| Konu: | 2017 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2015 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı Maddeleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 40 |
| Tarih: | 14.12.2016 |
MHP GRUBU ADINA İSMAİL FARUK AKSU (İstanbul) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 2017 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı'nın 5'inci maddesi hakkında Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz aldım. Genel Kurulu ve aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum.
Türkiye ekonomisi bugün, istikrarsız büyümenin devam ettiği, makroekonomik hedeflerin tutturulamadığı, Türk lirasının aşırı değer kaybettiği, işsizliğin yeniden çift hanelere yükseldiği ve borçlanmada yüksek artışların yaşandığı bir durumdadır. Bu şartlar, hazırlanan 2017 yılı bütçe tasarısında öngörülen hedeflerin gerçekleştirilmesini de zora sokmaktadır.
581 milyar lira düzeyinde gerçekleşecek olan 2016 bütçe harcamalarının 2017 yılında yüzde 11 oranında artışla 645 milyar liraya çıkması öngörülmektedir. Bütçe harcamaları, ana kalemler itibarıyla, faiz dışı harcamalar ve faiz harcamalarından oluşmaktadır.
2015 yılında 23,5 milyar lira olarak gerçekleşen bütçe açığının 2016 yılında yüzde 46,9 artışla 34,6 milyar liraya yükselmesi beklenmektedir. Yine, 2017 yılı bütçe açığının da 2016 gerçekleşme tahminine göre yüzde 35,6'lık bir artışla 46,9 milyar lira olacağı tahmin edilmektedir.
Diğer taraftan, Türkiye ekonomisinin en güçlü yanı olan kamu maliyesinde bozulma dikkati çekmektedir. 2016 yılına ilişkin revize veriler, kamu açığının hem 2015 yılına göre arttığını hem de hedeflerin çok üstünde gerçekleşeceğini göstermektedir.
Faiz ve özelleştirme hariç genel devlet dengesi 2015 yılına göre millî gelirin yüzde 2'si oranında bozulmaktadır. Bu veri, kamu maliyesinin sağlığı konusundaki kaygıları, maalesef, desteklemektedir.
2017 yılında ise, ekonomik programların başlangıç tarihi olan 2000 yılından beri, 2009 kriz yılı haricinde, ilk kez program tanımlı faiz dışı kamu dengesinde açık öngörülmektedir. Bu olumsuz gelişme kamu maliyesi üzerinde hassasiyetle durulması gerektiğini göstermektedir.
Önümüzdeki yıl, Türkiye gibi gelişmekte olan ülkeleri bekleyen küresel mali fırtına öncesinde ekonominin dayanmakta olduğu tek temel çıpa olan mali disiplinin sağlamlaştırılması elzemdir. Ancak, görülmektedir ki 2017 yılı bütçe açığı hedefi hem gayrisafi yurt içi hasılanın yüzde 1,9'u gibi bir seviyeye dayanmış durumda hem de uzun yıllardır reforme edilmesi beklenen harcama kalitesinin sağlanmasından uzak bulunmaktadır.
2017 yılında özelleştirme gelirlerinin de içinde olduğu yaklaşık 15 milyar lira sermaye geliri hedeflenmektedir. Bu hedef, taşıdığı riskler nedeniyle Hükûmetin tahmini bütçe açığının da aslında daha fazla olacağı izlenimini vermektedir.
Bütçe gelirlerinin esası olan vergi gelirlerinin 2017 yılında bir önceki yıla göre yüzde 13,9 oranında artarak 511,1 milyar liraya ulaşması beklenmektedir. Bu rakamın 354 milyar lirası dolaylı vergilerden oluşmaktadır ve bu durum hedeflerin tutmasının vatandaşlar üzerindeki vergi yükünü artırmakla mümkün olabileceğini göstermektedir.
Bilindiği gibi, büyümek için yatırıma, yatırımların artırılabilmesi için yurt içi tasarrufların artırılmasına ihtiyaç vardır. Zira, rekabet ettiğimiz ülkelerdeki tasarruf oranları yüzde 30'lar düzeyindedir. Oysa 2016 yılı için hedeflenen yüzde 16,5 yurt içi tasarruf oranı yüzde 13,5 olarak revize edilmiştir. Unutulmamalı ki yüzde 20'lerdeki tasarruf seviyesi AKP iktidarları eliyle bu seviyelere gerilemiştir. Bu tasarruf oranıyla da beklenen yatırımları gerçekleştirmek kolay olmayacaktır.
Değerli milletvekilleri, 2016 yılının 3'üncü çeyreğinde bir önceki yılın aynı dönemine göre ekonomi yüzde 1,8 oranında daralmıştır. Aynı dönemde kamu harcamaları önceki döneme göre yüzde 23,8 artmıştır. Esasen kamu harcamalarındaki bu artış büyüme oranının daha da düşük olmasını önlemiştir. Zira son yıllarda ekonomik büyümenin en önemli sebeplerinden olan hane halkı harcamalarında 2016 yılı 3'üncü çeyrek itibarıyla yüzde 3,2'lik bir azalma olmuştur. Diğer yandan, mal ve hizmet ihracatı 2016 yılının 3'üncü çeyreğinde bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 7 azalırken, ithalat yüzde 4,3 oranında artmıştır.
