| Konu: | Sınai Mülkiyet Kanunu Tasarısı münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 45 |
| Tarih: | 22.12.2016 |
KAZIM ARSLAN (Denizli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi öncelikle sevgiyle, saygıyla selamlıyorum.
Sınai mülkiyetle ilgili kanun tasarısının görüşmelerine devam ediyoruz. Altıncı bölümde şahsım adına söz aldım. Yine bu kanunla ilgili düşüncelerimi sizlere arz etmek istiyorum.
Değerli arkadaşlarım, bu yasanın anlaşmalı bir şekilde iş dünyasının beklentisine cevap verecek bir şekilde geçecek olmasından dolayı da bu çalışmalara katkı koyan tüm arkadaşlarıma çok teşekkür ediyorum.
Tabii, bunların ötesinde, özellikle son zamanlarda ülkemizde yaşanan gerek iç barışın bozulması, hem de komşularla ilişkilerimizin bozulmuş olması sebebiyle birçok ticari ilişkilerimizi, ihracatımızı komşularımızla yapamadığımız bir durumdayız. Ayrıca, komşu ülkelerimizle ilişkilerimiz bitme noktasına geldiği gibi ihracatımız da bitme noktasına gelmiştir. Tarımda ürettiğimiz birçok ürün, sebzelerimiz, meyvelerimiz satılamamış, çiftçilerimizin ve üreticilerimizin elinde kalmıştır. Tabii ki bunun zararı öncelikle ülkemize olduğu gibi çiftçilerimize, üreticilerimize ve turizmcilerimize çok fazlasıyla olduğu bir gerçektir.
Şimdi, hep birlikte yeniden bir değerlendirme yapalım değerli arkadaşlarım. Cumhuriyet Halk Partisi olarak komşularımızla ilişkilerimizi iyi götürmemiz gerektiğini, Mustafa Kemal Atatürk'ün bize göstermiş olduğu "Yurtta sulh, cihanda sulh." ilkesinden ayrılmamamız gerektiğini, bunun doksan üç yıldır Türkiye'de, Türkiye Cumhuriyeti'nde devam ettirildiğini ve Türkiye'nin de bu durumdan dolayı da çok mesafe kazandığını ve bölgede güçlü bir ülke konumuna geldiğini günlerce belirttik ve bu konuda ısrar ettik ama bizleri dinlemediniz.
Suriye'yle ilişkilerimizin bozulması sebebiyle, Esad'la olan ilişkilerimizin tamamen altüst olması sebebiyle dedik ki bu anlaşmazlığa son verin diye ısrar ettik, bu sefer de Cumhuriyet Halk Partisine "Siz Esad'cısınız." dediniz.
Değerli arkadaşlarım, hatta şöyle bir düşüncenin içine girdiniz: "Esad altı ay bile bu iktidarda kalamaz, gider, sonuçta biz de Şam'da cuma namazını hep birlikte kılarız." diye bir karara da varmıştınız. Ama üç yıla yakın bir zamandan beri bu mücadele devam ediyor, Esad görevinde kalmaya, işini sürdürmeye devam ediyor ama Türkiye'ye zararı, inanın, her gün geçtikçe daha fazla oluyor. Bunları görmenizi özellikle belirtmek istiyorum.
Çünkü bu ilişkilerin bozulmasından dolayı bugün hem siyasi ilişkilerimiz hem de ticari ilişkilerimiz, ihracat ilişkilerimiz o kadar çok bozuldu ki bu noktada inanılmaz bir ticari kayba, siyasi kayba uğradığımızı belirtmek istiyorum.
Değerli arkadaşlarım, şimdi, işin en kötü yanı da ne biliyor musunuz? Tabii, orada Esad'la mücadele edilmesi sebebiyle, Esad'dan kaçan birçok mülteci de geldi ülkemize yerleşti, bunlara bakmak zorunda kaldık. Bunlarla ilgili de oldukça bir yük taşıyoruz ve bunları ülkemize entegre etmeye çalışıyoruz, onları burada yaşatmaya çalışıyoruz. Bu konuda da Türkiye'nin yükü oldukça artmış durumda değerli arkadaşlarım.
Değerli arkadaşlarım, şimdi, bunun ötesinde ne oldu biliyor musunuz? Biz Suriye'yle ilişkilerimizi bozdukça Esad kendi alanına çekildi ve Suriye'nin kuzeyini teröristlere bırakmak suretiyle hem sınırımızdaki kontrolü gözden uzak tuttu hem de Suriye'nin kuzeyinde teröristlerin barınmasına olanak sağlayacak, her türlü teröristin, PKK'dan, PYD'den, YPG'den, El Nusra'dan tutun da IŞİD'ciye kadar her türlü teröristin orada yaşamasına ve barınmasına, lojistik destek bulmasına olanak sağlayacak bir çalışmayı gerçekleştirdi. Bu yönden de gerçekten, güneyimizdeki terörizmi önleyemediğimiz gibi, sınırlarımızın güvenliğini de bir türlü yapamıyoruz ve bu güvensizlik sebebiyle de ülke içinde ve ülke dışında da itibarımız her gün zedeleniyor, her gün azalıyor diyorum.
Hepinize teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Arslan.