GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2017 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2015 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı Maddeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:41
Tarih:15.12.2016

MHP GRUBU ADINA ARZU ERDEM (İstanbul) - Teşekkür ederim.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bütçenin 14'üncü maddesi üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Gazi Meclisi, ekranları başında bizi izleyen aziz Türk milletini, kıymetli basın mensuplarını ve Gazi Meclisimizin çalışanlarını saygılarımla selamlıyorum.

Bu arada, konuşmama başlamadan önce, dün Gümrük Bakanımız sicil affıyla alakalı "Sicil affı gelecek." diye kürsüden müjde verdi ancak şimdi, Maliye Bakanımız bu konuyla alakalı "Çalışmalarımız sürüyor, yakında bir açıklama yapacağız." dedi. Herhâlde, Hükûmet yetkilileri arasında bu manada bir iletişimsizlik veya mutabık olmama durumu var. Bunu da buradan tekrar belirtmek istiyorum. Bu konuyla ilgili de bir açıklama beklediğimizi belirtmek isterim.

Ülkemizde tarımsal üretimin ne kadar düşük olduğunu hepimiz bilmekteyiz. Ülkemizde son on yılda gıda harcamaları yaklaşık yüzde 30'un üzerinde artarken üretim neredeyse sabit kalmıştır. Aynı süreçte nüfusumuz da yüzde 12 civarında artmıştır. Son on iki yılda ekilen, dikilen arazi miktarı yaklaşık 10 milyon hektar azalmıştır. Gıda denetimi yeteri kadar yapılmamaktadır, zararlı gıdalar maalesef, piyasada dolaşmaktadır. Merdiven altı üretimler her geçen gün artmaktadır. Hayvancılık en önemli sorunlarımızdan biri hâline gelmiştir. İthalat politikası hayvancılığa darbe vurmaktadır. Hayvan hastalıkları artmıştır ve hayvancılık gelirimizin zararı yüzde 30 civarında olmuştur.

Hayvancılıkta verim düşüşünün başlıca sebepleri ise hayvan ıslahında yetersizlik, ilkel ahırlarda hayvancılık, yetersiz ve hatalı beslenme, genç yaşta hastalığa yakalanma, salgın hayvan hastalıkları gelmektedir ve buradan belirtmek isterim ki bizler dünyada en pahalı eti yiyen ülkelerden birisiyiz. Aşılamanın zamanında yapılmaması nedeniyle her yıl 400 bin civarında buzağı kaybı yaşanmaktadır, bu sayı, ithal ettiğimiz sığır miktarına eşittir. Hayvansal üretimi teşvik etmek için sadece ucuz kredi vermek, ucuz hayvan dağıtmak yeterli değildir, hayvansal üretimi artıracak, kârlı kılacak çalışmaların bir an önce yapılması gerekmektedir.

Değerli milletvekilleri, üç tarafı denizlerle çevrili olan bir ülkeyiz biz ve su ürünleri yeterli oranda değerlendirilmemektedir, bu hususta da ne yazık ki projeler üretilmemektedir. Aciliyetle, millî deniz projelerinin yapılması gerekiyor.

Değerli milletvekilleri, sağlıklı gıda üretimi ve tüketimi, hayvansal besinlerin sağlıklı bir biçimde ve yeterince üretilebilmesi, su ürünlerinin en ekonomik şekilde bizlere ulaştırılabilmesi, ülkemizin ekonomisinin gelişmesi ve doğru tarım ve hayvancılık politikalarının izlenmesi amacıyla daha fazla ziraat, gıda, su ürünleri ve balıkçılık teknolojisi mühendislerinin, veteriner hekimlerin, tekniker ve teknisyenlerin istihdamı şart. Bu manada, kadro bekleyen gençlerimizin de yüzünü güldürmemiz gerekmektedir. Böylelikle, ithal etmek yerine üretim yapabilmek ve aynı zamanda, söz konusu bölümlerden mezun olan binlerce gencimize de iş imkânı sağlamış oluruz. Bu vesileyle, ithalat yerine ihracata yönelmiş oluruz.

Ülkemizdeki aylık ve ücret seviyelerinde asgari ücretliler, emekliler, kamu çalışanları ile küçük esnaf ve çiftçinin elde ettiği ücret ve geliri dikkate alacak olursak toplumun büyük bir bölümü yoksulluk sınırının altındadır. Mevcut göstergeler ise işsizlik ve yoksulluk sınırının önümüzdeki yıllarda da değişmeyeceğini, belki de artarak derinleşeceğini göstermektedir.

