| Konu: | Millî Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarı ve Teklifleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 29 |
| Tarih: | 30.11.2016 |
KADİR KOÇDEMİR (Bursa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sözlerimin başında hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bugün Adana'da yüreğimizi dağlayan olayda hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet, ailelerine başsağlığı ve sabır diliyorum ve bu olaydan sonra küçük çocukların gözlerini kapadıklarında kendilerinin yok olduğunu, görülmediğini zannettiğini düşünmesine benzer şekilde yayın yasağı konmasını manidar bulduğumu da ifade ediyorum.
Biz hâlâ 2016 dünyasına ve geçmiş tarihî birikimiyle kıyasladığımızda Türkiye'ye yakışmayan olayları burada tartışıyoruz. Esas tartışacağımız hususlara maalesef çok fazla vakit bulamıyoruz. Bugün açıklanan uluslararası fen ve matematik eğitimleri araştırmasında yine Türkiye sonlarda yer aldı. Baktığımızda, beğenmediğimiz pek çok ülkenin 4'üncü ve 8'inci sınıf çocukları bizim önümüze geçtiler. 4'üncü sınıflarda 47 ülke içinde 35'inci, 8'inci sınıflarda ise 39 ülke içinde 21'inci olduk. PISA'dan diğer alanlara, eğitim dışında, demokrasiden basın özgürlüğüne, yaşanabilir olma indeksinden hukuk devletine kadar pek çok alanda maalesef durumumuz bu sahip olduğumuz mirasla bağdaşmamakta, bu mirasa yakışmamaktadır. Durumumuzun kötü olmasından daha kötü olan ise, özellikle son beş altı senede her yıl açıklanan indekslerde, bir yıl öncesine göre daha kötüye doğru gitmemizdir, trendin, eğilimin de kötüye doğru olmasıdır.
Bugün Millî Eğitim Bakanlığıyla ilgili bir kanun tasarısını görüşüyoruz. Millî Eğitim Bakanlığının güzel Türkçemizin en iyi kullanıldığı bakanlık olması gerekir. Daha önceki maddelerde de pek çok imla, cümle kurulumu hatası görmüştük, üzerinde konuştuğum maddede de benzer şeyler var. Mesela "mülga okullar" diyoruz. Bir okul, bir yapı mülga olmaz. Yürürlükten kaldırma, "ilga" Arapçadaki "boş laf, hükümsüz kılma, yürürlükten kaldırma" kelimesini, biz, okullar için, binalar için, kurumlar için kullanmıyoruz, mevzuat için kullanıyoruz, bir uygulama için kullanıyoruz.
Yine, ikinci paragrafta, ikinci fıkrasında eklenen, eğer bunu, bu imtihana giren, fen bilimleri, matematik ya da PİSA'da okuduğunu anlama imtihanına giren ortalama bir çocuğa birisi yavaş yavaş okutsa ne kastedildiğini anlayamaz. Yani, "teknik öğretmen unvanını kazananlar için yükseköğretim.." diye öyle bir gidiyor ki, sadece bu "teknik öğretmen unvanını kazananlar için" kelimesini "fakültelerince"den sonraya koysak biraz daha bu cümle Türkçenin semantiğine, özne-yüklemle ilgili kurallarımıza uygun hâle gelecektir. Ama, bu maddeyle aynı zamanda bir şey daha yapıyoruz, öngörülebilirliği tekrar ortadan kaldırıyoruz. Üniversite tercihi yaparken statüsüyle ilgili tercihini bazı insanların değiştirip onlarla mühendislik okumayanları da beraber rekabet hâline koyuyoruz.
Son zamanlarda devlet yönetimimiz maalesef bu birikim ve kurallara uymaz hâle geldi. En son, Sayın Cumhurbaşkanımız dün "Fırat Kalkanı Harekâtının esas hedefinin Esad'ı devirmek olduğunu" söyledi. Bugün "Bunun açıklanması lazım gelir." ifadelerinden sonra kuzey komşumuzdan akşamüzeri bir telefon görüşmesiyle zannediyorum bu durumu izah etmeye kalktık. Yani yayın yasağıyla, ona buna sürekli heyheylenmeyle devletin yönetilemeyeceğini bilecek kadar devlet tecrübemizin, diplomasi tecrübemizin olduğunu düşünüyorum. Eğer bunlar çözüm oluyorsa, o zaman başını alıp yukarı doğru giden dolarla ilgili de yasak koyalım, televizyonlarda anlık dolar kurunu yayınlamasınlar, diğer pek çok olumsuz şeyi bu şekilde biz gözünü kapadığında kendinin yok olduğunu, görünmediğini sanan çocuklar gibi bunlara devam edelim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
KADİR KOÇDEMİR (Devamla) - Bunları bırakmak durumundayız yoksa gidişimiz iyi bir yere doğru değil.
Hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Koçdemir.