GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2017 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2015 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı 2'nci Tur görüşmeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:33
Tarih:07.12.2016

CHP GRUBU ADINA NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa) - Teşekkür ediyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle, El Bab'da şehit düşen 2 askerimize Allah'tan rahmet diliyorum, yaralılara acil şifalar diliyorum. Tabii, bunları sadece duyup o anda bir taziye dileğiyle geçiştiriyoruz ama bu şehitlerimizin sorumlusu maalesef bugünkü iktidardır, bunu da net bir şekilde ortaya koymak gerekiyor. Cumhurbaşkanının deyimiyle Esad'ı devirmek için Suriye'ye gidip orada toprağa düşen gencecik fidanlarımızın hesabı da elbet bir gün sorulacaktır.

2017 Yılı Bütçe Kanunu Tasarısı'nda Türk Tarih Kurumu bütçesi üzerinde söz almış bulunmaktayım.

Türk Tarih Kurumu, 12 Nisan 1931 tarihinde Türk tarihi ve Türkiye tarihinin çağdaş sosyal bilim anlayışıyla araştırılması, desteklenmesi ve tarih bilincinin yaygınlaştırılması amacıyla Mustafa Kemal Atatürk'ün desteğiyle kurulmuştur ve bu kurum, 1935'te ilk arkeolojik kazısını Alacahöyük'te gerçekleştirmiştir o günkü imkânlarla. Bugüne baktığımızda, neredeyse bütün arkeolojik kazıların durmuş olduğunu ve tarihin araştırılmasına gerek duyulmadığını üzüntüyle görüyoruz maalesef.

Biraz önce Sayın Balbay söyledi, ben de tekrar hatırlatmak istiyorum: 1938 yılında, Mustafa Kemal Atatürk, vasiyetnamesinde Türkiye İş Bankası hisselerinin kâr payının yarısını da Türk Tarih Kurumuna bağışlamıştır ve Türk Tarih Kurumu, Mustafa Kemal Atatürk'ün mirasıyla idare edilmektedir. Bu mirasa da uygun bir şekilde yönetilmesini temenni ediyoruz. Aynı zamanda, Uluslararası Akademiler Birliğinin de tek üyesidir Türkiye'den.

Şimdi, "Bu kurum neler yapıyor?" diye sitesine bir girip baktım. 17 Kasımda bir sempozyum düzenlemiş, "Mercidabık Sempozyumu" yani Yavuz Sultan Selim'in Mısır seferini ve halifeliğin Osmanlı'ya geçişini. Daha sonra bakıyoruz, 15 Aralıkta bir sempozyum daha düzenliyor bu kurum, adı "Yavuz Sultan Selim Han ve 500'üncü Yıl Dönümünde Kudüs Sempozyumu." Daha sonra bakıyoruz, 29 Aralıkta yine bir sempozyum düzenliyor, "Kanuni Sultan Süleyman'ı Anma Sempozyumu."

HASAN BASRİ KURT (Samsun) - Kim verdi bunları, Batı Çalışma Grubu mu? Batı Çalışma Grubu mu verdi bunları?

NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Devamla) - Evet, görüyoruz ki aslında bugün yaşadığınız dönemle örtüşen bir dönemi, özendiğiniz bir dönemi araştırmayı tercih ediyorsunuz. Bugünkü yönetim anlayışıyla gerçekten örtüşüyor. O günlerde de halk saraya mektup yazıyordu, diyorlardı ki: "Açız, buğday yok, otluyoruz." Ama, saray zevküsefa içindeydi. Üretim yoktu, savaş ekonomisine muhtaçtı halk. Eğer bir sefere çıkarlarsa elde edecekleri ganimetlerle geçinebiliyorlardı. Bugünden çok farklı değil. Hâlbuki biz ne isterdik? Bu kurumun gerçekten objektif bir şekilde tarihimizi araştırmasını, bu kurumun Lozan'a dil uzatanlara gerçekleri haykırmasını isterdik. (CHP sıralarından alkışlar) Türk Tarih Kurumunun, Mustafa Kemal Atatürk'e "külhanbeyi" diyenlere onun ne kadar beyefendi, diplomatik bir dille dış politikayı yürüttüğünü ve kazanımlar elde ettirdiğini suratlarına çarpmasını isterdik ama maalesef Türk Tarih Kurumu sadece Atatürk'ün mirasını yiyor ve tarihe bu, Türkiye'nin en devrimci, en ilerici, en aydınlanmacı, en kalkınmacı dönemine, tarihine sahip çıkmıyor.

