GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2017 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2015 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı Maddeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:41
Tarih:15.12.2016

MHP GRUBU ADINA BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2017 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı'nın 13'üncü maddesi üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, Türk milleti büyük bir millettir. Türk devletleri belirli dönemlerde dünyanın ve tarihin en büyük devletlerini kurmuşlardır. Hun İmparatorluğu'ndan Göktürklere, Selçuklulardan Osmanlı İmparatorluğu'na kadar Türkler cihana hükmetmişlerdir. Bugünkü Türkiye, Türk tarihinin varisi, ilerideki Türk birliğinin kurucusu olacaktır.

Bu aziz millet, sayısız felaket atlatmış, sadece son beş yüz yıllık tarihinde 270 savaş görmüştür. O bakımdan, bu millet, hainlik ve kahpelikle bir bombanın patlatılması sonucu 44 şehit verdiğimiz bu kara günleri, sınırımızın hemen yanı başında tüm ülkeyi kan gölüne çeviren, sınırımızın içinde canlı bombalarla ülkemizi kana bulayan IŞİD'i, 15 Temmuz gecesi millete saldıran FETÖ illetini, en önemlisi de yaşlı-çocuk, asker-sivil, öğretmen demeden katleden, dış güçlerin maşası, hain, vatansız ve bayraksız PKK belasını da elbette atlatacaktır. Ancak unutulmamalıdır ki taviz, bir fedakârlıktır ve sadece dostlara verilir, teröre verilmez. Geçmişte, bilerek ya da bilmeyerek terör örgütlerine verilen tavizlerin telafisi için şu anki terörle mücadeleye devam edilmelidir. Sahada terör örgütüyle mücadele edilirken toplum içerisinde PKK sempatizanlarına gerekli cezalar verilmelidir. İstanbul patlamasından sonra "Oh olsun! Çevik'e yapıldıysa sıkıntı yok." diyen hainlere en ağır ceza verilmelidir çünkü artık Türk milletinin sabrı taşmıştır, artık anaların gözünde ağlamaktan yaş kalmadı.

Değerli milletvekilleri, hepimizin yakından takip ettiği Halep'te bir insanlık dramı yaşanmakta, âdeta katliam yapılmaktadır. Ne yazık ki Halep, yaşlıların ve çocukların kurşuna dizildiği, kadınların ise tecavüze uğradı yerdir. 3 yaşındaki çocuğun "Anne, cennette yemek var mı? Varsa ölelim, karnımız doyar." dediği yerdir. Erkeklerin, eşlerine tecavüz edilmesin diye eşlerini öldürmeye karar verdiği yerdir. Kısacası Halep, yaşamak için teslim olmanın bile yetmediği yerdir, "Biz küçüğüz, korkuyoruz, kulaklarımızı kapatıyoruz ama siz gözlerinizi kapatmayın." diye haykıran çocukların yaşadığı yerdir. Halep katliamıyla ilgili kim etnik kökenine göre, kimliğine göre, mezhebine göre bakıyorsa yazıklar olsun. Halep'te katledilen, çocuklar; katledilen, kadınlar; katledilen, insanlıktır. Biz Milliyetçi Hareket Partisi olarak, dünyanın neresinde bir mazlumun başına bir saldırı gelirse, katliam yapılırsa hepsini lanetliyoruz. Bu sebeple değerli milletvekilleri, Halep yanıyor, insanlık ölüyor. Yardım elini uzatıyoruz ama sesimizi daha güçlü çıkartalım, hep birlikte sesimizi çıkartalım ve Halep'teki yangına bir son verelim.

