GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2017 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2015 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı 5'inci Tur görüşmeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:36
Tarih:10.12.2016

CHP GRUBU ADINA MUSTAFA HÜSNÜ BOZKURT (Konya) - Sayın Başkanım, değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Sayın Başkanım, size geçmiş olsun dileklerimi tekrar iletiyorum.

BAŞKAN - Çok teşekkür ederim, sağ olun.

MUSTAFA HÜSNÜ BOZKURT (Devamla) - Sözlerime başlamadan önce veya başlarken Sayın Savunma Bakanımıza... Biliyorsunuz bugün hem 2017 bütçesini hem de 2015 Kesin Hesap Tasarısı'nı görüşüyoruz. Sayıştay Başkanlığının Savunma Sanayi Müsteşarlığı 2015 Yılı Denetleme Raporu'nda, Sayın Bakan, 19'uncu sayfada "Savunma Sanayi Destekleme Fonu banka hesapları ile muhasebe kayıtlarının karşılaştırılmasında Ziraat Bankasında "Proje Hesapları" adı altında tutulan dolar ve avro hesaplarında bulunan 1 milyar 894 milyon 586 bin 680 Türk Lirasının -yani yaklaşık 2 katrilyon liranın- muhasebe kayıtlarına alınmadığı görülmüştür." deniyor. Şimdi "hazine birliği ilkesi" uyarınca devletin tüm para kaynakları gün içinde Merkez Bankasına ya da Bakanlar Kurulu kararıyla bir kamu bankasına yatırılmak zorunda. Sizin burada Ziraat Bankasını kullandığınız anlaşılıyor. Ama doğrusu muhasebe kayıtlarına girmeyen bu para, yaklaşık 400 milyon dolar falan gibi bir para ediyor. Şimdi, bir de 7 Aralık günü bir açıklamanız var, diyorsunuz ki: "Savunma Sanayi Destekleme Fonu'ndaki 262 milyon dolar ve 31 milyon euroyu TL'ye çevirdik." Herhâlde Sayın Cumhurbaşkanının yastıkaltındaki paraları çıkarma çağrısına uydunuz da bu yaklaşık 1 milyar 800 küsur milyon lira -yani 2 katrilyon- hangi yastığın altındaydı, bunu buradan açıklarsanız çok memnun olacağım.

Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; Millî Savunma Bakanlığı ve Savunma Sanayi Müsteşarlığı bütçesi üzerinde konuşurken... Günlerdir, burada, her gün 16 AKP milletvekili arkadaşımız -biz dinliyoruz, her ne kadar değerli iktidar grubu çok fazla rağbet etmiyor, kendi aralarında sohbeti tercih ediyorlar ama- 16 sözcü arkadaşımız ve zaman zaman söz alan grup başkan vekilleri sürekli on dört yıllık iktidarlarının ne kadar başarılı olduğunu ve 15'inci bütçelerinin de aynı başarıyı sağlayacağını söylüyor. Benim bildiğim kadarıyla bütçeleri Meclise Başbakanlar sunuyor yani Hükûmetin başı olarak. Ve siz, şimdi, Başbakanlığı kaldırıyorsunuz. Bu kadar memnunsanız Allah aşkına neden kaldırıyorsunuz Başbakanlığı? Yani ne amaçla kaldırıyorsunuz?

BÜLENT YENER BEKTAŞOĞLU (Giresun) - İşe yaramıyor.

MUSTAFA HÜSNÜ BOZKURT (Devamla) - Bütçeler konuşuluyor, on dört yılda yarattığınız bir ülke var. Bu ülkede, geçen hafta burada konuşurken bu Meclis adına, Karaman'da tecavüze uğrayan ve Aladağ'da yanan çocuklarımızdan özür diledim ben.

Sevgili arkadaşlar, on dört yılda dindar ve kindar nesil yetiştiriyoruz diyerek ve toplumu alabildiğine dinselleştirerek ve kendiniz de sürekli bir dinsel jargon kullanarak, kimsenin de Müslümanlığını beğenmeyerek yarattığınız bu iklimde, kadınlarımız artık parklarda yürüyemez oldu farkında mısınız? Ve ben günlerdir bekliyorum, 12 Eylülde şortla minibüse bindi diye tekmelenen Ayşegül Terzi'den acaba bu Parlamentonun kadın Meclis Başkan Vekili ya da kadın iktidar milletvekilleri bir özür dilemek lüzumunu hissederler mi? Hayır. Ya da şurada birkaç gün önce, Manisa Turgutlu'da bir parkta yürürken saldırıya uğrayan Ebru Tireli diye bir kardeşimiz "Ben hamileyim, vurma." diyor, dayağı yiyor ve sonra kendini nasıl savunuyor biliyor musunuz kadın vekillerim? "Ya, benim sırtımda montum vardı, hiçbir yerim açık değildi." diyor. Arkadaşlar, on dört yılda yarattığınız bu Türkiye'den mutluysanız devam edin.