Evet, bu kurum gerçekten görevini yapsa, tarihten ders çıkarmayı da öğreneceğiz. Ne öğreneceğiz mesela? Mesela, tarihte her zaman yürütme ile yasamanın çatıştığını ve genellikle tek adamların, kralların, diktatörlerin yasamanın elindeki yetkileri almaya çalıştığını ve yasamanın buna karşı direndiğini öğreneceğiz ama maalesef Türk Tarih Kurumu görevini yerine getirmiyor. Bir gün tarih bugünleri yazacak, evet, yazacak ve bugünü yaşayanlar tarihe ya altın harflerle ya kanlı harflerle adlarını yazdıracaklar. Bir gün Ahmet Davutoğlu sempozyumu yapılacak belki tarihten ders çıkarmak için ve komşularla sıfır sorun hedefinden sıfır komşu çukuruna nasıl yuvarlandığımızı öğrenecek gelecekteki gençlerimiz. Bir gün Binali Yıldırım sempozyumu yapılacak, denetimli serbestlik altında düşük profilli bir yönetimin nasıl yapılacağını, nasıl yapıldığını öğrenecek gençlerimiz. (CHP sıralarından alkışlar)

BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Çok ayıp bunlar, çok ayıp!

NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Devamla) - Bir gün belki Bülent Arınç sempozyumu yapılacak ve o dönemde Türkiye'nin nasıl kumpaslarla örüldüğünü öğrenmiş olacak. Bir gün Recep Tayyip Erdoğan sempozyumu yapılacak...

BAYRAM ÖZÇELİK (Burdur) - Orada dur!

NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Devamla) - ...ve bir kişinin hırsları için ülkenin ekonomik olarak, sosyal olarak, eğitim anlamında, ahlaki anlamda ve her anlamda ülkenin nasıl bir karanlığa, nasıl bir uçuruma sürüklendiğini öğrenecek gençlerimiz, geleceğimiz.

BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Çok teessüf ediyoruz, bu konuşma hiç yakışmadı size.

NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Devamla) - Evet, "Kandırıldık." diyerek maalesef kurtulamayacaksınız çünkü öyle deyince tarih bu yaşananları silmiyor. Geçmişte olduğu gibi birileri oturup tarihi yazmıyor; tarihi her gün yaşıyoruz, sosyal medyada yazılıyor, İnternet'te yazılıyor, az da olsa muhalif gazeteler de bugünü yazıyorlar. Dediğim gibi "Kandırıldık." diyerek bu yaptıklarınızı silemeyeceksiniz ve cumhuriyet tarihine eğer altın harflerle geçmek istiyorsanız, içine sürüklenmeye çalışıldığımız bu karanlık döneme "Dur." demek sizin elinizde değerli arkadaşlar. Bugüne kadar zaten birikmiş bir kara tablo var. Maalesef, adınız, 301 madencinin kanıyla yazılacak. Maalesef, adınız, Aladağ'da yanarak vefat eden, her hatırladığımızda içimizin cız ettiği 11 küçücük kızımızın kanıyla yazılacak; şehitlerimizle, bombalarla, her gün gelen şehit haberleriyle yazılacak. Ama bunu değiştirmek, bu kara günlerden çıkmak sizin elinizde, hepimizin elinde, bunun için getirilecek anayasa değişikliğine "Hayır." demeniz yeterlidir diyorum.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.