Değerli milletvekilleri, tabii, Bakanlıkla ilgili, Maliye Bakanlığıyla ilgili mutlaka değerlendirmeler yapacağız. Yalnız, her Hükûmet üyesi, her Sayın Bakan kürsüye çıktığı zaman "2002 yılında şöyleydi, 2016 yılında böyle oldu. Selam, saygı ve hürmetler."... 1970 yılıyla 1980 yılını nasıl kıyaslayamayacaksak, 1980 yılıyla 1990 yılını nasıl kıyaslayamayacaksak, 1990 ile 2000'i, 2000 ile 2015'i de kıyaslamak yanlıştır. 2002 yılında iPhone 6 vardı da Türkiye'ye getirmediniz mi? Olayları yaşandığı yıllara göre değerlendirmek gerekiyor. 2002 yılında Türkiye'de petrolün litresi, benzinin litresi 1,5 TL'ydi; bugün dünyanın en pahalı benzinini kullanıyoruz, benzinin litresi 5 TL. 2002 yılında petrol 120-130 dolarlarda seyrediyordu, bugün ham petrolün varili 50 dolar ama buna rağmen Türkiye dünyanın en pahalı akaryakıtını kullanıyor.

Bugün köylülerimize, çiftçilerimize destekler veriyoruz, "Köylerimiz kalkındı." diyoruz. 2002 yılında iktidara geldiğiniz zaman köylerde yaşayan insan sayısı 24 milyondu. Kalkınan, gelişen, tarımı desteklediğiniz ülkede bugün köyde yaşayan insanların sayısı 17 milyon, yaklaşık 7 milyon insan köyleri terk etti. Tarıma destek veriliyor. Şu anda da mazot desteği ve gübre desteği verilecek. Çiftçi bunu sabırsızlıkla bekliyor. Yalnız destek üretene verilmelidir. Ben, geçtiğimiz yıl Van'ın Özalp ilçesine gittim bir arkadaşımın misafiri olarak. Orada bir köyde köy kahvesine misafir oldum. Özalp'ta arazilerin çoğunluğu boş, ekilmiyor. Köylülere sordum: Ne yapıyorsunuz, burada ne yiyip ne içiyorsunuz dedim, hayvancılık da çok yok köyde. Şunu söylediler: "Ay sonu geldiği zaman Ziraat Bankasına gidiyoruz, bankamatiğe sokuyoruz, devlet bize ne vermiş diye bakıyoruz. Ne verdiyse onu alıyoruz ve bunu yiyoruz." dediler. Maalesef bugün geçmişte verilen destekler gibi tarıma verilen mazot ve gübre desteği de herkesin sadece tapusuna göre verilirse bu insanlar tembelleşmeye, üretmemeye devam edecekler. Onun için, üreten çiftçi desteklenmeli; üretim yapan insan, üretim yapan hayvancı desteklenmeli. Bununla ilgili Tarım Bakanına gerekli uyarıları yapmanızı ve özellikle mazot desteği ve gübre desteğini tarlasını eken çiftçiye vermenizi bekliyorum. Türkiye'de 2002 yılından bu tarafa ekilen arazi 3 milyon kilometrekare azalmıştır.

Yine, köylerimizle ilgili... Tabii, ben, Sayın Bakanımın memleketini de ziyaret ettim, Bayburt'un da köylerini gezdim. Maalesef Bayburt da göç veriyor. Bayburt'un köyleri şu anda belki medeni ülkelerin elli altmış yıl daha gerisinde yaşıyorlar; toprak damlı evler, çok zor şartlarda yaşayan insanlar; aynı Mersin'in, Pozantı'nın, Adana'nın, Ulukışla'nın köylerindeki insanlar gibi.