Değerli milletvekilleri, gençlerimizin iş gücüne katılım oranı oldukça düşüktür. Gençlerimizin, eğitimden sonra iş piyasasına kazanım noktasında umutları tamamen tükenmiştir. Mesleki eğitimin yetersizliği önemli sorunlarımız arasındadır. Genç işsizlik oranı ise genel işsizlik oranının 2 katı kadardır. Üniversite mezunları arasında işsizlik oranı çok daha yüksektir maalesef. Öğretmenlerimiz, orman mühendislerimiz, iktisadi ve idari bilimler mezunlarımız, adalet, emlak ve emlak yönetimi, tıbbi sekreterlik, muhasebe, laborant ve veteriner sağlık teknikerleri, harita kadastro, iş sağlığı ve güvenliği gibi ön lisans mezunlarımız ve burada saymakla bitiremeyeceğim birçok bölümün mezunları maalesef umutsuz. İstihdam sağlayamayacaksak bu üniversitelerin bu bölümleri neden hâlâ açık, neden oradan mezun vermekteyiz?

Ülkemizde, öğretmen olup da kendi mesleğini yapamayan binlerce kişi devletin farklı kademelerinde memur olarak çalıştırılmaktadır. Kendi mesleğini yapmak umuduyla bekleyen birçok gencimiz umudunu yitirmiştir ve çözüm beklemektedir. Eğitimlerinin karşılığını alamayan binlerce gencimiz ne yazık ki iktidar partisine seslerini duyuramamaktadır. Milliyetçi Hareket Partisinin bir neferi olarak kıymetli gençlerimizin sorunlarını bu kürsüden her daim gündeme taşıdık, bundan sonra da taşımaya devam edeceğiz, yorulmayacağız, yılmayacağız. Gençlerimiz kıymetlilerimizdir, onların seslerine lütfen kulak verelim, elimizi vicdanımıza koyalım, artık çırpınmalarını göz ardı etmeyelim.

Değerli milletvekilleri, Anayasa'mızın 60'ıncı maddesinde "Herkes, sosyal güvenlik hakkına sahiptir. Devlet, bu güvenliği sağlayacak gerekli tedbirleri alır ve teşkilatı kurar." hükümleri yer almaktadır. Bu anlamda, devlet, sosyal güvenlik politikalarının en önemli amaçlarından biri olan tüm bireyler için eşit hak ve yükümlülükleri içeren bir sosyal güvenlik sistemi kurmak zorundadır. Ancak, işe girdikleri tarihte tabi oldukları mevzuata göre emeklilik için gereken sigortalılık süresi ve prim ödeme gün sayılarını tamamlamalarına rağmen yani emekli olma hakkını kazanmış olmalarına rağmen yaş mağduru olan insanların sesine kulak vermiş olmamız gerekiyor. Kazanılmış hakları ellerinden alınan emeklilikte yaşa takılanlar haklarını aramakta ve mağduriyetlerini dile getirmeye çalışmaktalar ancak bu konuyla ilgili hâlâ çözüm bulunamamıştır.

Devlet üniversitelerinde araştırma görevlileri iki farklı statüde istihdam edilmektedir. Aynı kriterlerde işe alınan ve aynı işi yapan 33/A, 50/D ve ÖYP statüsünde çalışanların arasında hak ve adaletsizlikler var, mutlaka eşitsizliğin giderilmesi gerekiyor.

Kadınlarımız yine seslerini çıkarmaya çalışıyor ve "Sesimizi duyun." diyor, "Sigortalılık öncesi doğum borçlanmasıyla ilgili gerekli işlemler yapılsın." diyor. Bu konuda da mutlaka çözüm bekleniyor.

Değerli milletvekilleri, iktidar partisi 1 Kasım seçim beyannamesinde "Taşeronluk çerçevesinde kamunun ihtiyaç duyduğu işlerde çalışan taşeronları kamuda istihdam edeceğiz." şeklinde vaatte bulunmuştur. Aradan bir yıl geçti, bu söz de suya yazıldı. Taşeronlar hayal kırıklığına uğratıldı, birçok seçim vaadi gibi taşeron konusu da rafa kaldırılmıştır. Buradan iktidar partisine seslenmek istiyorum: Seçim beyannamenizde bulunmasına rağmen taşeronlara istihdam sağlayamamanızın önündeki engel nedir, bu konuya lütfen cevap verin.

