| Konu: | 2017 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2015 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı Maddeleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 40 |
| Tarih: | 14.12.2016 |
MHP GRUBU ADINA ERHAN USTA (Samsun) - Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 12 Aralık 2016 günü Türkiye İstatistik Kurumu, millî gelir serisinde, ulusal hesaplarda bir revizyon yaptı. Ben bu maddede bu konuyu bir değerlendirmeye çalışacağım. Aslında, 9 Aralıkta ben Kalkınma Bakanlığı bütçesinde konuşmuştum, orada yapılması belki daha uygun olacaktı ama o vakit böyle bir revizyon olmadığı için ancak şimdi yapma imkânımız olacak.
Şimdi, tabii ki ara ara millî gelir hesaplarında revizyon yapılması doğrudur, yerindedir ve hatta ihtiyaçtır. Bir rutin güncellemeler vardır, bunlar küçük güncellemelerdir ve hemen veri açıklandıktan sonra gelecek veride yapılır. Bir de böyle daha kapsamlı revizyonlar yapılır. Bu revizyonda TÜİK, Birleşmiş Milletler Ulusal Hesaplar Sistemi'ne ve Avrupa Hesaplar Sistemi'ne uygunluk açısından bu revizyonu yaptığını ifade etti.
Bu revizyonda 2012 yılı arz ve kullanım tabloları da revize edildi. Bu gayet yerinde oldu çünkü bir ihtiyaçtı hakikaten, çok da geç kalmıştı. 2002 yılı input-output'a göre birtakım hesaplamalar yapılıyordu, şimdi 2012 olarak güncellendi. "Bir kısım idari kayıtların entegrasyonu" dediler, bir de hesapları güncelleme şeklinde bunların yapıldığı ifade edildi.
Burada, gelir yöntemiyle millî gelir serisi en son 2006'da kalmıştı. Bunun güncellenmiş olması da yerinde bir durum. Bunu da takdirle karşılıyoruz. Tabii, detaylarına ilişkin yapacağımız değerlendirmeler ve eleştiriler ayrı.
Onun haricinde, bir de tasarrufların Türkiye'de detayı çok fazla yoktu. Bu detaylar da bu seriyle yapılmış oldu. Bu da yine işin iyi tarafı.
Şimdi, ne yapıldı? Yapılan şey şu: Millî gelir rakamları, hem toplam Türkiye millî gelirinde hem de bununla paralel olarak kişi başı gelirde bir değişiklik yapıldı, bir artış yapıldı. 2015 yılı rakamları yıllık bazda yüzde 19,7 artırıldı yani önceki serideki millî gelir her neyse o yüzde 19,7 artırıldı 2015 yılı için. 2015 yılında buradaki artış 335 milyar TL civarında yani eski parayla söylersek 335 katrilyon lira 2015 yılı millî geliri -hani bazen derler ya, tırnak içerisinde, bir gecede- bir gecede 335 katrilyon lira artırılmış oldu. Tabii, burada şöyle bir tuhaflık var: Millî gelir revizyonunun yapıldığı ilk yıl 1998. Yani 1998 ve 2015 yıllık bazda, 2016'nın da ilk iki çeyreğini revize etti, çeyreklik olduğu için onları söylemiyorum; 1998'den 2015'e kadar revize edildi. 1998 yılındaki revizyon yüzde 2,4 yani 1998 yılı millî gelir, eski millî gelir her neyse o yüzde 2,4 artırıldı. Ondan sonra uzun bir süre hep böyle 2-3 civarında bir artış var ama bir anda, 2010'dan sonra yüzde 10'ların üzerinde bir artışa geçildi, tabii burada bir tuhaflık var.
Şimdi, bununla paralel olarak kişi başı gelir de 2015 yılında bir gecede -öyle ifade edelim biz de- yaklaşık 2 bin dolar civarında artırıldı. Buradaki tuhaflık da şu: Mesela, 1998 yılındaki millî gelir sadece 104 dolar artırılırken 2015'te veya 2016'da 2 bin dolar civarında -2015 için 1.750 dolar- bir artış var.