Mersin'in diğer bir problemi de -seçim bölgem olan Mersin'le ilgili- Türkiye'nin birçok büyük fabrikası Mersin'de yer alıyor; Şişecam, azot, cam sanayisi gibi yüzlerce tesis, ATAŞ'a ait çok sayıda rafineri. Yalnız, bu firmaların tamamının vergi dairesi İstanbul Sayın Bakanım. Size daha önce de bunu dile getirmiştim. Bu tesislerin tozunu toprağını, çamurunu, hava kirliliğini Mersinli çekiyor ama bunun nimetinden İstanbul faydalanıyor. Aynı şekilde, yine, Mersin'de faaliyet gösteren birçok firmanın -akaryakıt firması, inşaat firması, bakliyat firması- vergi dairesi Cizre, Silopi, Hakkâri, Şırnak. Bunun niye böyle olduğunu biliyorsunuz. Ben bunu geçtiğimiz yıl da gündeme getirdim. Bu insanlar vergi kaçırmak için, denetimden kaçmak için, Mersin'de ticaret yapıyorlar, vergi dairelerini doğuda, güneydoğuda, Türkiye'nin başka bölgelerinde gösteriyorlar. Bununla ilgili de gerekli önlemleri almanızı bekliyorum.

Soru-cevap sırasında da sormuştum size, Türkiye'de millî gelir gerçekten artmamıştır. Yani gözümüzün içine baka baka hiç kimse bize yalan söylemesin. Dolardaki bu kadar artışla, ekonomideki bu kadar daralmayla Türkiye'de hiç kimse millî gelirin 11 bin dolara çıktığını bize anlatamaz. Eğer 11 bin dolar millî gelir varsa bu para şu anda nerede arkadaşlar? İki ay içerisinde hesabı değiştirdiniz kitabı değiştirdiniz, çıktınız, bu milletin gözünün içine baka baka yalan söyleyerek "Millî gelir 11 bin dolara çıktı." diyorsunuz. Paralar nerede, ben size soruyorum, madem 11 bin dolara çıktı.

Yine, aynı şekilde, kaçak mazotla ilgili de gerekli tedbirlerin alınmasını bekliyorum.

Seçim öncesinde ucuz konut vaadi verdiniz, "1+1 sosyal konutlar yapacağız." dediniz. Hatta parası olmayan insanlarımıza "Bunun parasını sosyal yardımlaşmadan ödeyeceğiz." dediniz ama seçim bölgemde bugüne kadar verilen bir 1+1 konut görmedim. Bununla ilgili de herhangi bir çalışma göremiyorum.

Elektrik kesintileri milleti canından bezdiriyor. Bugün itibarıyla -TEDAŞ'ın sayfasından girip bakabilirsiniz- Mersin Akdeniz, Anamur, Bozyazı, Erdemli, Tarsus, Mut Kemenli köyünde iki gündür elektrik kesik. Toroslarda da elektrikler kesiliyor. 2016 yılında -bitiyor 2016 yılı- medeni bir ülke, gelişen bir ülke, kalkınan bir ülkede elektrik kesintisi olmaz Sayın Bakanım, bununla ilgili de gerekli tedbirleri almanızı bekliyoruz.

İşsizlik eylül ayı itibarıyla, geçen yılın aynı dönemine göre 420 bin artarak yüzde 11,3'e çıktı. Bu, devletin resmî rakamları ama bu rakamların tamamı yanlış rakamlar. Gerçek işsizlik yüzde 20'nin altında değil çünkü tarımda, köyde, kırsalda yaşayan insanların birçoğunun İŞKUR'da veya başka bir yerde başvurusu yok, sizin kayıtlarınızda gözükmüyor. Ekonomi sürekli daralıyor.

Yine, Türkiye'de, özellikle seçim bölgem olan Mersin'de yaşanan başka bir sorun: 300 bin Suriyeli yaşıyor, insanlar, kadınlar bir meta gibi alınıp satılıyorlar. Çocuk gelinler, başlık parasıyla evlendirilen kadınlar; bunlar 21'inci yüzyılda insanlık adına utanç vericidir. Ingmar Bergman'a soruyorlar, "Dünyanın kurtuluşu nedir?" diyorlar. Bergman diyor ki: "Utanç; herkes yaptığından utanırsa bu dünya kurtulur."

Bu duygu ve düşüncelerle yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Şimşek.