| Konu: | Sınai Mülkiyet Kanunu Tasarısı münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 44 |
| Tarih: | 21.12.2016 |
AHMET YILDIRIM (Muş) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; şimdi, söz konusu bu patent kanunu tasarısı olarak kısaltılan tasarıda 204 maddenin temel ruhu patent, coğrafi işaretler ve marka tesciliyle ilgili. Murat edilen şey ise özellikle yerel ürünlerin uluslararası alandaki tescilinin yapılması, ön plana çıkarılması ve bir evrensel marka hâline gelmesiyle yurt dışından özellikle yurt içine belki de bu yasal değişiklikler sonrasında gelebilecek olan bazı sermayenin önünü açma amacı taşıyor. Buna normalde karşı çıkacak hiç kimse yoktur. Ancak, şunu ifade edelim ki: Biz, makro fotoğrafı kaçırarak ülkenin iç ve dış siyasette yatırımlar anlamında önünün tıkalı olmasına neden olan gerçeklikleri görmeden bu gibi yasal değişiklikler üzerinden bu sorunu aşabileceğimizi düşünüyorsak yanılıyoruz. Şöyle ki: Ülke, içte ve dışta gerilim siyaseti izlemek suretiyle hem içteki hem dıştaki yatırımcıyı ürkütmüş ve yatırımlar son bir buçuk yılda ciddi düşüş yaşamıştır. Yatırım barış sever, yatırım barış ortamını sevdiği gibi yarınlara güvenle bakabilmeyi, istikrarı sever. Ama, ülkede bir buçuk yıldır var olan tedirginlik, çatışma ve kamplaşma kültürü, iç ve dış siyasette yapılan yanlışlar yatırımın önündeki en büyük engellerdir.
Şunu ifade edelim ki: Yerliliği ve millîliği diline pelesenk eden siyasi iktidar, özellikle, yerlilik ve millîliğe aykırı olabilecek bütün adımları son iki, üç yılda atmıştır. Şöyle ki birkaç örnek üzerinden gidelim: Bakın, adına "mega proje" dediği birçok projenin özellikle yabancı sermayeye peşkeş çekildiğini, faturasının ise hazine garantisiyle yoksul halka verildiğini iyi biliyoruz. Düşünün, 3'üncü köprüyü, Osmangazi Köprüsü'nü, 3'üncü havaalanını, şehir hastanelerini eğer siz bu devletin malları sayıyorsanız yanılıyorsanız, bunların hepsi yabancıların. Ama, ödentileri ise istenilen bilançoya ulaşılamaması durumunda yoksul halkın alın teri olan vergilerden karşılanacak. Ve 6 Aralık günü İstanbul Emniyet Müdürlüğü polis ekiplerine yazdığı bir yazıda, 3'üncü köprü ile Osmangazi Köprüsü'nün pahalı olması sebebiyle kullanılmamasını öneriyor.
Şimdi, Allah aşkına, pahalı olduğunu bilen ve hazine garantisi verilmiş olan bu köprülerle ilgili Emniyet teşkilatı bir yazı yazıyor da yoksul halkın köprüden bir geçişi neredeyse bir depo benzin fiyatına; bunu nasıl izah edeceğiz, hangi vicdana sığdıracağız biz?
HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Ambulans geçemiyor, ambulans.
AHMET YILDIRIM (Devamla) - Şimdi, güvenlik için müdahale edecek polis geçmeyecek, hastaya yetişmek üzere ambulans geçmeyecek ama yoksul halk oradan yolunu kısaltacak. Sosyal proje olarak ele alınması gereken, yaşamın hızlandırılmasına tekabül eden bir iş ve işlemi neredeyse bir depo benzin fiyatına fatura edeceğiz halka. Bunun vicdanla, etikle hiçbir ilgisinin olmadığını ifade etmek isterim.
Eğer ülkenin önü açılmak isteniyorsa iç ve dış siyasette yapılmış olan yanlışlardan geri dönülmelidir. Partimize dönük siyasi soykırım operasyonlarına son verilmelidir; rehin alınan belediye başkanlarımız, milletvekillerimiz, eş genel başkanlarımız, parti yöneticilerimiz bir an önce serbest bırakılmalıdır. Eğer bundan, yaratılan bir kamplaşma ortamı üzerinden, bir gerilim ortamı üzerinden başkanlığa uzanacak olan bir takvim hayal ediliyorsa büyük yanılınıyor.
Şunu söyleyelim: Türkiye'deki toplum yapısı bu kadar vicdansız değil; Türkiye'deki toplum yapısı, bir siyasi partinin eş genel başkanlarının, grup başkan vekillerinin ve milletvekillerinin tutuklanarak önümüzde bulunan bir referanduma gidilmesine dönük bu uygulamanın sahiplerine -bizim de yaptığımız kamuoyu araştırmalarında- göreceğiz ki çok ciddi bir biçimde iktidara yansıtacaktır bunu ve bugüne kadar iktidara oy vermiş olan birçok toplumsal kesim bile, yaptığımız kamuoyu araştırmalarında, bu siyasi soykırım operasyonlarıyla milletvekillerimizin tutuklanmasını kabul etmediğini, reddettiğini ifade ediyor. Göreceğiz, referanduma eğer gidilirse -ki inşallah gidilmez- siyasi iktidara, bu Anayasa değişikliğinde bu siyasi soykırım operasyonları üzerinden gelişebilecek tokadı halkın nasıl atacağını hep birlikte yaşayarak göreceğiz diyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)