamudan uzaklaştırmak yarın bir gün iç hukuk, olmadı uluslararası hukuktan dönme sonucunu beraberinde getirecektir. Az, biraz hukuktan anlayan birinin bileceği gibi, bu dava dosyalarını hiç esastan tartışmaya gerek kalmaksızın usulden bozularak bunların haksız elde ettikleri yerlere geri dönme sonucunu açığa çıkaracaktır.

Bakın, bir hususu dikkatinize sunmak istiyorum: Eğer siz hukuktan kopmuş, sadece duygularınızla, rövanşist duygularla bunları üniversitelerden, kamudan atıyorsanız bunun adı, hukuk veya yargı değildir; bunun adı, demokrasi veya özgürlükler hiç değildir; bunun adı, kamu güvenliği, vesair hiç değildir; bunun adı, rövanşizmdir. Devlet, bireysel duygularla, rövanşist duygularla hareket ederek hiç kimseyi mağdur edemez. Siz, bunları üniversitelere ve kamuya el ele, kol kola girerek kadrolaştırmak suretiyle doldururken bir hukuksuzluğun, bir haksızlığın, toplum vicdanını yaralayan sürecin altına imza attınız. Bugün ise onların adil yargılanma haklarını ellerinden almak suretiyle bir başka hukuksuzluğun altına imza attığınızı özellikle ifade etmek isterim ya değilse aynen alınışları gibi olmasın kamudan ayrılışları. Etkin soruşturmaların, adil yargılamaların, idari soruşturmaların hakka, hukuka, adalete, hakkaniyete tekabül etmesi temelinde gerçekleşmesi gerekir ki yarın bir gün bunlara yapılanların tekrar bir başka hukuk alanının duvarına çarpıp geri dönmemesini sağlayabilelim diyorum.

Bütün Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)