Anlaşılan önümüzdeki günler çiftçi, esnaf, işçi, memur, emekli, sanayici ve hane halkıyla toplumun bütün kesimleri için zor geçecektir, toplumsal kaygı bu yöndedir. Nitekim Tüketici Güven Endeksi kasım ayında bir önceki aya göre yüzde 6,9 oranında azalarak 68,93 olmuştur. Aynı endeks içinde, gelecek on iki aylık dönemde genel ekonomik durumun daha iyi olacağı yönündeki beklentinin yüzde 6,5 oranında; hanenin maddi durumunun daha iyi olacağı beklentisinin yüzde 5,4 oranında; işsizliğin azalacağı beklentisinin ise yüzde 7,6 oranında azaldığı görülmektedir. İşsizlik oranı 2016 yılı Ağustos döneminde yüzde 11,3'e, genç nüfustaki işsizlik ise yüzde 19,9'a yükselmiştir. Geçen yılın aynı dönemine göre genç istihdamdaki azalma endişe vericidir. Diğer yandan ne eğitimde ne istihdamda olan yani çalışmayan ve eğitim görmeyen gençlerimizin oranı da yüzde 27,2'ye çıkmıştır.
Değerli milletvekilleri, ekonominin sıhhatine yönelik en önemli çıpalardan birisi hatta en önemlisi döviz kurundaki istikrardır. Türk lirası değer kaybederken halkımız her gün fakirleşmektedir. Kurdaki şiddetli dalgalanma dünyanın her yerinde bir olumsuzluk göstergesidir. Bu gelişmeler dikkate alınarak Hükûmetin orta vadedeki büyüme, istihdam ve enflasyona yönelik hedefler başta olmak üzere pek çok hedefini gözden geçirmesi gerekmektedir. 2016 yılının tamamlanmasına kısa bir süre kaldığı göz önüne alındığında, alınacak önlemler bu yıla dair göstergeleri değiştirmeyecekse de 2017 için gerekli tedbirlerin alınması bakımından önem arz etmektedir.
Tedavi için teşhisin doğru konulması ve yaranın derinleşmeden sarılması önemlidir. Esasen, Türkiye'nin bütçe açıklarının da cari açığının da arkasındaki temel unsur dış ticaret açığıdır. Önümüzdeki dönemde Türkiye'nin cari açık ve bütçe açığından meydana gelen bir ikiz açık riskiyle karşı karşıya kalmaması için gerekli tedbirler süratle alınmalıdır.
2016 Ekim ayı cari açığı 1,6 milyar dolar olurken, on iki aylık cari açık 33,7 milyar dolara çıkmıştır. Bu rakam 2016 yılı hedefi olan 31,3 milyar doların şimdiden üzerindedir. Kuşkusuz cari açık vererek gelirimizi ve refah seviyemizi artırmamız mümkün değildir.
Ülkemizin borç düzeyi de sürekli olarak artmaktadır. Temelde özel sektör kaynaklı olmak üzere, Türkiye'nin dış borcu 2016 2'nci çeyrek itibarıyla 421,4 milyar dolara çıkmıştır. On dört yılda dış borçlarımız yüzde 225,2 oranında artmıştır. Vatandaşlarımızın borçları da aynı dönemde yüksek oranlarda artmıştır.
Değerli milletvekilleri, belirsizlikler yatırımcıların önünü görememesine sebep olmaktadır. Kurlardaki oynaklık ve belirsiz faiz, girdi maliyetlerini yükseltmekte, istikrarsızlık ve güven kaybı, yatırımcıyı caydırmaktadır. Türkiye, her geçen gün rekabet gücü kaybetmektedir; Dünya Bankasının iş yapma kolaylığı endeksinde yer aldığı 63'üncü sıradan 69'uncu sıraya gerilemiştir. Nitekim, Türkiye'nin uluslararası doğrudan yatırımlardan aldığı pay hâlâ yüzde 1'in altında, 0,90 oranındadır. Oysa emsalimiz gelişen ülkelerde bu oran daha yüksektir ve Brezilya'da 3,7, Hindistan'da 2,5, Meksika'da 1,7, Şili'de ise 1,1'dir. Türkiye'nin sıkışıp kaldığı bu kısır döngüden çıkması için, makroekonomik tedbirlerle birlikte hukuk ve adalet, kamu yönetimi ve eğitim, sağlık ve sosyal güvenlik gibi sosyal sektörlere ilişkin adımları da acilen atması, yeni bir hikâye ortaya koyması zorunludur. Bunların yapılmadığı ve makroekonomik göstergelerin bozulduğu bir durumda, istihdam daha da daralacak, yoksulluk derinleşecektir. Bu sebeple ekonomik güveni tesis ederek yatırımların artırılması, üreten bir ekonominin oluşturulması kaçınılmaz bir zorunluluktur.
Değerli milletvekilleri, tüm bunlara rağmen inanıyoruz ki Türk milleti ve Türkiye Cumhuriyeti devleti yaşanan siyasi ve ekonomik sıkıntıyı aşacak, terör belasını defedecek ve toplumsal huzur ve refahı tesis edecek kudrettedir. Milliyetçi Hareket Partisi bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da milletimizin hayrına olan işlere destek olmaya devam edecektir.
Bu düşüncelerle konuşmamı bitirirken 2017 yılı bütçesinin hayırlı olmasını diliyorum, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)