GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Millî Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarı ve Teklifleri münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:28
Tarih:29.11.2016

ZÜHAL TOPCU (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bir haftayı geçti, özellikle eğitimle ilgili birçok düzenlemeyi içeren kanun tasarısı üzerinde görüşüyoruz, inşallah hayırlara vesile olur diyoruz ama gerçekten bu tartışmaların nereye gittiğinden de çok fazla emin olamıyoruz aslında.

Şimdi, genel olarak günümüzde özellikle gündemde olan çok yaygın problemler var, bunların bir ayağını da millî eğitim oluşturuyor. Özellikle Millî Eğitim Bakanlığında şu ana kadar -birtakım sendikalarla da görüştük bu kürsüye çıkmadan önce- 31 bin ihraçtan bahsediliyor. Gerçekten suçluların ve suçsuzların biraz karıştığına yönelik de serzenişlerin olduğunu biz buradan duyurmak istiyoruz. Dönüşler sadece 31 kişi. Buradan yüksek sesle şu soruları sormak istiyoruz: "Acaba, gerçekten suçlularla suçsuzlar birbirine mi karıştırılıyor?" Birçok mağdurlardan da bahsediliyor. Özellikle valiliklerin çeşitli kriterleri kullandıklarını, işte A ilindeki bir valinin herhangi bir kriteri kullanıp memuru başlatma uygulamasını görürken bir başka ilde bunun olmadığını görebiliyoruz, farklı uygulamaların olduğunu görebiliyoruz. Onun için de diyoruz ki: Valiliklerin bu geri dönüşlerde uyguladıkları kriterler nedir, acaba bu kriterlerde ortak dil kullanılabilinir mi? Biz buradan tekrar çağrıda bulunuyoruz, lütfen çok daha fazla mağdurlar yaratmayalım, insanlar zaten evlerine ekmek götüremeyecek duruma geldiler, suçluların çok iyi ayıklanması lazım. Gerçekten bu devletin temeline dinamit koyduysa, geleceğini ipotek altına almak istediyse mutlaka ve mutlaka adalet önüne çıkartılması lazım, yargılanması lazım ama bu arada suçsuzlara da dikkat edilmesi lazım, mağdur yaratılmaması gerekiyor.

Şimdi, özellikle 36'ncı maddeye geldiğimizde orada birkaç maddeden beri süregelen bir disiplin sürecinin Yükseköğretim Kurulunda yeni yapılanmasına şahitlik ediyoruz. Şimdi dendi ki, özellikle Sayın Bakan, bütün konuşmalara başlarken üniversiteler kısmında işte 2002 yılında 76 üniversite varken şu anda 190'lara yaklaştığına yönelik gerçekten hem gurur vesilesi ama bazı zaman da ayakları yere basmayan konuşmalara da delil teşkil ettiğini görebiliyoruz. Şimdi, öğrenci başına harcamaların arttığına şahitlik ediyoruz, eğitime ayrılan kaynak da artıyor. Peki, bu kaynaklar nasıl harcanıyor ve sonuçta çıktı olarak elimizde bulunan göstergeler ne durumda? Onlara baktığımızda inanın uluslararası mukayeselerle olaya baktığımızda üniversitelerimizin iç açıcı durumda olmadığını da görebiliyoruz. AR-GE çıktıları açısından, inovasyon çalışmaları açısından, girişimcilik düzeyleri açısından, patent sayıları ve uluslararası endeksler açısından baktığımızda inanın üniversitelerde uluslararası sıralamalarda üst düzeylerde olmadığımızı görebiliyoruz. Kalite kültürü ve motivasyon artırmaya yönelik olarak üniversitelerde çalışmalar yapılması gerekirken, bu düzenlemede özellikle disipline yönelik nasıl cezalandırabilirize ve kontrol altına alabilirize yönelik çalışmaların daha fazla yer aldığını görebiliyoruz. Ama biz istiyoruz ki... Yani bu aslında AKP iktidarının zihniyetinin bir yansıması olarak karşımızda duruyor.

Bu kadar zaman harcanıyor ama bir de şunu soralım: Üniversitelerde şu ana kadar kadrolar kimlere çıkartıldı ve kimlerin projelerine destek verildi ve kimler rektör olarak atandı? Keşke bunların yerine, acaba... Diyoruz ki "G20 içerisinde yer alıyoruz." ama uluslararası sıralamalara baktığımızda, işte 2016-2017 Londra merkezli üniversite derecelendirme endeksine baktığımızda ilk 500'ün içinde 3 tane üniversitemizin olduğunu görebiliyoruz ki kriterler de araştırma, öğretim kalitesi, iş imkânı sunma ve uluslararasılaşmadır. Bence YÖK'ün, Millî Eğitimin bunlara kafa yorması gerekiyor.

Saygılarımı sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)