GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Sınai Mülkiyet Kanunu Tasarısı münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:44
Tarih:21.12.2016

CHP GRUBU ADINA KAZIM ARSLAN (Denizli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle hepinizi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum.

Bugün görüşmekte olduğumuz tasarının özellikle ülkemize fayda getirmesini ve yatırımcıya, sanayiciye, üretim yapan alanlarda çalışma yapanlara fayda getirmesini diliyorum.

Amaç, burada patent, marka, coğrafi işaret, faydalı model gibi konularda sanayicimize, üreticimize, yatırımcıya yardımcı olmakla birlikte onun önünü açma anlamında bir çalışma yapıldığını belirtmek istiyorum. Dün de belirttiğim gibi bu yasanın geneli hakkında olumlu bir görüşümüz var. O nedenle Komisyonda gösterdiğimiz desteği, yine Meclisimizde de bir an önce çıkması için gösteriyor ve bu yasanın bir an önce uygulamaya, yürürlüğe girmesini destekliyoruz.

Değerli arkadaşlarım, özellikle birinci bölümün geneli hakkında aldığım bu sözün çerçevesinde bu yasanın da yine -komisyonlarda da bunu özellikle belirttik- yasa yapma tekniği, etiği, evrensel hukuk kuralları açısından doğru bir yöntem olmadığını da belirtmiştik. Yine de bunu belirtiyorum. Bu nedenle, tasarıya bağlı olarak çıkarılması öngörülen yönetmeliklerin tasarının yasalaşmasını takiben en kısa sürede ilgili mevzuata uygun bir şekilde çıkarılıp sanayicimize, yatırımcımıza ve üretim alanlarında faydalı olacak bir çalışmanın yürürlüğe girmesini istiyoruz.

Değerli arkadaşlarım, tabii sanayicinin, yatırımcının, özellikle iş dünyasının beklediği bu yasa tasarısının bir an önce çıkması noktasında da çalışmalarımızı, katkılarımızı sürdürmeye devam edeceğiz ve bundan sonra da devam etmeye çalışacağız çünkü Türkiye'nin sanayileşmeye, Türkiye'nin üretiminin artmasına, Türkiye'nin ihracatının artmasına, istihdam alanlarının, işletme alanlarının daha çok, fazlasıyla açılmasına olanak sağlayacak bir altyapının Türkiye'de henüz oluşmadığını, özellikle üretim odaklı bir sanayileşme modelinin Türkiye'de yürürlükte olmaması sebebiyle, iktidarın bunu ihmal etmesi sebebiyle sanayicilerimizin, üretim yapan arkadaşlarımızın ve yatırımcıların bu konuda çok şikâyetçi olduklarını belirtmek istiyorum.

Özellikle, üretim maliyetlerinin yüksekliği, üretim üzerindeki yüklerin fazlalığı, vergilerin fazlalığı, enerjinin pahalılığı, enerji noktasında gerekli indirimlerin yapılmaması, hatta zamların yapılmış olması, üretim alanındaki bu maliyetlerin yüksekliği sebebiyle sanayicimizi, ihracatçımızı zorlamakta, rekabet etme şansını her gün biraz daha azaltmaktadır. Eğer sanayicimize kazandıramıyorsak, sanayicimize iş yaptıramıyorsak, sanayicimizin, üreticimizin ihracatını artıramıyorsak sonuçta, gerçekten, insanların gelecekte yatırım yapma şevklerinin her gün yok olacağını, kırılacağını ve gelecekte de yatırım yapacak hiçbir özel şahsın, özel sektörün ortada olmayacağını görüyoruz. Belki bugün özel sektör, iş dünyası fazla sesini çıkarmıyor. Neden? Çünkü üzerine baskı uygulandığı için. Vergi baskısı, sigorta baskısı ve değişik alanlarda siyasi baskıların yapılmış olması sebebiyle sesini çıkarmıyor ancak, sesli bir şekilde bunu sızlandığı, özellikle bizlere, muhalefet partilerine bu şikâyetlerini söylediğini açıklıkla belirtmek istiyorum. Tabii, siz vekillere de, iktidar vekillerine de söylediğini biliyorum, ancak sizler dillendiremediğiniz için biz bunları dillendirmek ve Mecliste bunları söylemek durumunda kalıyoruz.

Tabii, Türkiye'de üretim odaklı, yatırım odaklı, insan odaklı, eğitim odaklı bir çalışma yapılmamış olması sebebiyle Türkiye'de eğitimde geri kalıyoruz, sanayide geri kalıyoruz, üretimimiz düşüyor, istihdam alanlarımız her gün daralıyor, birçok işletmeler kapatılma durumunda kalıyor, birçok insanımız işsiz, ortalıklarda dolaşıyor. Özellikle üniversiteyi bitiren gençlerimizin bugün, yüzde 25'in üzerinde, iş arar durumunda olduğunu ve ortalarda dolaştığını ve birçoklarının da iş yapamadıklarını ve annesine babasına bağlı olarak yaşamlarını sürdürmeye çalıştıklarını görüyoruz.