Şimdi diğer bir husus, burada sadece millî gelir düzey olarak... Hani millî gelirin mutlak rakamları veya kişi başına gelirin mutlak rakamları değil, büyümelerde, yıllık bazda daha önce açıklanmış olan büyümelerde de çok astronomik değişimler var, çok farklılıklar var. Mesela burası da çok enteresan, nasıl diye bakacak olursak: 1998'den 2010'a kadar olan dönemde yıllık ortalama büyümedeki yani eski açıklanan veriler ile yeni açıklanan veriler arasındaki fark sadece 0,1. Yani 0,1 ortalamada, on yılın ortalamasında yıllık bazda bir değişim oldu. Bunlar son derece makul değişiklikler ama 2010 sonrasında, 2011 sonrasında yıllık bazda büyüme rakamlarındaki artış 2,7. Burada bazı yıllar var, hatta yüzde 100'ün üzerinde artış var. Şimdi, 2012 yılında önceki açıklanan büyüme rakamımız yüzde 2,1'di; bu, şimdi yeni seride yüzde 4,8 olarak açıklandı. Örneğin, 2013 yılı millî gelir büyümesi önceki seride yüzde 4,2'ydi; bu, yüzde 8,5'a revize edildi. Yani, şimdi, tabii, hemen sormak istiyorum... 2013 yılı hepimizin hafızasında çok taze. Yani, açın, internete bakın, 2013 yılı büyümesi için yüzde 4,2 bile piyasa tahminlerinin çok üzerinde bir büyümeyken şimdi bu yüzde 4,2 yüzde 8,5'a revize edildi. Bunlar hiçbir şekilde anlaşılabilir türden revizyonlar değil. Özellikle tabii ki burada yani bu 1998'den 2015'e kadar olan dönemin ilk on yılında çok düşük revizyonlar yapılıp sonradan astronomik bir şekilde revizyonların artmış olması çok ilgi çekici ve teknik olarak bunun çok fazla izahı yok. Şimdi, bir defa geçmişle seri kırıldı. Bundan sonra artık geçmişe bakarken burada ciddi revizyon olduğu için mesela seriyi 1998 öncesiyle mukayese edemeyeceğiz. Ama, bu serinin kendi içerisinde dahi kırılma var, seri koptu yani bu yönüyle bunun çok eleştirilecek bir yanı var. Bakın, geçmiş revizyonlardan çok farklı. Mesela, en son 2007'de revizyon yapılmıştı. Orada serinin başı ile sonu yıllar arasındaki değişim çok sınırlıydı, ortalama hep yüzde 30 civarında millî gelir artırılmıştı ama serinin başı ile sonu arasında bir kırılma yoktu. Yani, mesela ilk yılda yüzde 34 artırılmıştı, 1998'di onun ilk yılı da, 2006 son yılıydı, orada yüzde 31,6 artırılmıştı yani 30'lu rakamlarda. Ama, burada yüzde 2'den yüzde 18'e, yüzde 19,7'ye, yüzde 20'ye giden yani 10 katlık bir farklılaşma var; bu, anlaşılabilir değil.
Şimdi, burada Ulusal Hesaplar Sistemi'ne geçilmesi en temel şey. Ben bakanların açıklamalarına baktım, mesela Sayın Şimşek diyor ki: "Ulusal Hesaplar Sistemi revize edildi, yeni sisteme geçildi." Şimdi, TÜİK bir basın toplantısı yapıyor, o basın toplantısında bir açıklama yapılıyor, o açıklamaya bakıyorsunuz yani bu ESA ve SNA'ye geçişten kaynaklanan 2012 yılı için büyüme artışı sadece yüzde 0,7. Yani, o yılda yüzde 10,8'lik, yaklaşık yüzde 11 puanlık millî gelirde bir büyüme var, bunun sadece yüzde 0,7'si, bakın 1 puanı dahi değil, 11'in 1'i dahi değil, ulusal hesaplara uygunluk açısından revizyon gerekçesi olarak söylenen şey. Dolayısıyla, hiç kimsenin "Bu revizyonu uluslararası hesaplara biz uydurduk, yeni hesap sistemine geçtiğimiz için oldu." şeklinde takdim etme imkânı maalesef yok.