Kamu kurum ve kuruluşlarında 4/C statüsünde yani geçici personel olarak çalışanlara kadro verilmesi konusu da önemli sorunlardan bir tanesi, bu konuya da lütfen kulak verin ve bu konuyu gelin hep birlikte çözelim. Bunlar, aziz Türk milletimizin talepleri, bunlar bizlere düşen görevler, onlar bize emanet, bizim bunları yerine getirmemiz gerekiyor.

Değerli milletvekilleri, kıdem tazminatı, çalışanın iş akdi feshedildiğinde işverenin 4857 sayılı İş Kanunu gereğince çalışana ödemekle yükümlü olduğu tazminat şeklinde denmektedir. Çalışanın kıdem tazminatını almaya hak kazanabilmesi için aynı iş yerinde veya aynı iş yerine bağlı iş yerlerinde en az bir yıl çalışmış olması gerekmektedir. Bizler, milletvekilleri olarak bu Gazi Meclis çatısı altında birçok iş üretmekteyiz, birçok başarıya belki imza atmaktayız. Bu çalışmalarımızda gizli kahramanlarımız var arkadaşlar. Bunlar kim? Danışmanlarımız; gece yarılarına kadar bizimle birlikte mesai harcayan, bizlerle birlikte kahırlanan, bizlerle birlikte sevinen, bizlerle birlikte mücadele eden... Hani bir söz vardır ya: "Mutfakta biri mi var?" diye, işte mutfakta danışmanlarımız var, hazırlıklarımızı yapan kardeşlerimizle ilgili de iyileştirmeler yapmamız gerekiyor. Çalışmalarımızın mutfağı konumunda bulunan danışmanlarımız ne yazık ki kıdem tazminatı ve işsizlik parası alamamaktadırlar. Kıdem tazminatı insani bir haktır, kıdem tazminatı alamayan tek çalışan kesim de ne yazık ki bizim kıymetli danışmanlarımızdır. Danışmanlarımıza haklarını vermemiz gerekmektedir; Milliyetçi Hareket Partisi bunun mücadelesini verdi, verecektir. Bu konuda Sayın Grup Başkan Vekilimiz Erkan Akçay Beyefendi bir kanun teklifi verdi, bu kanun teklifini gelin hep birlikte değerlendirelim ve bu manada danışmanlarımıza hak ettikleri hakkı verelim.

Gazi Meclis çatısı altında bulunan emektarlarımız da var, her yerde bizimleler. Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altında çalışan yardımcı hizmetler sınıfını oluşturan 290 kadrolu personelimizi hiç dinlediniz mi? Her gün onların yanından geçiyoruz ve sorunları var. Onlarla ilgili, incelendiği zaman, haklarının verilmesi noktasında sadece bir cevap beklemekteler çünkü emin değiller yerlerinden, "İki dudağın arasında bizim işimizin sağlamlığı." diyorlar. Ayrıca, diğer kamu kurumlarında bir kadroya atanan ve iki yıl görev yapan personelimiz yani "sekretarya" dediğimiz, başka kurumdan gelen arkadaşlarımızla alakalı ek gösterge sıkıntısı var, bunun da mutlaka incelenmesi gerekiyor.

Yine, Mecliste çay ocaklarında ve odalarımızda bizlere hizmet eden kardeşlerimizi unutmamalıyız, kadro müjdesi beklemektedirler.

Dün gazi ve şehitlerimizle ilgili övgü dolu sözler söylendi bu kürsüden. Bu manada eşitsizliklerin ortadan kaldırılması gerekiyor. Gazilerimiz ve gazi yakınları, şehit yakınlarımız ve onların ailelerine mutlaka istihdam konusunda öncelik tanınmalı ve bu manada onlara hak ettikleri hakkın verilmesi gerekiyor. Terör sırasında yaralanıp gazi sayılmayanlar da mutlaka hak iadesi bekliyorlar ve o şerefi hak ettiklerini zaten biz biliyoruz, onlar bizim kahramanlarımız. Bu manada da hepinizin desteğini bekliyorum.

Saygılarımı sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Erdem.