Şimdi, geldiğimiz noktada, televizyonlarda adınıza iktidar borazanlığı yapan birtakım insanlar -gece yarılarına kadar- aslında FETÖ'yle de CHP'nin ilişkili olduğunu, PKK'yla da CHP'nin ilişkili olduğunu, zaten Roma'yı da CHP'nin yaktığını falan anlatıyorlar bize sabaha kadar. Çok enteresan, bu çaba o boyutlara ulaştı ki artık, hakikaten iktidara geldiğiniz 2002 yılında örneğin hedefinizde -siz hep mağdursunuz ya- askerî vesayet vardı, sonra yargı vesayeti vardı, sonra medya vesayeti vardı, işte, Aydın Doğanlar falan, sonra Ergenekon vardı. Uğur Mumcu'yu Ergenekon öldürdü, Ahmet Taner Kışlalı'yı Ergenekon öldürdü; Mustafa Balbay darbeci, Dursun Çiçek ıslak imzacı falan... Sonra, Ergenekon... Ergenekon zaten CHP'yle beraberdi yani onlar birlikte yapıyorlardı bu işleri. Sonra şimdi FETÖ çıktı ama siz hep mağdursunuz ha, hiçbir sorumluluğunuz yok. On dört yıldır ülkeyi yönetiyorsunuz, ne FETÖ'den sorumlusunuz ne askerî vesayetten ne Ergenekon'dan, hiçbir şeyden asla sorumluluğunuz yok, hiçbir şey sizin yetkiniz ve sorumluluğunuz içinde değil ve şimdi başkanlık istiyorsunuz. Kimin için? On dört yılda 1.400 defa, 14 bin defa kandırılmış sayın reisiniz için. Hep kandırılmış ve "Allah da bizi affetsin, millet de bizi affetsin, işe devam edelim..." Edelim de arkadaşlar, bu fotoğrafları ne yapacağız? Bak, bu Bank Asya'nın açılışı. (CHP sıralarından alkışlar) Bak, bu sizin arkadaşlarınızın âdeta bir türbe ziyareti gibi Fetullah Gülen ziyareti. Bak, bunlar... Bak, burada...

BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Osman Bey, hafızam...

MUSTAFA HÜSNÜ BOZKURT (Devamla) - Sayın Bülent Turan sakin ol. Bak, burada Kemal Kılıçdaroğlu yok, iyi bak. Bak, şimdi, nerelerden geliyorsunuz, bak. Bak kardeşim, bak, nerelerden geliyorsunuz...

BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Onlar geçti...

BAŞKAN - Lütfen... Lütfen... Lütfen konuşmacıya saygılı olalım.

BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Bağımsızlık kavgası o. Bir daha göster, bir daha göster...

MUSTAFA HÜSNÜ BOZKURT (Devamla) - Bak, nerelerden geliyorsunuz.

BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Ayıp bir şey Sayın Başkan.

BAŞKAN - Ben görmüyorum ve o yüzden müdahale edemiyorum Sayın Turan.

MUSTAFA HÜSNÜ BOZKURT (Devamla) - Bak, buralardan geliyorsunuz.

BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Ya, kim onlar, kim, kim? Kim onlar, söyler misin?

MUSTAFA HÜSNÜ BOZKURT (Devamla) - Dolayısıyla bu ülkedeki 1924'ten beri laik cumhuriyeti yıkmak için çabalayan, çaba harcayan ne kadar ama ne kadar...

BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Hikmetyar'ı gösteriyorsun. Ne demek istiyorsun? Çok ayıp yahu!

MUSTAFA HÜSNÜ BOZKURT (Devamla) - ...dinci, şeriatçı, gerici, yobaz, tarikat, cemaat adı altında örgütlenmiş örgüt varsa hepsiyle bir aradasınız, hepsiyle kan kardeşsiniz, hepsiyle tek yumurta ikizisiniz, hepsiyle birlikte yarattınız bu tabloyu; hiç kıvırmaya gerek yok, hepsiyle açık açık bir aradasınız. (CHP sıralarından alkışlar)

BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Danışman nerede şimdi?

OSMAN AŞKIN BAK (Rize) - Ama danışman yanlış bir konuşma hazırlamış, Savunma Sanayi Müsteşarlığı ya!

MUSTAFA HÜSNÜ BOZKURT (Devamla) - Bakın sevgili arkadaşlar, 16 Mart 1923 günü Mustafa Kemal Atatürk diyor ki: "Bizi yanlış yola sevk eden habisler, bilesiniz ki büyük ölçüde din perdesine bürünmüşler, saf ve nezih halkımızı hep şeriat sözleriyle aldatagelmişlerdir."

BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Çok bayatladı bunlar.

MUSTAFA HÜSNÜ BOZKURT (Devamla) - "Tarihimizi okuyunuz, dinleyiniz, görürsünüz ki milleti mahveden, esir eden, harap eden fenalıklar hep din kisvesi altındaki küfür ve melanetten gelmiştir." Mustafa Kemal bunu 1923'te söylüyor yani doksan üç yıl önce.

FUAT KÖKTAŞ (Samsun) - Baykal'ı da onlar yediler, haberin olsun.

MUSTAFA HÜSNÜ BOZKURT (Devamla) - Yine, Sayın Cumhurbaşkanınız bunları, tabii, reddedecektir, siz de reddedeceksiniz.

FUAT KÖKTAŞ (Samsun) - Bir mağdur da Baykal, onu da söyleyin.

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, lütfen...

MUSTAFA HÜSNÜ BOZKURT (Devamla) - Yine, Mecliste 1924 yılında Cumhurbaşkanının nasıl seçileceği konuşulurken, Meclis neredeyse "Halk seçsin." kararı alırken Gazi kürsüye çıkıyor ve diyor ki: "Efendiler, Cumhurreisinin halk tarafından seçilmesi mahzurludur, vekillerin seçmesi daha iyidir. Nedenine gelince, yarın birisi çıkar, 'Beni halk seçti.' diyerek krallığını ya da diktatörlüğünü ilan etmeye kalkar, bu da demokrasiyi katleder." (CHP sıralarından alkışlar)

HÜSEYİN BÜRGE (İstanbul) - Siz halk tarafından seçilmediniz mi?

MUSTAFA HÜSNÜ BOZKURT (Devamla) - Doksan iki yıl önceki Mustafa Kemal'e "iki ayyaş" demeyi bırakıp biraz kulak verirseniz, sevgili kardeşlerim, daha iyi edersiniz.

HÜSEYİN BÜRGE (İstanbul) - Halk düşmanlığından vazgeçin.

MUSTAFA HÜSNÜ BOZKURT (Devamla) - Bu ülkede artık kadınlar sokakta yürüyemez oluyorsa, ben şu kürsüden ülkemin bütün kadınlarına sesleniyorum...

GÖKCEN ÖZDOĞAN ENÇ (Antalya) - Ne alakası var ya?

HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya) - Haksızlık ediyorsunuz.

MUSTAFA HÜSNÜ BOZKURT (Devamla) - Sevgili kadınlar, eğer bu Meclisin kadınları izin verir de bu başkanlık anayasası bu Meclisten geçerse, siz, değerli kadınlar, eğer sokaklarda özgürce yürümek istiyorsanız... (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya) - Yapmayın ya!

RADİYE SEZER KATIRCIOĞLU (Kocaeli) - Reis paranoyasından kurtulun artık.

MUSTAFA HÜSNÜ BOZKURT (Devamla) - ... sakın ha bu, Türkiye'yi bölme ve tek adam diktası oluşturma anayasa girişimine asla izin vermeyin kadınlar.

HÜSEYİN BÜRGE (İstanbul) - Seçilmiş adamdan korkunuz ne sizin?

MUSTAFA HÜSNÜ BOZKURT (Devamla) - Çünkü kadınlar, Londra'da bir parkta yürüyüş yapan kadını, genç kızı korkuttu diye yargılanan bir İngiliz'e İngiliz yargıç yedi yıl yedi gün hapis cezası veriyor.

RADİYE SEZER KATIRCIOĞLU (Kocaeli) - Londra neyle yönetiliyor, İngiltere? İngiltere neyle yönetiliyor Sayın Hatip?

MUSTAFA HÜSNÜ BOZKURT (Devamla) - Hanımefendi, dinleyin.

RADİYE SEZER KATIRCIOĞLU (Kocaeli) - Dinliyoruz.

GÖKCEN ÖZDOĞAN ENÇ (Antalya) - Dinliyoruz da bir şey anlamıyoruz.

MUSTAFA HÜSNÜ BOZKURT (Devamla) - Diyor ki basın mensupları: "Ya, kadına elini bile sürmedi, niye yedi yıl yedi gün, çok fazla değil mi?" Diyor ki: "Yedi gün, o genç kızı korkuttuğu için ama yedi yıl, İngiliz kızlarını sokakta özgürce gezmeye korkuttuğu için." (CHP sıralarından alkışlar) Onun için, sevgili kardeşlerim, mutlaka ve mutlaka, tarihi artık -gerçekten, samimi söylüyorum- şu kafasında fesle gezen tımarhane kaçkınlarından öğrenmeyi bırakın, açın biraz okuyun. Okuyun, tarih derslerle dolu. (CHP sıralarından alkışlar) İnanın, tarih derslerle dolu. Ayşegül Terzilerin, Ebru Hanımların bu ülkenin sokaklarında özgürce gezebilmesi, bakın, gerçekten söylüyorum, özgürce gezebilmesi bugünlerde mümkündü ama şimdi Ebru Hanım bu ve diyor ki: "Ya, benim her yanım kapalıydı, bana niye saldırdılar?"

