| Konu: | ADALET SİSTEMİNDEKİ AKSAKLIK VE EKSİKLİKLERE İLİŞKİN |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 2 |
| Tarih: | 02.10.2012 |
TANJU ÖZCAN (Bolu) - Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; ben de, sözlerime başlarken ilimizde meydana gelen yangın felaketinde zarar gören tüm hemşehrilerimize geçmiş olsun dileklerimi sunuyorum.
Sayın milletvekilleri, Türk tarihinin en önemli başlangıçlarından bir tanesi, hiç kuşkusuz ki Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşudur. Kurulduğu günden bu yana dünyanın saygın ülkeleri arasında yer almak için çabalayan ve bunu da önemli ölçüde gerçekleştiren Türkiye Cumhuriyeti'nde AKP'nin iktidara gelmesiyle, maalesef, taşlar yerinden oynamıştır. Bu İktidar döneminde "özgürlük", "eşitlik", "kardeşlik" gibi evrensel değerler terk edilmiş, Türk halkı "yandaşlar" ve "yandaş olmayanlar" gibi suni bir siyasal ayrıma tabi tutulmuştur. Bu durum toplumda çok büyük bir gerginliğe yol açmış, ülkenin tüm kurum ve kuruluşları ya siyasal iktidara militan olmaya ya da yok olmaya mahkûm edilmiştir. Bürokrasi, sivil toplum, silahlı kuvvetler, Parlamento, hatta ve hatta Cumhurbaşkanlığı bile siyasal iktidara karşı matematikteki gibi etkisiz elemana dönüştürülmüştür.
Hükûmet kendinden yana olmayan iş adamı, gazeteci, sanatçı, hukukçu, asker, bürokrat, kim olursa olsun, ya itaat etmeye ya zindana gitmeye ya da ekonomik olarak çökertileceği bir sürece sokulmuştur.
Son olarak yaşanan Balyoz davası süreci sonucunda 340 üst rütbeli subay topluma gözdağı verilir şekilde mahkûm edilmiş bu durum bana göre yargının geldiği noktayı göstermesi açısından son derece de önemlidir. Bu dava ile maksat fazlasıyla hasıl olmuş, emperyal güçlerin hiçbir zaman diz çöktüremediği Türk ordusu basiretsiz komuta kademesinin de etkisiyle AKP önünde diz çökmek zorunda bırakılmıştır.
Değerli milletvekilleri, artık maalesef Türkiye'de, at izi ile it izi birbirine karışmıştır. Bugün Türkiye, teröristin baş tacı edildiği, Habur'da törenlerle karşılandığı; terörle mücadele eden kahramanların darbeci ilan edilip yandaş yargı tarafından mahkûm edildiği; teröristler ile Hükûmetin aynı masaya oturup eşit iki taraf gibi konuştuğu; terör örgütünün istemediği vali ve komutanların tayinleri hakkında değerlendirme yapıldığı; bizzat ülkenin Başbakanı tarafından terör örgütü liderinin resmen müzakereye davet edildiği; terör örgütü ile mutabakat imzalandığı; komşularla sıfır noktasından neredeyse sıfır komşu noktasına gelindiği ve hatta her an bir ülkeyle savaşa girebileceğimiz bir ülke hâline gelmiştir.
Yine bu dönemde, teröre yardım ve yataklık ettiği herkes tarafından bilinen dünün kabile reisinin, bugün iktidar kurultayına dünya lideri olarak davet edildiği, Türkiye'de dökülen her damla kanda en az terör örgütünün İmralı'daki lideri kadar payı olan Barzani'ye?
MURAT BOZLAK (Adana) - Saygılı olun!
TANJU ÖZCAN (Devamla) - ?"Türkiye seninle gurur duyuyor." diye tempo tutulan bir ülke hâline gelmiştir.
Sayın arkadaşlar, sizler buradayken sormak istiyorum: Hepiniz AKP'nin kurultay delegelerisiniz, iki gün önce de Barzani'ye, "Türkiye seninle gurur duyuyor." şeklinde slogan atarak karşılayan da sizlersiniz. Bu adamın kontrolündeki bölgede -sizlere hatırlatmak istiyorum- Kandil dâhil PKK'nın önemli kampları var, bu adamın, kendi bölgesindeki kamplardaki teröristleri, besleyip, büyütüp, silahlandırıp üzerimize saldığını unuttunuz mu? Bu adamın himaye ettiği teröristlerin, karakol bastığını,asker ve polis şehit ettiğini sonra da kaçıp tekrar Barzani'ye sığındıklarını unuttunuz mu? Bu hâlde, bu adamdı, bu adamı neden kurultayınıza davet ediyorsunuz? Davet ettiğiniz yetmezmiş gibi bu adamın nesiyle gurur duyuyorsunuz, ne yapmış bu adam? (CHP sıralarından alkışlar)
Kurultayınızda "Barzani" isimli iş birlikçiye "Türkiye seninle gurur duyuyor." diye tempo tutarken bu ülke için canını vermiş binlerce şehit ailesinin, kolunu veya gözünü kaybetmiş binlerce gazinin, şu anda çocuğu silah altında bulunan yüz binlerce ailenin neler hissettiğini hiç düşündünüz mü? (CHP sıralarından alkışlar) Yapmayın artık değerli milletvekilleri, bu kadar da olmaz!
Türkiye'de artık koşullar geriye dönülmez bir noktaya gelmek üzeredir. Türk milletinin mensuplarına buradan sesleniyorum: Artık vakit çok geç olacak. 29 Ekim bazı şeylere "dur" demek için, bu Hükûmetin kulağını çekmek için önemli bir fırsattır. O anlamda, ben, bu milletin vekili olarak buradan milletime bir çağrıda bulunmak istiyorum: İki eliniz kanda bile olsa, hasta yatağınızda bile olsanız ne olur kalkın, gelin, elinize bayrağınızı alıp o gün Ankara'ya gelin, Anıtkabir'de bu ülkenin kurucusunu ziyaret etmeyi unutmayın.
Hepinizi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)