| Konu: | 2017 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2015 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı Maddeleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 41 |
| Tarih: | 15.12.2016 |
AHMET YILDIRIM (Muş) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; şimdi, az önce Sayın Başkan ile parti grubumuz adına konuşan Sayın Danış Beştaş arasında, özellikle eş genel başkanımızın bir soru önergesi üzerine, hukuk çerçevesi dışına çıkmış bir sürece dair bir tartışma yürüdü. Ben buraya çıkacağımı düşünürken bu konu yoktu ama şunu ifade edeyim Sayın Başkan: Bakın, yine, sizin mensubu olduğunuz partinin iktidarı döneminde, 2011 seçimlerinde 3 muhalefet partisinin 8 tutuklu vekiliyle ilgili yürümüş bir süreci siz benden çok daha iyi bilirsiniz ve onlar, milletvekili olmadan önce açılmış bir dava dosyası kapsamında tutuklu idiler. Partiniz, siyasi iktidar, bakın, milletvekili olmadan önce açılmış bir dava dosyası ve o dosyalar kapsamında gerçekleşmiş tutuklulukların ortadan kaldırılması için büyük çaba sarf etti. Yani, biri vekil olduktan sonra önceki tutuklanma gerekçelerini ortadan kaldıracak bir çabanın sahibi olan bir iktidar partisi, vekil iken vekillikten kaynaklı çalışmalardan ötürü açılmış fezlekelerle alakalı olarak tutuklanmaları yargı bağımsızlığına havale ediyor ve öylece kalıyor. Buna dair acaba bir cevabınız var mı Sayın Başkan? Bir hukukçusunuz. Şimdi, düşünün: Vekil olmadan önce, belki de vekilliği etkilemeyen bir tutukluluk hâlini ortadan kaldıran bir anlayış; vekilken, şu kürsüdeyken yapılmış konuşmalar fezleke konusu olmuş, verilmiş soru önergeleri fezleke konusu olmuş, vekil olduğu için alanlarda yaptığı konuşmalar fezleke ve tutuklama gerekçesi olmuş ama bu tutuklulukların ortadan kaldırılmasına dair taleplerimize, bu yasamanın üzerine halel düşüren uygulamalara "yargı bağımsızlığı" deyip geçeceksiniz. Geriye dönük inceliyorum; özellikle o tutukluluklarla ilgili başta dönemin Meclis Başkanı Sayın Cemil Çiçek'in çabaları ve sizin söylemleriniz var orta yerde, "Hiç kimsenin yasama faaliyeti kesintiye uğramamalıdır." demişsiniz ve iktidar olarak bunun için ciddi bir çaba sahibi olmuşsunuz ama vekilken vekil olmaktan, siyasetçi olmaktan kaynaklı iş ve işlemlerin, söylemlerin, eylemlerin tutuklanma gerekçesi yapılmasını ise yargı bağımsızlığı olarak ifadelendirmeniz çok gerçekçi değildir.
Bir diğer husus, ekonomiye dair bir iki hususu ifade edeceğim. Maliye Bakanımız burada değil ama mevcut siyasi iktidar döneminde 4 defa vergi affı çıktı ve Maliye Bakanı, son iki haftadır, vergi aflarıyla ilgili bunun ne kadar iyi bir düzenleme olduğunu ve sonuç alıcı olduğunu ifade ediyor. Ben de direkt Maliye Bakanlığı verileri üzerinden bir rakamı sizinle paylaşayım değerli milletvekilleri. Siyasi iktidar döneminde 4 defa vergi affı çıkmış, 4 defa. Bu vergi aflarından faydalanmak için başvuru oranı 4'ünde ortalama yüzde 78. Peki, tahsilat kaç? Yüzde 13. Yani, bir vergi affının çıkması insanların geriye dönük... Yüzde 78'lik başvuru neyi ifade ediyor? Kendi borçlarını kapatma istencini, iradesini ortaya koyuyor. Peki, bunun tahsilatının yüzde 13 gibi cüzi bir noktada kalması neyi ifade ediyor? O da insanların ne alım gücünün ne borç ödeme gücünün ortada kalmadığını gösteriyor. İnsanlar hiç kimseye, devlete de, kimseye de, şahsa da, gerçek ve tüzel kişilere de borçlanmak istemiyorlar; var olan borçlarını gidermek istiyorlar, bunun için bir irade ortaya koyuyorlar ama böyle bir güçleri yok işte. İnsanları bu hâle düşürmüşüz. Önce borçlandıran, sonra o borçları ödeyemeyen bir toplum gerçekliği ve ülke gerçekliğiyle karşı karşıyayız.
Yine, keşke, Maliye Bakanımız burada olsaydı; bürokratları var, aktarırlar. Bakın, bütün Meclisin huzurunda nasıl izah edileceğini ve cevabının ne olacağını benim de çok merak ettiğim bir hususu dikkatinize sunayım.
5 Ekim 2016, bu yılın ekim ayının 5'i, iki ay önce -iki ay on gün işte- Maliye Bakanlığı buradan bir düzenlemeyle yasa geçiriyor. Elektrikli otomobillerde ÖTV oranını yüzde 90'dan yüzde 45'e düşürüyor -çok iyi- elektrikli otomobil alımını teşvik etmek için. Peki, bundan sadece bir buçuk ay sonra aynı ÖTV oranı elektrikli otomobiller için yüzde 45'ten tekrar yüzde 60'a çıkıyor. Ya bir buçuk ayda ne değişti? Böyle plansız, böyle programsız, bir buçuk ayda böyle temel bir değişikliği yapabilecek hükûmet ve iktidar gerçekliği olabilir mi? Bunu da bütün Genel Kurulun ve bizi izleyenlerin, dinleyenlerin dikkatine sunmak istiyorum.
Teşekkür ederim. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Yıldırım.