GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Sınai Mülkiyet Kanunu Tasarısı münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:44
Tarih:21.12.2016

KAZIM ARSLAN (Denizli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi öncelikle sevgiyle saygıyla selamlıyorum.

El Bab'dan gelen 14 şehidimizin acısını paylaşıyorum. Gerçekten, yine içimiz acıdı, yine gönlümüz burkuldu ama şehitlerimizle ilgili bir çözümü bir türlü getiremeyen iktidarla karşı karşıyayız.

Şimdi, bugün 341 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu Tasarısı'nın dördüncü bölümünü görüşüyoruz. Geneli hakkında şahsım olarak söz aldım.

Bu bölüm, patent hakkının kapsamını, sınırlarını, hakların korunmasını, rüçhan hakkının düzenlenmesi şeklinde yapılan bir düzenlemeyi getiriyor. Yasanın bir an önce çıkması için biz grup olarak, Cumhuriyet Halk Partisi olarak elimizden geleni yapıyoruz. Yalnızca bölümlerde konuşmak suretiyle bir an önce iş dünyasının beklentisine cevap verebilecek bu yasanın çıkması için çalışıyoruz. Bu konuda gayret eden bütün arkadaşlarıma teşekkür ediyorum.

Bakın, bu yasayla ilgili olarak sağladığımız birlik ve beraberliği her alanda her şekilde sağlayabilsek; iktidar partisinin mensupları, bakanı, Başbakanı, Cumhurbaşkanı da dâhil olmak üzere muhalefet partisinin, bizlerin, Cumhuriyet Halk Partisinin söylediği önerileri dikkate almış olsa, eleştirileri dikkate almış olsa birçok sorunun ortada kalmayacağına ve Türkiye'nin önemli sorunlarının daha iyi bir şekilde çözülebileceğine yürekten inanıyorum. İşte, bugün bunu sergiliyoruz ve bunu da görüyoruz.

Bugün Türkiye'nin gerçekten çok temel sorunları var. İşte terör, işte terör örgütleriyle uğraştığımız durumlar. FETÖ terör örgütü bir yandan, IŞİD bir yandan, PKK bir yandan, Türkiye'yi terör sarmalının içinde bulduğumuz bir noktadayız. Ayrıca, yoksulluk var, işsizlik var, yolsuzluk var; bunlarla ilgili çözüm üretmek yerine sürekli birbirimizle didişmekle, birbirimizi eleştirmekle ve iktidarın da vurdumduymazlığıyla karşı karşıya kalmış bulunmaktayız. Bugün ülkede işsizlik yüzde 12'lere varmış, genç işsizlerimiz yüzde 25'in üzerine çıkmış. 400 bine yakın öğretmenimiz var; bu öğretmenlerimiz boşta geziyor, Millî Eğitim Bakanlığı sözleşmeli öğretmen, ücretli öğretmen çalıştırmak suretiyle bu öğretmenlerimizi ortada bırakıyor. Birçok ziraat mühendisi arkadaşımız var, veteriner hekimlerimiz var, bunları tarımda değerlendiremiyoruz, hayvancılıkta değerlendiremiyoruz değerli arkadaşlarım.

Uyguladığımız yanlış dış politika sebebiyle bir türlü Türkiye'yi kendi güçlü durumuna getiren, Orta Doğu'da ve Avrupa Birliği içinde kendi gücünü gösterebilen bir ülke konumundan çıkardık, âdeta terörle boğuşan, âdeta Orta Doğu ülkesi konumuna getirilen bir kargaşa yaşadığımız bir Türkiye konumuna getirdik. Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk doksan üç yıldır ortaya koymuş olduğu ve Türkiye'nin, şimdiye kadar bütün iktidarlarının buna harfiyen uyduğu "Yurtta sulh, cihanda sulh." ilkesini maalesef, iktidarınız bir kenara bıraktı, kendisine göre bir dış politika yürütmeye başladı; içte barışı, komşularımızla ilişkilerimizi de bozdu değerli arkadaşlarım. Doksan üç yıldır bu ülkede kardeşçe, Türk'üyle, Kürt'üyle, Laz'ıyla, Alevi'siyle, Sünni'siyle birlikte yaşamayı gerçekleştirmiş olan bu ülke nasıl oldu da birdenbire bozulan, birbirine giren, birbiriyle çatışan bir noktaya geldi? Bunun cevaplarını oturup hep birlikte bu Mecliste aramak ve iktidarın da bu öneriler çerçevesinde cevaplarını bulması ve görevlerini yapması gerektiğini düşünüyorum.

O nedenle değerli arkadaşlarım, bu kadar acımızın yoğun olduğu bir dönemde ülkenin temel sorunlarına eğilerek, başkanlık derdini bir kenara bırakarak, Anayasa'da yapacağımız değişiklikleri bir kenara bırakarak özümüze dönmeliyiz, öz sorunlarımıza dönmeliyiz ve kendimize dönmeliyiz, bu sorunları birlikte çözmeliyiz diyorum.

Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)