GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Millî Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarı ve Teklifleri münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:29
Tarih:30.11.2016

DENİZ DEPBOYLU (Aydın) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Milliyetçi Hareket Partisi Grubumuz adına vermiş olduğumuz önergemizle ilgili olarak söz almış bulunmaktayım. Aziz Türk milletini ve sizleri saygıyla selamlıyorum.

Sayın milletvekilleri, bir gün önce, 29 Kasım 2016 tarihinde Adana ilimizin Aladağ ilçesi Sinanpaşa Mahallesi'nde bulunan ve çok sayıda öğrencinin kaldığı iddia edilen Aladağ Tahsil Çağındaki Talebelere Yardım Derneği Ortaöğretim Kız Öğrenci Yurdunda çıkan yangında, resmî bilgilere göre 10 öğrencimiz, 1 küçük çocuğumuz ve 1 eğitimcimiz yaşamını kaybetmiştir; 22 evladımız da yaralıdır. Kaybettiğimiz evlatlarımıza Allah'tan rahmet, yaralılarımıza acil şifalar diliyorum.

Buna "kader" demek mümkün müdür? Sanıyorum, buna vereceğiniz cevap "Evet." olmayacaktır. Zira, ihmal ve kusurlarımızın muhasebesini de yapmak zorundayız. Vakıf ve derneklere ait mevcut yurtların kayıtlı olup olmadığının, kayıtlıysa durum ve şartlarının yeni bir denetimden geçirilmesini zaruri buluyoruz. Bununla birlikte, önceden yapılmış denetimlerdeki ihmal ve kusurların ve ayrıca, bu hatalardan sorumlu olanların tespit edilerek gereken yaptırımların da uygulanması gerekiyor.

Daha önceki konuşmalarımda belirtmiş olduğum gerekliliği tekrar hatırlatmak istiyorum: Ailelerinden uzakta eğitim görmek zorunda kalan çocukların sağlıklı ortamlarda, güvenle barınabilmesi için devlet gereken yatırımı yapmak, yurtlar açmak zorundadır. Çocukların eğitimi ve korunması vakıf ve derneklerin sorumluluğu değildir, devletin sorumluluğudur fakat ne yazık ki devleti yöneten iktidar bunun tam tersini yapmakta, mevcut yurtları kapatmakta, ihtiyaç gereği olan yeni yurtları açmaktan kaçınmaktadır. Aladağ'da kızını korkuyla yangın yerinde arayan bir velinin ifadesi bu yöndedir.

Yine, seçim bölgem olan Aydın ili Nazilli ilçesinde bulunan ve kapatılan Nazilli Anadolu Öğretmen Lisesinin yerine açılmış olan Sosyal Bilimler Lisesinin bahçe sınırları içinde bulunan yurdu neden kapatılmış, yatılı kalmak zorunda olan öğrenciler okulun dışındaki uzak bir binaya neden gönderilmiştir? Bunu da öğrenmek istiyoruz. Bir süre önce, okula yetişmek üzere gönderildiği yurttan aceleyle çıkarak derse yetişmek isteyen bir evladımız Nazilli'de geçirdiği trafik kazasında ağır yaralanmıştır. Okul içindeki pansiyon binası ise hâlâ boş bulunmaktadır, sebebini anlamak mümkün değildir. Yatılı kalmak zorunda olan öğrencilerimiz için açılmış yurtları kapatarak onları farklı dernek ve vakıfların yurtlarına mecbur bırakmak yasal ve adil değildir.

Değerli milletvekilleri, bir devletin gücü, himayesindeki çocukların güven, huzur içinde eşit haklara sahip olarak eğitim haklarını sonuna kadar kullanıp ruhsal ve bedensel açıdan sağlıklı büyümesiyle ölçülür. Çocuklarımızın okuması ve gelecek korkusu olmadan eğitimlerini bitirip hayata atılmaları en büyük temennimiz ama artık sorun, hangi üniversiteye gidip eğitimlerini tamamlayacaklar olmaktan da çıkmış, eğitimlerini bitirdiklerinde iş bulabilecekler mi, istihdam edilebilecekler mi kaygısına düşmüşüz.

Çeşitli sağlık okullarında okuyan gençlerimizin sorunu da diğer okullarda okuyanlardan çok farklı değil. Sağlık Bakanlığı temizlik, hasta bakıcılık, yemekhane hizmetleri gibi hizmetleri tamamıyla taşeron şirketler eliyle yürütürken ne yazık ki son zamanlarda hemşirelik, tıbbi sekreterlik, acil tıp teknisyenliği, radyoloji, laboratuvar teknisyenliği gibi eğitim ve tecrübe gerektiren işleri de taşeronlaştırmayı hedeflemektedir. Bir taraftan eski Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı ve şimdiki Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Faruk Çelik taşeron sistem için "modern kölelik" ifadesini kullanırken diğer taraftan da hâlâ kamuya taşeron çalışan almanın tutarlı bir yanı yoktur. Anayasa'nın 128'inci maddesinde "Devletin, kamu iktisadî teşebbüsleri ve diğer kamu tüzelkişilerinin genel idare esaslarına göre yürütmekle yükümlü oldukları kamu hizmetlerinin gerektirdiği aslî ve sürekli görevler, memurlar ve diğer kamu görevlileri eliyle görülür." denmektedir. Bu durumda, Anayasa'ya aykırı davranılmaktadır. 35 bin ortaöğretim ve ön lisans mezunu tıbbi sekreter atama beklerken de taşeron firma aracılığıyla veri hazırlama elemanı çalıştırmak adil değildir. O nedenle, 250 bin atama bekleyen sağlık çalışanı adına, Sayın Profesör Doktor Recep Akdağ'ın, Sağlık Bakanımızın taşeron çalıştırmaya son vererek atama bekleyen sağlık çalışanlarını işe almasını bekliyoruz.

Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Depboylu.