Şimdi, ülkenin gündemi bu olması gerekirken, bugün gerçekten hiçbir anlamı olmayan, ülkenin rejimle sıkıntısı olmamasına rağmen, rejimi değiştirecek manada bir başkanlık sistemine, bir Cumhurbaşkanlığı sistemine doğru çalışmaların yürütüldüğünü görüyoruz. Gündemi bu şekilde meşgul ederek, terörü bir kenarda bırakarak, ülkenin her alanında terör olaylarının olmasını dikkate almayarak eğer siz bunun üzerinde, başkanlık üzerinde ısrar etmeye, ülkeyi yine ayrıştırmaya, gerginliği sürdürmeye devam ederseniz, inanın, gelecekte bu ülkede insanların yaşama şevki de kalmayacaktır, hevesi de kalmayacaktır. Birçok insanın, bugün iş dünyasında olan ve bilim dünyasında olan birçok insanın Türkiye'yi terk etme gibi bir isteklerinin olduğunu da sizlere belirtmek istiyorum. Bu kadar yetişmiş, üretimin içinde olan, eğitimin içinde olan, ülkeye birçok katkıları olan insanlarımızı, birçok sorunumuzun ortada olduğu bir dönemde, farklı alanlarda bunları değerlendirmeye, farklı alanlarda baskı kurmaya çalışırsak, gerçekten, bu ülkede ne huzur kalır ne barış kalır ne de insanların yaşama şansı kalır. Bunu öncelikle bu iktidarın sağlaması gerekiyor. O nedenle, artık gündemimizi değiştirmemiz gerekiyor değerli arkadaşlarım, gündemimiz başkanlık gündemi olmamalı.

Terörün önlenmesi, Türkiye'de bir güven ortamının yaratılması, insanların rahatça yaşayabileceği, çalışabileceği, hem devlette hem özel sektörde rahatlıkla işine gidip gelebileceği, hayatını kazanabileceği ve günlük yaşamını sürdürebileceği bir ortamı bu iktidarın sağlamak zorunda olduğunu belirtmek istiyorum. Bunun önemi gerçekten çok fazlasıyla var. Her gün hiç beklenmedik olayları yaşıyoruz. Her gün bir şehit haberiyle yaşamımıza başlıyoruz, günlük hayatımıza başlıyoruz. Artık Türkiye'yi bu atmosferden kurtarmanın yeridir, zamanıdır. İktidarın bu konuda gerçekten daha dikkatli olması gerektiğini anlatmak istiyorum.

Değerli arkadaşlarım, biz yıllarca şunu söyledik: Özellikle, Türkiye'nin cumhuriyete dayalı, laik cumhuriyete dayalı bir yönetim sistemiyle birlikte yönetilmesi gerektiğini ısrarla belirttik. Tarikatlara dayalı bir yönetim biçiminin her zaman Türkiye'de bu milletin ve bu devletin başına bela olacağını da belirttik. Hatta, ifadelerimiz hep şöyle geçmiştir: "Türkiye'de irtica tehlikesi vardır." demişizdir. Ama, biz bu irtica tehlikesini söyledikçe sizler bunu yanlış değerlendirerek, kendi yandaşınız olan birçok tarikat mensubunu kendi alanlarınızda, kendi kadrolarınızda hem beslemek hem de onları liyakatsiz bir şekilde devletin kadrolarına yerleştirmek suretiyle, Türkiye'nin başına bela olan bir FETÖ terör örgütünü kendi ellerinizle yaratmış oldunuz. Yine bu yetmiyor; bugün bunları temizlemeye çalışıyoruz, biz de buna destek oluyoruz Cumhuriyet Halk Partisi olarak ama bu sefer farklı tarikat örgütlerini, tarikat mensuplarını bu devletin kadrolarına yerleştirmeye çalışıyorsunuz ve böylelikle kendi idarenizi, kendi iktidarınızı sürdürmeye gayret ediyorsunuz.

Değerli arkadaşlarım, değerli milletvekilleri; inanın, biz laik cumhuriyete bağlı kalmadığımız sürece, biz Atatürk'ün kurmuş olduğu bu cumhuriyete sahip çıkmadığımız sürece, gerçekten bu kargaşalardan, bu kavgalardan, bu kaoslardan kurtulmamız mümkün değildir. Bunu ısrarla belirtiyorum. Bunun ötesinde yapacağınız her bir çalışma Türkiye'ye zarar verecektir, Türkiye'nin rejimini değiştirecektir, Türkiye'nin geleceğini karartacaktır ve bu karanlığı bir daha aydınlatmak da mümkün olmayacaktır. Onun için sizlere özellikle hatırlatıyorum değerli arkadaşlarım: Ülkenin gündemi gerçekten terördür, Türkiye'nin gündemi açlıktır, sıkıntılar vardır; bunların aşılması için çalışılmalıdır.

Bu noktada çalışmaların sürdürülmesini diliyorum. Hepinizi sevgiyle saygıyla tekrar selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)