Şimdi, bir defa burada baz yılı 2009 gibi bir kriz yılı seçiliyor. Bu son derece yanlış, 2009 yılı yüzde 4,7 daralmanın olduğu bir kriz yılı, bu nedenle bir defa revizyon var. 2009, 2010'dan sonraki o ani sıçramaların temel nedenlerinden bir tanesi de baz yılı olarak 2009 kriz yılının alınmış olmasıdır. Her ne kadar "Biz 2012 arz kullanım tablolarını kullanıyoruz." deseler de bunun teknik olarak çok fazla bir geçerliliği yok.
Şimdi, deniliyor ki: "İşte, genel devlet hesaplarında da entegrasyon yaptık yani devletin hesaplarını da buraya yeni hesaplar entegre ettik." Devlet hesaplarında arkadaşlar, son on yılda yapılmış bir revizyon yok. Yani bugünkü devlet hesapları temel olarak neyse 2006, 2007'den sonraki olan işlerdir, orada ciddi bir revizyon yok, küçük revizyonlar her zaman yapılabilir. Dolayısıyla, bu argüman da düşüyor.
Şimdi, genel devlet verileri bir yandan düzeltiliyor ama şu anda hâlâ, bakın hâlâ orta vadeli programda ve Hükûmetin bütün belgelerinde, bütçe gerekçelerinde olan rakam mesela genel devlet rakamı ile şu anda TÜİK'in verdiği genel devlet rakamı arasında da 2015 için harcamalar açısından bakarsak 27 milyar lira gibi de bir fark var. Dolayısıyla devletin hesapları arasında, bu revizyondan sonra dahi aslında bir uyumsuzluk yine var.
Şimdi, bu bir defa çok net bir şekilde ortada ki aceleye getirilmiş bir revizyondur. Aceleye getirilmiş derken bundan önce yapılmalıydı belki ama paldır küldür alelacele yapılarak... İşin taraflarıyla hiç konuşulmamış mesela. Mesela konuşulması gereken yerlerden bir tanesi Merkez Bankası, bir tanesi Hazine Müsteşarlığı, bir tanesi Devlet Planlama Teşkilatı, bir tanesi Kalkınma Bakanlığı, özellikle Kalkınma Bakanlığı burada konunun bir tarafı. İstişare etme anlamında yoksa TÜİK özerktir, özerk bir kurumun işine müdahale anlamında değil, burada yanlış anlaşılmasın ama istişare anlamında buralarla hiç istişare edilmemiş. Örneğin, 1948-1972 yıllarındaki millî gelir serisini TÜİK ile DPT birlikte yapıyor. Yani benim bu söylediğim gayet normal ve olması gereken bir şeydi. Sadece onlarla değil, mesela sektör komiteleri kurulup sektör komiteleriyle de görüşülmüyor. Dolayısıyla, ilgili taraflarla görüşülmeden böyle paldır küldür bir şey yapılmış durumda.
Dolayısıyla, sonuçlarına bakılmış mı diye bakıyorsunuz. Bu sonuçların ben konunun taraflarıyla değerlendirildiğini veya mesela iktisadi olarak bunun ne anlama geleceği yönünde hiçbir değerlendirmenin yapıldığını düşünmüyorum.
Şimdi, diğer taraftan, bakıyorsunuz, mesela 2012'nin diğer farklılıklarına bakalım: Yüzde 11'lik farklılığın -yüzde 11'lik bir artış vardı- yüzde 75'lik kısmı "diğer" diye bir maddede. Yani, 9 maddede yüzde 25'lik kısmını açıklıyorlar, yüzde 75'lik kısmını "diğer" anlamında bir maddede açıklamaya çalışıyorlar. Bu da son derece açıklaması tatmin edici olmayan bir şekildedir.
Buna ilişkin değerlendirmelerime daha sonra devam edeceğim.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)