OSMAN AŞKIN BAK (Rize) - Üniversitelere sokulmayan kızlara ne diyeceksin? O zaman niye konuşmadınız?

MUSTAFA HÜSNÜ BOZKURT (Devamla) - Şimdi, eğer bu ülkenin sokaklarında kadınların özgürce yaşamasına engel oluyorsanız Sevgili Osman Bak, ben sana bakmam, sen kendine bak kardeşim, boş ver. Ben konuşacağımı konuşacağım. (CHP sıralarından alkışlar)

OSMAN AŞKIN BAK (Rize) - Sen onu da söyle.

MUSTAFA HÜSNÜ BOZKURT (Devamla) - Bak şimdi, 1859 yılında Ziya Paşa ne diyor.

OSMAN AŞKIN BAK (Rize) - Onu da söyle!

MUSTAFA HÜSNÜ BOZKURT (Devamla) - "Her şahsı harim-i Hakk'a mahrem mi sanırsın?

Her taç giyen çulsuzu Edhem mi sanırsın?

Dehri arasan binde bir âdem bulamazsın,

Âdem görünen harları âdem mi sanırsın?

Çok mukbili gördüm ki güler; içi kan ağlar,

Handan görünen herkesi Hürrem mi sanırsın?

Bil illeti, kıl sonra müdavata tasaddi,

Her merhemi her yaraya merhem mi sanırsın?

Kibre ne sebep? Yoksa vezirim diye gerçek,

Sen kendini düstur-ı mükerrem mi sanırsın?

Ey müftehir-i devlet-i yek-ruze-i dünya,

Dünya sana mahsus-u müsellem mi sanırsın?

Hâli ne zaman kaldı cihan ehl-i tama'dan,

Sen zatını bu âleme elzem mi sanırsın?

En ummadığın keşfeder esrar-ı derunun,

Sen herkesi kör, âlemi sersem mi sanırsın?"

Sevgili kardeşler...

RADİYE SEZER KATIRCIOĞLU (Kocaeli) - Bu sizsiniz. Bu şiir sizi anlatıyor. Aynı şeyleri...

MUSTAFA HÜSNÜ BOZKURT (Devamla) - Bak sevgili kardeşim, aynı şeyleri söylüyoruz, tabii doğru.

RADİYE SEZER KATIRCIOĞLU (Kocaeli) - Aynen sizi anlatıyor.

MUSTAFA HÜSNÜ BOZKURT (Devamla) - Millî Savunma Bakanlığının bütçesini görüşüyoruz. İki bakanlığımızın başında "millî" var; biri Millî Eğitim, biri Millî Savunma.

HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya) - Çok yazık!

MUSTAFA HÜSNÜ BOZKURT (Devamla) - Niye Millî Eğitim? Çünkü millî değerlerde aklı bilimle ve aydınlanmayla donanmış özgür bireyler yetiştirmek için. Niye Millî Savunma? Sınırlarımızı ve vatan topraklarını korumak için.

Şimdi, biz burada ne desek Naci Hocam geliyor buraya, diyor ki: "Ama biz yüzde 49 oy aldık."

İMRAN KILIÇ (Kahramanmaraş) - Kolaysa siz de alın.

MUSTAFA HÜSNÜ BOZKURT (Devamla) - Sevgili Hocam, ben doktorum. Yani, yanlış ameliyat yapıp öldürdüğüm bir hastaya "Ama benim doktor diplomam var." demem bir çözüm getirmez. Siz, şimdi, Millî eğitimde, 2015 PISA değerlerine göre, bu ülkenin çocuklarını, Sayın Bakan, 52'nci sıraya düşürdünüz, millî eğitimdeki hâliniz bu ve sizin Millî Eğitim Bakanınız çıktı, dedi ki: "Ya, bir tek fen liseleri olsaydı 3'üncüydük, meslek liseleri olunca böyle oldu." Meslek liselerini kapatın, fen lisesi yapın. Ama sizin, Kabataş Erkek Lisesine müdür muavini yaptığınız adam diyor ki: "Bütün okulları imam-hatip yapalım."

Millî savunmadaki hâliniz: Sayın Bakan, kusura bakma, 18 adanda Yunan bayrağı dalgalanıyor, yerinizde olsam o bakanlık koltuğunda bir gün oturmam.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)